Uzmandan sosyal medya uyarısı: Toplumsal bilinç için şiddet paylaşımı durmalı

Türkiye'de son 10 ayda 296 kadın cinayeti işlendi, 184 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Uzm. Dr. Seda Ülgen, “Cinayetlerin sosyal medyada paylaşılması, duyarsızlaştırıyor. Bilginin hızlı transferi bazen dezavantaj oluyor. Aynı hızda toplumu bilinçlendirecek destekler de sunulmalı” dedi.

YELİZ COŞKUN ASLAN

Türkiye'de özellikle son aylarda yaşanan kadın ve çocuk cinayetleri sayısındaki artış, toplumu derinden sarsıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre; Türkiye'de 2017 ila 2023 yılları arasında 'şüpheli kadın ölümleri' yüzde 82 artış gösterdi. 2024 yılının başından ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenirken, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. İstanbul Fatih'teki surlarda katledilen 19 yaşındaki İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil ve Van Gölü kıyısında ölü bulunan Rojin kan donduran olaylarından sadece üçü... Psikoterapist Uzm. Dr. Seda Ülgen ile bu cinayetlerin sosyal medyada paylaşılmasının toplum üzerindeki etkilerini konuştuk.

GÜVEN DUYGUSU ZEDELENİYOR

Kadın ve çocuk cinayetlerinin medya ve sosyal medyada yaygın paylaşılması, sizce toplumda nasıl bir psikolojik etki yaratıyor?

Savunmasız olarak tanımladığımız kadınlar ve çocukların zarar görüyor olması, onları koruyamamak öfke, korku, kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk hislerini güçlendirebilir. Güven duygusu zedelenebilir. Aynı zamanda diğer yandan şiddete karşı duyarsızlaşma, empati eksikliği ve artan şiddet eğilimine de neden olabilir.

Bu tür olayların görsellerinin ve detaylarının hızla yayılması, mağdurların yakınlarını ve toplumu nasıl etkiliyor?

Sevdiklerini kaybetmek onlar için zaten başa çıkılması zor, derin bir acı. Bir de bu süreçte sevdiklerinin gördüğü duygusal ve fiziksel zararın, canlarının yanmış olduğunun sürekli onlara hatırlatılıyor ve belgeleniyor olması mağdur yakınlarında günlük yaşamlarını sürdürmekte zorlanabilecekleri kadar ileri düzey travmatik etkiler yaratabilir. Kaygılı, strese karşı daha duyarlı bireylerde ve daha önce kayıp yaşamış bireylerde ciddi travmalara, post travmatik stres bozukluğuna kadar gidebilecek psikolojik sorunlara neden olabilir.

Sosyal medyanın, cinayet haberlerinde hızlı yayılma gücüyle toplumda farkındalık yaratma ile olumsuz etkiler arasında bir denge sağlamak mümkün mü?

Bilginin hızlı transferi avantajken bazı durumlarda dezavantaja dönebiliyor. Aynı hızda toplumu bilinçlendirecek, farkındalık yaratacak, güven duygusunu artıracak bilgiler ve destekler de sunulması gerekiyor. Her zaman negatifi algılama ve yayma hızımız daha fazla olduğu için dengeleme konusunda ciddi bir çaba gerekiyor.

Psikoterapist Uzm. Dr. Seda Ülgen, cinayet ve şiddet paylaşımlarının özendirici olabildiğini belirterek, "Suçlular, caydırıcı bir etki için; yaptırımlar, eylemi gerçekleştirdiği takdirde yaşayacağı sonuçlarla ilgili korku duymalı" dedi.

ETKİLERİ NESİLLERE YAYILIYOR

Kadın ve çocuk cinayetlerinin toplumsal hafızada nasıl izler bıraktığını düşünüyorsunuz?

Yaşanılıyor ve geçiyor gibi görünse de bu tarz toplumsal travmaların etkileri nesillere yayılabiliyor. Duygusal yorgunluk, empati eksikliği, yüksek strese bağlı daha kaygılı ve daha öfkeli bir toplum yaratabilir. Ebevenylerin daha kontrolcü olmalarına yol açarak daha korku bazlı nesiller yetişmesine sebep olabilir. Uzun vadede önlem almazsak toplumsal birliğimizi ve dayanışmamızı tehdit edebilecek kadar uç durumlara bile gelebiliriz. Toplum farkındalığı için çeşitli eğitimler, bilgilendirmeler yapılmalı. Bu konuda olay mağduru olmasa bile yüksek stres yaşayan bireyler için destek hatları, grupları oluşturulmalı.

Sosyal medyanın rolü adalet talebi mi, yoksa toplumu daha fazla germek mi oluyor?

Sosyal medya iki ucu keskin bir bıçak. Bilginin hızlı yayılması, çok kişiye ulaşması adaleti kimi zaman sağlayabiliyor. Ancak bu durumda olaylardaki şiddet içeriği yüksek olduğundan birlikten çok öfke artışına sebep olma ihtimali daha yüksek olabiliyor. Denetimli ve aynı anda toplumsal farkındalığı ve dayanışmayı artıran paylaşımlar bu etkiyi daha yapıcı sonuçlar almamız için destekleyebilir.

Son dönemde gündeme gelen vakalarda intiharların arttığını da görüyoruz. Önce öldürüp, sonra kendilerine kıyıyorlar. Bunun sebebi nedir?

Daha çok ruhsal ve psikolojik olarak nitelendirebiliriz. Kimi zaman cezadan kaçış, kimi zaman kurtuluş kimi zaman da kimse sahip olmasın diye öldürdüğü bireyle aynı yerde olma düşüncesi hakim olabilir.

ÇOCUKLAR DOĞRU BİLGİYİ AİLEDEN ALMALI

Sosyal medyada bu tür olayların yaygın paylaşımı çocuklar üzerinde nasıl bir psikolojik etki bırakıyor?

Çocuklarda bu tür paylaşımlar korkularının artması, güven duygularının zedelenmesine sebep olabiliyor. Bizden daha fazla etkileniyorlar. Kelimelerle dile getirmeseler bile davranış değişikliklerine gidebiliyorlar. Okullarda akran zorbalığı da fark ettiyseniz artıyor. Yaşananları saklamak, ebeveynlerinin nedenini anlayamadıkları bir şekilde kaygılı olması hem de diğer akranlarından duydukları ürkütücü paylaşımlar nedeni ile çocuklarda daha sıkıntılı durumlar yaratacaktır. Bilgiyi saklamak yerine onların anlayabileceği bir dille ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak bilgilerle paylaşımda bulunmak, sorularını dinleyip anlayışla yanıtlamak daha sağlıklı olacaktır. Aynı zamanda kesinlikle ailelere çocuklarının sosyal medya kanallarını denetlemelerini ve filtreler kullanmalarını öneriyorum.