Posta
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan İbn-i Sinâ'nın, insanlığa sağlık hakkın verdiği öğütler hala güncelliğini koruyor. İbn-i Sina'nın eserleri ve öğütleri arasında en çok arasında özellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir. İşte İbn-i Sina'nın sağlık hakkında verdiği mucizevi öğütler.
Posta'da yer alan habere göre, Batılı kaynakların "Hâkim-i Tıb", diğer bir deyişle "Hekimlerin Piri ve Hükümdarı" olarak nitelendirdikleri İbn-i Sina'nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu (El Kanun El-Sağir fi't Tıbb) İbn-i Sina'nın 14 ciltlik tıp ansiklopedisidir.
ASTIMA BAL-BADEM
'Hekimlerin Piri' astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: "Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir."
"Böbreklerde şiddetli ağrı meydana gelir ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaclardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir.
Diken çekildiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş meşrubatla ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt ürünlerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir."
"Uçuk ve mantar tedavisine bölgeye uygulanacak olan i-lac, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Gıda hafifletilir."
Özel olarak yüksek sesle okumak, başı ve baştaki organların hareketini sağlar. Onları ısıtır, temizler ve yeniden güçlendirir. Hızlı yürüyüş kal-çaları, uylukları, bacakları ve ayakları hareket ettirir; bunları ısıtır ve güçlendirir. Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir.
Hareket doğal ısıyı harekete geçirir, geliştirir. Hareketsizlik doğal sıcaklığı dondurur ve söndürür. Yemekten önce bir miktar spor yapın. Öncesinde ve sonrasında dinlenin. Yemekten sonra hareket etmeyin.
Tek cins yemek ile yetinilmemeli, farklı yemekler yenmeli. Çünkü bu tedbir bakımından önemlidir. Yemeklerin farklı renklerde olması da önemlidir. Ancak her zaman olması gerekmez. Yemek yağlı ise bunun yanında tuzlu veya acı yerse; yine tuzlu ve acı yerken yağlı bir şey yemesi iyidir. Yemek ekşi ise yanında tatlı yemesi zorunludur. Tatlının yanında ekşi de böyledir.
İbni Sina, tatlılar hakkında bin yıl önce şu çarpıcı değerlendirmeyi yapmış: "İlkbaharda çok tatlı yemekten kendini ziyadesiyle koru. Çünkü tatlının kanın üzerinde fena neticeler veren tesiri vardır. Tatlılar iki türlüdür. Ballı ve hamurlu. Ballı olanlar ağızda eriyip mideye giderse sindirime yardımcı olur. Hamurlu olanlara gelince, bunlar katıdır, sindirimi ağırdır. Damar ve eklem tıkanıklarına sebep olur. Tatlılar kan yapıcıdır, cinsel iktidara yardımcıdır.
İlkbaharda her sabah daima bir miktar ılık su içmeyi adet eyle. Yemek yedikten sonra da bir yudum soğuk su iç. Bunda fayda vardır. Yemekte hoş olmayan çeşide gelince; kızartma ile haşlama, kırmızı et ile balık, kurutma ile taze, et ile süt, yumurta ile et, baklagiller ile balık bir arada yemek doğru olmayan karışımlardır. Su içmek yemek üzerine susuzluğu giderir. Bunun yemekten çok olmaması gerekir ki söndürücü olsun. Yemek ile midenin kütlesi arasına girsin. Soğukluk derecesi ise insana çok açık biçimde kendisini göstermeyecek kadar olmalı. Ilık suda bir hayır yoktur.'
Besili et yemekten çekinin, çünkü safra yapar. Sonbaharda karpuz ve üzüm ye. Bunları yemekte bir beis yoktur. Yazın kendisinde hem ekşilik ve hem buruculuk bulunan koruk gibi gıdaları ye. Yine nar tanesi ve koruk suyu ve demirhindi gibi gıdaları ye, iç.
Sonbaharda tuzlu ve kuru gıdaları tamamı ile bırak. Ağzına koyma. Bunlar insanda her cins illetlerin meydana gelmesine sebep olur; peynir olsun, balık olsun, tuzda yatmış her nesne kötüdür.
"Uyku organları dinlendirir ve yemekleri sindirir. Kişiyi ve nefsi korur. Bedendeki doğal hareketler uyku ile olgunlaşır. Aşırı uyku bedeni soğutur, kişiyi aptallaştırır, yüzü kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini temizler, güçleri çözer, iradeyi engeller, mizacı bozar. Aşırı uykusuzluk hali akli dengesizliğe sebep olur."