HÜSNA KÖŞGER
Döneminin en çok izlenen fantastik çocuk dizilerinden Sihirli Annem, tam 22 yıllık bir aranın ardından sinema filmi olarak seyircisiyle buluşuyor. Sihirli Annem dizisinde Defne Joy Foster'in canlandırdığı Eda karakterinin kızı Toprak'ı, Jennifer Boyner canlandırmıştı. Sihirli Annem dizisi sonrası kariyerini hem oyuncu hem model olarak sürdüren Jennifer Boyner, her ne kadar başka projelerde rol alsa da seyircinin gönlünde hep Sihirli Annem'in Toprak'ı olarak yer etti.
Beyaz perdeden seyircisiyle buluşmaya hazırlanan Sihirli Annem filminde Toprak'ı canlandıran Jennifer Boyner, AKŞAM'dan Hüsna Köşger'in sorularını yanıtladı. Hikayenin üzerinden yıllar geçse de etkisinin kaybolmamasını değerlendiren Jennifer Boyner, "Bence en büyük sebebi içtenliği ve gerçek duygularla örülü olması. O masalsı atmosfer içinde herkes kendinden bir parça buldu. Aile kavramı, sevgi, dostluk gibi evrensel temalar çok doğal bir şekilde işlendi. Ayrıca her yaştan izleyicinin kendini yakın hissedebileceği sıcak bir dünya sundu. Bu yüzden yıllar geçse de etkisi hiç kaybolmadı" yorumunu yapıyor.
Bu projeye küçük yaşta dahil olmuş biri olarak "Sihirli Annem"in yıllar sonra tekrar izleyiciyle buluşması benim için çok duygusal ve anlamlı. Sanki çocukluğumun en güzel anıları tekrar canlanıyor gibi. O dönemin masalsı dünyasında yer almak beni büyütmüştü; şimdi ise bu büyüyü yeni nesillere aktarmak çok heyecan verici.
Bence en büyük sebebi içtenliği ve gerçek duygularla örülü olması. O masalsı atmosfer içinde herkes kendinden bir parça buldu. Aile kavramı, sevgi, dostluk gibi evrensel temalar çok doğal bir şekilde işlendi. Ayrıca her yaştan izleyicinin kendini yakın hissedebileceği sıcak bir dünya sundu. Bu yüzden yıllar geçse de etkisi hiç kaybolmadı.
Evet, çocuk yaşta başladım ve bir noktada bilinçli olarak durup nefes almak istedim. Kendimi tanımaya, iç dünyamla bağlantı kurmaya ve ne istediğimi gerçekten sorgulamaya ihtiyaç duydum. Ama içimde hep anlatma arzusu vardı. Bu yüzden ne kadar uzaklaşsam da oyunculuk beni yine kendine çekti. Dönüşüm ise daha bilinçli ve de daha kararlı oldu.
Bu bir yandan doğru, evet şanslıydım ama sadece şansa bağlamak da haksızlık olur. Çok çalıştım, hep disiplinli biriydim ve iç sesime güvendim. Elbette hayatın her alanı başarılarla dolu değil; zorlandığım, tökezlediğim anlar da oldu. Ama galiba hayatta karşıma çıkan fırsatları değerlendirebilme cesaretine sahip olmak en büyük şansım diyebilirim.
Kesinlikle çok büyük etkisi oldu. Kalabalık bir evde büyümek, empati kurmayı ve farklı bakış açılarına açık olmayı öğretti. Aynı zamanda farklı kültürlerle iç içe olmak beni daha esnek, daha anlayışlı biri haline getirdi. Sanırım oyunculuğa duyduğum ilginin temeli de bu çeşitlilikle şekillendi. İnsan hikayelerine olan merakım çocukluğumdan geliyor.
Dans benim için bir ifade biçimi. Kendimi kelimelere ihtiyaç duymadan anlatabildiğim özel bir alan. Bir dönem profesyonel olarak devam etmeyi düşündüm ama oyunculuk ağır bastı. Yine de sahnede, sette ya da sahne arkasında dans hep hayatımda bir yer buldu. Belki hiçbir zaman tamamen profesyonel bir dansçı olmadım ama dans beni ben yapan parçalardan biri.