12 Eylül darbesi nedir sorusu merak ediliyor. 12 Eylül sözleri nelerdir? Vatandaşlar tarihi olayla ilgili bilgileri araştırmaya başladılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Meclisi hükümsüz kılındı. Dokuz yıl süren bu dönemde partiler geçersiz kılındı, parti liderleri önce gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı. Askeri darbenin hazırlıkları, Haziran 1980'den itibaren Genelkurmay Karargahı'nda yapılmaya başlandı. Kod adı "Bayrak Harekatı" olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen emirle 11 Temmuz saat 04.00'te hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla plan ertelendi. Aynı plan, yine aynı isimle 12 Eylül sabaha karşı uygulamaya konuldu, artık sokaklara palet ve postal sesleri hakimdi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Meclisi hükümsüz kılındı. Dokuz yıl süren bu dönemde partiler geçersiz kılındı, parti liderleri önce gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı.
12 EYLÜL DARBESİ NEDİR?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Meclisi hükümsüz kılındı. Dokuz yıl süren bu dönemde partiler geçersiz kılındı, parti liderleri önce gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı.
İki kutuplu dünyada Soğuk Savaş’ın son yıllarında Orta Doğu ve Asya’da hâkimiyetini pekiştirmenin yollarını arayan Amerika Birleşik Devletleri, bir yandan da Sovyetlere karşı bir ‘Yeşil Kuşak’ projesi yürütüyordu. Afganistan’da Sovyet işgaline karşı savaşan mücâhid gerillaları destekliyor; Pakistan ve İran’da dini rejimlerin yerleşmesini istiyordu.
Dünyada bu gelişmelerin yaşandığı sırada Türkiye’de 12 Eylül 1980 tarihinde askerî bir darbe oldu. Türkiye’nin politik, ekonomik ve sosyal manzarasının oldukça sorunlu olduğu darbe öncesi yaşanan gelişmeler adeta darbeye giden yolu adım adım hazırladı. 1974 yılında Anti-Amerikan Ecevit-Erbakan koalisyonunun Kıbrıs’a asker çıkarması, Türkiye’ye ağır ekonomik ambargonun başlatılması ile sonuçlandı. Kıbrıs’ı işgalden kurtaran Türkiye’de paranın değeri aşırı derecede düştü, enflasyon ise yüzde 100’ü geçti. Pek çok zorunlu ihtiyaç maddesi bulunamaz oldu.
Türkiye 12 Eylül’e tank sesleriyle uyandı
Askeri darbenin hazırlıkları, Haziran 1980'den itibaren Genelkurmay Karargahı'nda yapılmaya başlandı.
Kod adı "Bayrak Harekatı" olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen emirle 11 Temmuz saat 04.00'te hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla plan ertelendi.
Aynı plan, yine aynı isimle 12 Eylül sabaha karşı uygulamaya konuldu, artık sokaklara palet ve postal sesleri hakimdi.
Emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen bu darbe, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihteki yerini aldı.
12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03.59'da Türkiye radyoları (TRT) İstiklal Marşı'nın çalınmasıyla birlikte yayına geçti. Daha sonra anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Marşın bitiminde Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okunmaya başlandı. Bu bildiriyi 5 bildiri daha izledi.
Demokrasiye son düdük: 12 Eylül Darbesi
27 Mayıs sonrası Türk siyasetinde beliren askeri vesayet rüzgarı ülkeyi anarşi, kriz ve kaos sürecine itti. Kısa süreli koalisyon hükümetleri ülkede istikrarı sağlayamazken, Türkiye kısa süre içinde darbe teşebbüsleri, ekonomik krizler, anarşi/terör eylemleri ve muhtıralarla uçurumun eşiğine getirildi. Kenan Evren ve arkadaşları 12 Eylül 1980 günü demokrasiyi rafa kaldırarak yönetime el koyarken, Türk demokrasi tarihinde kapanmaz yaralar açılıyordu.
ASKERİ MÜDAHALENİN SONUÇLARI
12 Eylül askeri darbesi ile Süleyman Demirel'in başbakanı olduğu hükümet görevden alındı, TBMM lağvedildi. 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı askeri dönem başladı.
Cuntacılar, 13 generali ülke genelinde ilan ettikleri 13 sıkıyönetim bölgesine komutan olarak atarken Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetleri de durduruldu.
Necmettin Erbakan Uzunada'ya sürgüne gönderildi.
Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit Hamzakoy'a sürgün edildi.
Alparslan Türkeş Uzunada'ya sürgüne gönderdi.
“Şartların olgunlaşmasını bekledik!”
Siyasi partileri de lağveden askeri yönetim, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya sürgüne gönderdi. Siyasi yasaklar geldi.
Darbeye liderlik eden 5 generalin oluşturduğu Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Ulusu'ya kurdurulan hükümet, 21 Eylül'de göreve başladı.
Günde 15-20 kişinin öldürüldüğü cinayetler, çok sayıda insanın hayatına mal olan katliamlar bıçak gibi kesildi. Evren’in “Şartların olgunlaşmasını bekledik!” sözü tarihe geçti.
TBMM kapatıldı, 1961 Anayasası ortadan kaldırıldı. Ülke 13 sıkıyönetim bölgesine ayrıldı. 13 general sıkıyönetim komutanı olarak atandı. Belediye başkanlıklarına askerler getirildi. Darbenin ardından geçen 3 yıl içinde önemli kanunların tamamına yakını değiştirildi ve askeri yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan 1982 Anayasası, yapılan "güdümlü" referandumla yüzde 92'lik "Evet" oyu aldı.
"Asmayalım da besleyelim mi?"
Yönetime el koyan cuntacı askerler, acısı yıllarca sürecek idamların kararını da verdi.
Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren, 19 Mart 1980'ta idama mahkum edildi.
Darbeci Kenan Evren'in 17 yaşında astırdığı Erdal Eren için söylediği "Asmayalım da besleyelim mi?" sözü ise yıllarca unutulmadı. Yargıtay tarafından Eren'in idam kararı, iki kere iptal edilmesine rağmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.
Milyonların hayatı etkilendi
Milyonlarca kişinin hayatını etkileyen kararların altına imza atan askeri yönetim yıllar sürecek travmalara neden oldu. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. Bunlardan 517 kişiye idam kararı verilirken kararların 50'si uygulandı.
12 EYLÜL SÖZLERİ
Tarih 12 Eylül 1980’i saat de 03.00’ü gösterdiğinde, tanklar şehirlerde gezmeye başladığında bu aynı zamanda yeni bir dönemi işaret ediyordu. 12 Eylül 1980 sabahından sonra birçok şey eskisi gibi olmayacaktı, olmadı da…
Hiç unutmayın ki Eylül, bu ülkenin iyi insanları için kasvetli bir mevsimin; yani hazanın başlangıcıdır.
Ne Sizleri Ne De Eylülleri Unuttuk.. !
Bugün 12 Eylül 2018…1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 650 bin kişinin gözaltına alındığı 5o kişinin asıldığı 171 kişinin işkencede öldüğü, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendiği Türkiye’nin bu en karanlık sayfasının üzerinden 38 yıl geçti..
En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır.