İngiltere'deki Northumbria Üniversitesi'nde yılan ve örümcek zehirleriyle ilgili yapılan araştırmada, bu canlıların zehirlerinde bakterilerin de yaşayabildiği ortaya konuldu.
Star.com.tr'de yer alan habere göre, doğanın acımasız zehirli avcıları yılanlar ve örümcekler... Bu hayvanların ısırığının çok tehlikeli olduğu bilinse de, yeni bir araştırmaya göre, ısırık sadece zehir değil beraberinde başka bir tehlikenin de bedene girmesine neden oluyor.
Bakteriler becerikli küçük organizmalardır. Gezegenimizdeki en tuhaf, en yaşama elverişsiz yerlerden bazılarında yaşayabilirler. Kurak çöller, zehirli asitli göller, hatta okyanus tabanının altındaki yerkabuğunun derinliklerinde bile...
Ancak bugüne kadar, yılan ve örümcek zehrinin, bakteri yaşamına elverişli olmadığı düşünüyordu. Son araştırma bu konuda bilinenleri altüst etti.
Bilim adamları, dayanıklı küçük mikroplar için yeni, çok beklenmedik bir yaşam alanı keşfettiler: Yılan ve örümceklerin zehri. Bu, bugüne kadar bilinen bilgilerle çelişiyor.
Çünkü bu tür zehirler, bilim adamlarının hiçbir mikropun gelişemeyeceği steril ortamlar oldukları anlamına geldiğini varsaydıkları antimikrobiyal bileşikler içeriyor.
Yeni araştırmalar, zehrin steril olduğuna dair uzun süredir devam eden inanca meydan okuyor.
Microbiology Spectrum'daki bir makalede biyologlar, batı elmas çıngıraklı yılanı ve kara boyunlu kobra da dahil, iki örümcek türünün ve beş yılanın zehirini analiz ettiler. Test edilen yedi zehirin tamamı bakteriyel DNA içeriyordu. Araştırmacılar bakterileri kültürlediklerinde ve DNA'yı analiz ettiklerinde, bazı bakterilerin hayatta kalabildiğini ve hatta zehir içinde çoğalabildiğini buldular.
İngiltere'deki Northumbria Üniversitesi'nde biyoloji profesörü Sterghios Moschos, "Bu olağanüstü bir şey, çünkü zehir bir antibiyotik kokteyli gibi ve o kadar yoğun ki, bakterilerin hiç şansı olmayacağını düşünürdünüz." dedi.
Araştırmacılar, klinisyenlerin zehirli yılanlar veya örümcekler tarafından ısırılanlarda yara tedavisiyle başa çıkma yöntemlerini değiştirdiğini ve mutasyona uğramış bakterilerin bağışıklığı baskılanmış insanlar için özel bir risk oluşturabileceğini söylüyorlar.