Türkiye dahil dünyada sayılı ülkede olan Kaşif-3 ilk kez görücüye çıktı. Türkiye'nin derin deniz sondaj faaliyetlerinin başrol oyuncularından biri olan Kaşif, aslında bir su altı işçisi. Onun ismini Fatih ve Kanuni sondaj gemilerinin çalışmalarında sıkça duymuştuk. Kendisine verilen komutları robotik kollarıyla yüzlerce hatta binlerce metre derinlikte çok zorlu şartlar altında dahi başarıyla gerçekleştirebilen Kaşif'in 3. serisi göreve başlamak için gün sayıyor.
TRT Haber'de yer alan habere göre; Kaşif aslında çok önemli görevleri yapmakla kalmıyor, Türkiye'nin sondaj faaliyetlerinde belki de 'devlet sırrı' niteliğindeki bilgi ve görüntülerin de 'içeride' kalmasını sağlıyor.
3 BİN METRE DERİNLİKLE VİDA SIKIYOR
Türkiye'nin yerli ve milli savunma sanayii yolculuğunda Armelsan çok önemli sorumluluklar üstlenen firmalardan biri. Sadece Kaşif ile sürece destek olmuyorlar. Aynı zamanda mayın avlama gemisinden denizaltı harbi savunma sonarına, TCG Anadolu'da kullanılan dalgıç tespit sonarından denizaltı kurtarma cihazına kadar çok farklı alanlarda kritik işlere imza atıyorlar.
Armelsan Genel Müdür Can Emre Bakım, Kaşif'i "Sondaj faaliyetlerinin eli, ayağı, gözü, kulağı" olarak tanımlıyor.
Kaşif, Kaşif'in 3 bin metre derinlikte dahi çalışabildiğini, sondaj gemisine canlı olarak görüntü aktardığını, sondaj gemisinden gelen talimatlar çerçevesinde conta değişimi, kuyu başı temizliği, kesme-biçme faaliyetlerini tek başına yapabildiğini ifade etti.
Faaliyetlerini 24 saat esasıyla yürütebilen Kaşif, işler istenmeyen bir yere evrilirse de sorumluluk alan bir platform.
Can Emre Bakım bu süreci, "Eğer aksi bir olay yaşanır ve bazı riskler nedeniyle platform bölgeden ayrılmak zorunda kalırsa Kaşif kuyunun kapatılması görevini de üstleniyor" cümlesiyle anlatıyor.
"BU ARAÇLARI YAPABİLEN 3-4 ÜLKEDEN BİRİYİZ"
Can Emre Bakım, Kaşif-3'ün hibrit motora sahip olduğunu söylüyor ve dünyada bu platformu hibrit olarak üretebilecek 3 ya da 4 ülke olduğunun altını çiziyor. Kaşif-3 ile Türkiye'nin de bu lige yükseldiğini belirtek şunları ifade etti:
"Yakın zaman önce su altı robotlarında teknolojik bir kırılma yaşandı... Geçmişte bu sistemler hidrolikti. Haliyle çok sayıda ülke üretebiliyordu. Ancak otomotiv sektöründekine benzer bir dönüşüm su altı araçlarında da yaşandı. İnsansız su altı robotlarında hibrit dönem başladı. Yakın zaman sonra tamamen elektrikli sistemleri göreceğiz. Hibrit modeline geçişle beraber dünyada bu teknolojiyi yakalayabilen ülke sayısı bir anda azaldı. Hali hazırda 3 ya da 4 ülke bahsettiğimiz hibrit platformları üretebiliyor. Türkiye de bu ülkelerden biri oldu."
BİNLERCE SAATTİR GÖREVDE
Can Emre Bakım ilginç bir bilgi daha veriyor. Türkiye'nin insansız su altı araçlarını dünyada en aktif kullanan ikinci ülke olduğuna dikkat çekiyor. Kaşif-1, Fatih Sondaj Gemisi'nde yaklaşık iki senedir çalışarak 10 bin saatin üzerinde görev almış. Kaşif-2 ise Kanuni Sondaj Gemisi'nde binlerce metre derinde 5 bin saatin üzerinde çalışmış.
