CnnTürk
Hayatımızda büyük yer tutan romantik ilişkiler, sosyal bir varlık olan insanın, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdürebilmesi için önem taşıyor. İki farklı kültür ve kişiliğe sahip olan kişinin ortak iletişim yolları bulabilmesi ve birbirlerini anlayabilmesi, bireylerin hem iyi oluş hallerini hem de mutluluklarını yakından etkiliyor. Zaman içinde ilişkide oluşan çatışmaların sebebi, partnerler arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. Çatışmadan kaçınan çiftler, çatışmayla yüzleşen çiftlere göre daha mutsuz oluyor. Çatışmadan kaçınmak, var olan problemi çözmeyi engelleyerek, kızgınlık ve küskünlük gibi olumsuz duyguları ortaya çıkarıyor. Tüm bu sorunları aşmak için aslında basit bazı ipuçlarından yararlanmak yeterli olabiliyor. Uzm. Psi. F. Arzu Beyribey, romantik ilişkileri daha mutlu kılabilmek için önerilerde bulundu.
CnnTürk'te yer alan habere göre, ilişkinin sağlıklı olabilmesi için bireylerin tek tek sağlıklı olması önemlidir ve ilişkilerin devamlılığı ile sürdürülebilirliğini asıl zorlayan değişken ise eşlerin çatışmayla nasıl baş ettiğidir. Çatışma hem romantik hem de evlilik ilişkilerinin kaçınılmaz bir parçası ise, bireylerin bununla nasıl başa çıktığı da ilişkinin devamlılığı açısından önemli olacaktır. Romantik ilişkilerinizdeki çatışmaları çözebilmek için bu önerilere kulak verin...
Çatışma, belli bir noktaya kadar ilişkide uyum sürecini destekler ve ilişkiden sıkılmayı da engeller. Konuşmalarda tutarlı olmamak, söylenen sözleri sürekli değiştirmek, eşlerin birbirinde ya da ilişkilerindeki değişimlere esnek bakmayarak görmezden gelmesi, uyum sağlayamamak, verilen olumsuz ve kontrolsüz tepkiler, gerektiğinde geri adım atmamak, devamlı haklı çıkma çabası içerisinde bir savaş vermek, mizah anlayışının ve saygılı bir iletişimin olmaması, kırmızıçizgilere ve kişisel alanlara saygı göstermemek, karşımızdaki insanı değiştirmeye çalışmak, ufak şeyleri dahi kavga ortamına taşımak ve güvensiz tavırlar sergilemek, işbirliğinden ziyade rekabetçi tutum yaratmak, yıkıcı bir üslup kullanmak gibi iletişim hatalarını düzeltmeye çalışmak, ilişkilerin sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Yaşanan iletişim problemlerini çözmek için çiftlerin ilişkilerindeki aksayan yönlerin olumlu olumsuz taraflarını konuşabilmesi gereklidir. Eşlerin duygularını ve sorunlarını paylaşmayarak, her birinin kendi anlam dünyaları içerisinden karşısındakileri ve olayları tek başına anlamaya çalışmaları, onları birbirlerine yabancılaşmaktadır. Sorun çözme kapasitesini iki bireyin de artırması, ilişkiye işlerlik kazandırmaktadır. Akıl okumadan; açık, kibar, olumlu ve sonuç odaklı, haklı çıkmak amacıyla değil, ilişkinin mutluluğu ve sorunu gerçekten çözmek amacıyla atılan adımlar, gergin anların profesyonellikle yönetilebilmesini sağlayacaktır.
Mutlu ilişkilere bakıldığında, partnerler birbirlerine bakım ve ilgi göstermekte, birlikte sosyal etkinliklere katılmakta, birbirlerine duygusal ve fiziksel yakınlıkla, önem verdikleri değerler konusunda temelde birbirlerine yakınlaşmaktadır. Zor olan hayat koşulları içerisinde, kişinin hayatını paylaştığı partneri ile dayanışma içerisinde olması, olumlu/olumsuz olayları birlikte tartışarak, ortak kararlar verebilmesi, birbirine maddi manevi destek yaratabilmesi çok kıymetli olacaktır. Sadece mutlu anların paylaşıldığı, derinlemesine bir bağ kurma ve bütün olma çabasından uzak, kısa vadeli adımlar, uzun süreli ilişkilerin önünde elbette engel teşkil edecektir.
Kişilerin öncelikle kendilerini tanımaları gerekir. Kişinin kendi eksik ya da gelişime açık olması gereken noktaları anlaması ve bu konularda kendisine yatırım yapması, kendisinin sağlıklı gelişimi ile ilişkiye de yansıyacaktır. Örneğin kaygılı ya da kaçıngan bağlanma stiline sahip olan bir birey, kendi ailesinde aldatma ya da şiddet hikâyelerine şahit olmuş, travmalar yaşamış, özgüven sorunu bulunan, yani farklı patolojilere sahip olan bir birey, bu sorunun yansımalarını özel ilişkilerine de taşıyabilir. Bireylerin kendi bilişsel ve duygusal sağlıkları, yani iki sağlıklı insanın birleşimiyle ancak sağlıklı bir ilişki oluşturulabilir. Bu noktada, kişilerin öncelikle kendi eksik ya da geliştirilmesi gereken alanlarını keşfetmek ve onarmak için uzman desteği alması büyük önem taşımaktadır.
