Rusya-Ukrayna düğümünde Avrupa'yı etkileyecek sıkıntılı konulardan biri de gaz. Kim kime muhtaç, Rus gazı mı daha kritik yoksa Avrupa'nın parası mı?
TRT Haber'de yer alan habere göre Rusya-Ukrayna düğümünde Avrupa'yı etkileyecek sıkıntılı konulardan biri de gaz. Kim kime muhtaç, Rus gazı mı daha kritik yoksa Avrupa'nın parası mı?
Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği Petrol ve Gaz Direktörü Sohbet Karbuz, "Avrupa'nın bir gaz krizine girmemesi için kısa ve ortada tek yol Rus gazıdır. Özellikle Avrupa Birliği için." ifadesinde bulundu.
Rusya'nın AB gaz arzındaki toplam payının yüzde 35 civarında olduğunu da ekleyen Karbuz, "Rusya'dan gaz akışı tamamen kesilmesi durumunda bunu herhangi bir yerden telafi etmek mümkün değil. O yüzden burada önemli olan Rusya'dan gelen gazın ne miktarda, hangi hattan ve ne kadar süreyle kesilme olasılığıdır" dedi.
Karbuz, meselenin diğer aktörüne de objektifi yöneltiyor ve Rusya'nın Avrupa'ya gaz satamaması durumunda ekonomisinin bunu taşıyıp taşıyamayacağı sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
"Avrupa gibi bir müşteriye gaz satamamak Rusya için felaket senaryosu değil. Gaz satışından elde edilen gelir Rusya federal bütçesinin yüzde 6,5'ine karşılık geliyor. AB'ye satılan gazın bütçedeki oranı haliyle daha düşük. Bu miktar Rusya'yı ne kadar etkiler diye bakılabilir belki... Rusya Merkez bankası 630 milyar dolar döviz rezervine sahip. Yani bırakın döviz cinsinden borcunu, ki döviz cinsinden olan 480 milyar dolarlık borcun yarıdan fazlasının ödeme tarihi 2023 sonrasında, bu miktarla 2022 yılında yapacağı ithalatı bile karşılamaya yeter. Bu arada Rusya'nın petrol, gaz ve kömürden elde ettiği gelirin toplam ihracat içindeki miktarının da eskisi gibi büyük olmadığını da hatırlamak gerekir. Buna 130 milyar dolar üstündeki altın rezervlerini de kattığınızda Rusya, Avrupa'ya hiç gaz ihraç etmese bile finansal anlamda bunun altından kalkabilir."
Karbuz her ne kadar mevcut durumda Rusya'nın avantajlı olduğunu düşünse de, "SWİFT işin içine girerse dengeler değişir" diyerek şunları ifade etti:
"Bu pek ihtimal dahilinde değil çünkü o zaman Rusya'nın petrol, gaz ve kömür satışlarının çoğunun sekteye uğraması söz konusu olur ki bu da küresel enerji krizine kapı açmak anlamına gelebilir. O zaman da fiyatları kimse tutamaz." değerlendirmesinde bulundu
Ortada trajikomik bir durum olduğuna dikkat çeken Karbuz'a göre, 2009 yılında Rusya-Ukrayna krizi ve Kırım'ın ilhakından sonra Kremlin yönetimi Avrupa'ya ve fosil yakıt ihracatına olan bağımlılığını azaltma yolunda çaba gösterdi. Ancak aynı süreçte Avrupa ise Rusya'dan ithalata daha bağımlı hale geldi. Karbuz bunun için, "Bu oldukça trajikomik" ifadesinde bulundu.
Yakın bir geçmişe kadar Avrupa'nın enerji politikaları konuşulduğunda üzerinde en çok konuşulan proje hiç şüphesiz Kuzey Akım 2 oluyordu. Ancak krizin ardından Almanya bir açıklama yaptı ve Kuzey Akım 2'nin milyarlarca dolarlık yatırıma rağmen iptal edildiğini duyurdu.
Peki söz konusu projenin iptali Rusya ile Avrupa arasındaki dengeyi nasıl etkiler ve bu süreçte Türkiye'nin temel rolü ne olur?
"Yani gaz Kuzey Akım 2'den gelirse hayır ama Ukrayna üzerinden gelirse evet... LNG olarak gelirse de evet... Olay tamamen jeopolitik çekişme olsa da AB'nin Ukrayna'yı transit geliri kaybından dolayı finansal anlamda sübvanse etme zorunluluğunda hissetmesini de göz ardı etmemek gerekir. 'Arz çeşitliğini arttıralım' sloganı Avrupa'da 30 yıldır konuşuluyor. Ancak Avrupa bu konuda çok fazla yol kat edemedi. Güney Gaz Koridoru bir başarıydı ancak yıllık 31 milyar metreküp hayalleri 10 milyar metreküple sınırlı kaldı. Bu miktar belki biraz daha arttırılabilir ileride." Burada şüphesiz Türkiye'nin önemi göz ardı edilemez. Trans-Hazar projesinin gerçekleşmesiyle Türkmen gazının Avrupa'ya akışı veya Kuzey Irak gazının Avrupa'ya akışı Türkiye ile işbirliği yapılmadan hayata geçirilecek projeler değil. Her hâlükârda uzun vadede Ankara ilaç olabilir."