Türkiye'nin Mavi Vatan'da bulduğu gazların kıyıya getirilme sürecinde de Kaşif platformunun çok önemli görevleri olacağını belirten Bakıni "Karadeniz'de bulduğumuz gazı 2023'te kıyıya getireceğiz. Bu noktadan sonra da boru hattının gözlemlenmesi, onarılması ve sahanın işletilmesinde de su altı robotlarına ihtiyaç var. Bu açıdan Kaşif adını verdiğimiz su altı insansız araçların muhtemelen önümüzdeki yıllarda sayısı artacak ve sahada daha aktif olarak kullanılacak" ifadesinde bulunuyor.
AMBARGOLARDAN ETKİLENMİYOR ÇÜNKÜ YAZILIMI TAMAMEN MİLLİ
Doğu Akdeniz'deki arama-tarama faaliyetleri sırasında bazı ülkelerin Türkiye'ye karşı nasıl birleştiğini görmüştük. Hatta o dönemde kimi doğrudan kimi örtülü çok farklı ambargolara da maruz kalındı. Kaşif 1'de yüzde 53 yerlilik oranı ile kolları sıvadıklarından bahsediyor Bakım ve devam ediyor:
"Kaşif 3 ile yüzde 70 yerlilik oranının üzerinde çıktık. Önümüzdeki yıllarda bu oran daha da artacak. Bizim öncelikle hedefimiz sistemin beyninin yerli olmasıydı. Bu kapsamda cihaz üzerinde kullanılan tüm elektronik kartları ve bu kartların yazılımlarını tamamen yerli olarak geliştirdik. Bu neden önemli? Siz yazılımı yerli yapabilirseniz diğer ülkelerden aldığınız ek parçaları istediğiniz gibi sisteme entegre edebiliyorsunuz. Eğer yazılımınız yerli değilse ve bir ambargo ile karşı karşıya kalırsanız sistemi kullanma imkanınız yok denecek kadar az oluyor. Kaşif tamamen yerli ve milli bir yazılıma sahip. İstediğimiz bir parçayı A ülkesinden alamazsak B ülkesinden temin edip hemen sisteme entegre edebiliriz. Bu da muhtemel ambargolara karşı elimizi çok rahatlatıyor."
KAŞİF'İN İHRACAT POTANSİYELİ ÇOK YÜKSEK
Emre Can Bakım, Enerji Bakanlığı ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) gibi kurumların bu alandaki yerlileştirme çalışmalarına verdiği destek ile sunduğu katkıların çok önemli olduğu görüşünde.
Peki, Kaşif gibi bu denli imkan ve kabiliyetleri olan bir ürünün ihraç potansiyeli ne durumda? Genel Müdür Bakım, yakın zamanda dost ve kardeş ülkelerde Kaşif platformlarından görünebileceği bilgisini veriyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Kaşif-3 için son hazırlıkları yapıyoruz. Yaklaşık 2 ay gibi bir sürecin ardından platformu Taşucu Limanı'na taşıyacağız ve orada bekleyen Türkiye'nin 4. sondaj gemisine entegre edeceğiz. Kaşif çok ciddi ihraç potansiyeli olan bir ürün. Bugün gelinen noktada karada kaynakların çok azaldığını, kimilerinin tükendiğini görüyoruz. Ayrıca burada maliyetler de çok arttı. Haliyle denize yöneldi ülkeler. Bu kapsamda daha önceden sığ sularda yapılan çalışmalar artık derin sulara aktarıldı. Derin denizde gaz-petrol aramaları var. Ama diğer yanda derin deniz madenciliği de çok güçlü bir şekilde geliyor... Tüm dünyada su altı robotlarına ihtiyaç var. Yurt dışından temin edilse milyonlarca Euro daha pahalıya gelecek bir sistemi yerlileştirip ülkemizin kaynaklarına ciddi katkılar sağladık. Bir sonraki hedefimiz bu ürünü ihraç ederek ciddi bir döviz girdisini ülkemize kazandırabilmek. Kaşif kendini kanıtlamış bir ürün. Görüştüğümüz dost ve kardeş ülkeler var. Yakında güzel ihracat haberleri verebiliriz."3 bin metre derinlikle vida sıkıyor