Düşüncelerinizi bağırarak ya da aşırı tepkilerle dile getirdiğinizde veya tam tersi bir sorun olmasına rağmen, sessiz kalıp kendinizi net olarak ifade etmediğinizde, karşınızdaki kişi, sizi açık bir şekilde anlayamamaktadır. Uzun süre sessiz kalmak, uzak durmak, ilgisiz davranmak ve konuşmayı reddetmek hem karşı tarafı daha da sinirlendirmekte hem de çözüme ulaşmayı ertelemektedir. Fikirlerinizi nazik geri bildirimlerde bulunarak, uygun ortam ve zamanda, ertelemeden, sorunları görmezden gelmeden konuşmaya alışmak, sorunların birikmemesi için gereklidir. Sert, agresif, kaba tavırlar, hem ilişkinin geleceğini hem de karşınızdaki kişinin size dair his ve düşüncelerini uzun vadede olumsuz etkileyeceğinden, daha sakin ve kontrollü davranmayı alışkanlık haline getirmek yarar sağlayacaktır.
Sorun yaşandığında, ilişkiyi bitirmek ve terk etmekle tehdit etmek, eski sorunları amaçsızca tekrar gündeme getirmek, eşlerin aileleri gibi hassas konuları hiç alakası olmayan noktalarda bile dahil etmek, şahsa yönelik hakaret içeren cümleler, karşı tarafın kırılgan olduğu temalarda risk alarak yıkıcı yorumlarda bulunmak, ilişkiyi daha iyi bir noktaya taşımaktan çok yıpratıcı ve güven/umut zedeleyici sonuçlara yol açmaktadır.
Genellikle kadınların, ilişki ciddileştiğinde yaptığı bu hata, erkekler kendi arkadaş ve kariyer ilişkilerine devam ettiklerinde zamanla sorun oluşturabilir. Halbuki iki bireyin de, erişkin insanlar olarak, farklı arkadaş grupları, kariyer hayatları, farklı sosyal yaşamlarının olması gereklidir. Her faaliyeti birlikte yapmak istemek, kendi kendine yetememek, yalnızken mutlu olamamak, gelişmemiş bir benliğin göstergesiyken, ilişkinin ömrünü azaltabilir ve karşı tarafı bunaltabilir. Ayrıca tek bir kişiye göre hayatı şekillendirmeye çalışmak, bağımlı bir kişilik yapısı hakkında sinyaller de taşıdığından, kişinin kendi gelişimi açısından da sorgulaması gereken önemli bir durumdur.
Değişen dünya ve artan teknoloji kullanımı ile birlikte, günümüzde çiftleri en olumsuz etkileyen durumlardan birisi tarafların çok fazla zamanlarını telefon ve bilgisayar başında geçiriyor olmalarıdır. Birlikte yapılan etkinliklerde dahi, telefondan gözünü alamamak, kişiler arasında derin bağ ve gerçek bir iletişimin oluşmasına sekte vurmaktadır.
9 - İLİŞKİDE ÖNCELİĞİNİZ OLAN DEĞERLERİ BELİRLEYİN
Sadakat, aile, dürüstlük, kıskançlık, çift olmak, açık iletişim, fedakarlık vb. birçok kavramın siz ve partneriniz için gerçek anlamda neler ifade ettiğini sorgulayarak, önem verdiğiniz değerlere, aynı açıdan bakıp bakmadığınızı ve hangi ortak noktalarda buluşabileceğinize birlikte karar vermek, ilişkinin sağlıklı bir yolda ilerlemesi için önem arz edecektir. Aynı yöne benzer bakış açılarıyla bakmak, ilişkinin konfor alanını genişleteceğinden, her 2 kişi için de bu iletişimi sağlamak daha kolay ve keyifli hale gelebilecektir.
Hem zaman içinde oluşan farklı kritik durumları yöneterek, ilişkinin olabileceği en iyi hale gelebilmesi ve gelişimi hem de hayatınızdaki partnerinizin ilişkideki doyumunu her zaman önemseyerek, karşılıklı mutluluğu devam ettirmek adına, zamanla rehavete ve hayatın akışına kapılıp, gösterilen özen ve çabayı azaltmamak gerekmektedir. Kişisel bakım, evde ve dışarda partnerimize davranışsal, mental ve ruhsal olarak gösterdiğimiz alaka, paylaşım alanlarına dair planlamaların devamlılığı, kaliteli sohbet ve incelikli iletişimin devamlılığı, uzun soluklu ilişkiler için bir kalkan görevi üstlenecektir.