Aksam.com.tr
Muhammed Fatih Karabulut
Dünyanın en bol deniz omurgalılarından olan Fener balığı (Lanternfish) insanlık için nihai bir besin kaynağı olabilir. 2014'te yapılan bir araştırmaya göre Fener balığı 10 ila 20 gigaton arasında değişen bir bolluğa sahip. İnsanlık için alternatif bir besin kaynağı olabilecek bu balık türünü yakalamak aynı zamanda dünyanın dengesini de bozabilir.
Aksam.com.tr'nin The Guardian'dan aktardığı habere göre; Araştırmacılar uzun yıllar boyunca okyanusların derinliklerine indi ve birçok canlı türünü keşfetti. Bu canlılar arasında yaklaşık 250 farklı türü bulunan fener balıkları da var. Nüfus olarak gezegenin en kalabalık omurgalılar olan fener balıkları insanlık için alternatif besin kaynağı olma potansiyeline sahip.
2010 Malaspina keşif gezisinden önce yapılan çalışmalarda fener balığının okyanuslardayaklaşık bir gigaton (1 milyar ton) balık içerdiğini tahmin ediyordu. Ancak 2014'te yapılan başka araştırma, alacakaranlık kuşağı balıklarının 10 ila 20 gigaton arasında değişen bir nüfusa sahip olabileceğini ortaya koydu.
Böyle devasa bir hasat olasılığı eski bir soruyu gündeme getirdi: Alacakaranlık kuşağından gelen balıklar, artan insan nüfusunu beslemeye yardımcı olabilir mi?
Fener balıklarının doğrudan insanların sofralarına girmesi pek olağan görünmüyor. Bu balıklar daha çok yağlı ve kemikli bir yapıya sahiptir ve yüksek yağ içeriği, çoğunlukla balık çiftlikleri için hayvan yemi olarak kullanılmasına sebep olur.
Malaspina keşfinden sonra, alacakaranlık kuşağı balıklarının tahmin edilenden daha düşük kütlesinin sadece yarısının (5 gigaton) yakalanması durumunda, teorik olarak 1,25 gigaton çiftlik deniz ürünü elde etmek için yeterli seviyede balık unu haline getirilebileceği öne sürülmüştür.
Bununla birlikte, daha yakın zamanlarda, kısmen fener balığı popülasyonlarının yüksek tahminlerinin harekete geçmesiyle, alacakaranlık kuşağı balıkçılığının nasıl karlı hale getirileceğini araştırmak için planlar yapılıyor. AB, bu tür fırsatları araştırmak için beş yıllık bir araştırma projesini finanse etti.
2017'de Norveç, alacakaranlık kuşağı için 46 keşif amaçlı balıkçılık lisansı verdi. Bu balıkçılık, muhtemelen, düşük maliyetli balık unu üreterek değil, omega-3 takviyeleri ve balık yağı hapları gibi ürünleri tedarik etme amacıyla yapılıyor.
Sürdürülebilirlik ve "dünyayı besleme" ihtiyacı hakkında konuşmalar arasında, bu balıkları avlanmadan bırakmanın bir şekilde israf olacağı yönündeki karşı varsayım var. "Az sömürülmüş" terimi, sanki bu hayvanların tek amacı insan yararı içinmiş gibi sıklıkla kullanılır.
Turuncu pürüzlü gibi aşırı yavaş büyüyen derin deniz türlerinin aksine, fener balıklarının av baskısına dayanma olasılığı daha yüksektir. Çok daha hızlı büyüyen bu balık türü iki yıldan az yaşar. Yine de alacakaranlık kuşağında balık tutmak, fener balıkları ve benzeri türlerin iklimi düzenlemeye yardımcı olmasını engelleyebilir.
Bu balıkların günlük olarak yaptıkları yukarı ve aşağı yüzme rutinleri, "parçacık enjeksiyon pompalarını" güçlendirerek yüzey ile derin arasında hayati bağlantıyı oluşturur. Bu, küçük balıkların sığlıklarda beslenmesi, daha sonra aşağıya dalması, derinlerde kalan daha büyük balıklar tarafından yenilmeleri ve böylece atmosferden karbondioksiti depolanabileceği derin okyanusa "pompalama" sürecidir.
Parçacıklar 1.000 metrenin altına düşerse, karbonları yüzeye dönmeden önce 1.000 yıla kadar depolanabilir. Batı İrlanda açıklarındaki kıta eğimi üzerine yapılan bir araştırma, derinlerde yaşayan balıkların yılda 1 milyon ton CO2 eşdeğerini yakalayıp depoladığını tahmin ediyor .
Alacakaranlık kuşağı balıkçılığı yüzey ve derin arasındaki bağlantıya zarar verirse, bu biyolojik karbon temizlenmesinin kritik bir şekilde zayıflayabileceği olası bir durum. Endişe verici bir şekilde, alacakaranlık kuşağı balıklarının sayısı için herkes aynı fikirde değil.
Yakın tarih bize, endüstriyel balıkçılığın yeni türleri yakalamak için yeni bölgelere yayıldığında her zaman yıkıcı çevresel etkileri oluşturduğunu ortaya koyuyor. Peki insanlık alacakaranlık kuşağında aynı hatadan kaçınılabilir mi?