Bugün Ramazan'ın kaçıncı günü? 23 Mart orucun kaçıncı günündeyiz?

Ramazan ayı Peygamber Muhammed'e Kur'an ayetlerinin inmeye başladığı, aynı zamanda Müslümanlarca oruç tutulmaya ve terâvih namazının kılınmaya başlandığı aydır. Oruç ibadetini yerine getiren Müslüman alemi bugün orucun kaçıncı günü olduğunu sorguluyor. Peki, bugün Ramazan'ın kaçıncı günü? 23 Mart 2024 Cuma orucun kaçıncı günündeyiz?

On bir ayın sultanı Ramazan ayı özenle geçirilen bir aydır. Oruç insanları dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette de cehennem azabından koruyan ve günahların bağışlanmasına vesile olan bir ibadettir. Oruç tutan kişi, Allah tarafından bağışlanır ve günahlarından arınır. Peki, bugün Ramazan'ın kaçıncı günü? 23 Mart 2024 Cuma orucun kaçıncı günündeyiz?

BUGÜN RAMAZAN'IN KAÇINCI GÜNÜ?

23 Mart 2024 Cumartesi bugün Ramazan ayının 13. günündeyiz. Ramazan ayının bitmesine 17 gün kaldı. 17 gün sonra 10 Nisan'da Ramazan Bayramı başlayacak.

RAMAZAN BAYRAMI TARİHLERİ 2024

9 Nisan 2024 Salı Arefe günü

10 Nisan 2024 Çarşamba Bayramın 1. günü

11 Nisan 2024 Perşembe Bayramın 2. günü

12 Nisan 2024 Bayramın Cuma 3. günü

BAYRAM TATİLİ 9 GÜN OLDU

3 gün olan bayram tatili 9 güne çıkarıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Salı günkü yarım günü ve pazartesi gününü bayram tatiline ekleyerek kamu çalışanlarımıza 9 günlük rahatça değerlendirebilecekleri bir vakit verdik." dedi.

Buna göre 5 Nisan cuma günü mesaiden sonra bayram tatili start verecek. 15 Nisan Pazartesi günü ise bayram sonrası mesai başlayacak.

RAMAZAN AYININ ÖNEMİ

Rahmet, bereket ve oruç ayı olan Ramazan; kardeşlik ve sevgi bağlarının güçlendiği, ruhlarımızın güzel öğütlere ve uyarıcı telkinlere açık olduğu, manevi duygularımızın canlılık kazandığı, birlik ve beraberliğimizin daha da güçlendiği kutsal ve uğurlu bir aydır.

Ramazan, Kur'an-ı Kerim'de açıkça adı geçen (Şehru Ramazan ellezi) mübarek bir aydır. Bu ayda âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed'e, kıyamete kadar insanlığa ışık tutacak olan Kur'an-ı Kerim indirilmeye başlanmıştır.

Ramazan, içerisinde insanlık için bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni içinde barındıran kutlu bir aydır.

ORUCA NE ZAMAN VE NASIL NİYET EDİLİR?

Niyet etmek orucun şartlarındandır. Niyetsiz oruç sahih değildir. Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek menduptur. Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır.

Ramazan orucu, belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile nâfile oruçlar için niyet etme vakti, güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine (10 dk.) kadarki süredir ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu vakitten itibaren bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz (Kâsânî, Bedâî', 2/85). Bu oruçlar için "yarınki orucu tutmaya" şeklinde mutlak niyet yeterlidir. Bununla birlikte geceden niyet edilmesi ve "yarınki Ramazan orucuna" şeklinde orucun belirlenmesi daha faziletlidir. Ramazan'ın her günü için ayrı niyet edilmesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/126-127).

Kaza, keffaret ve bir zamana bağlı olmaksızın adanan oruçlar için gün batımından itibaren en geç imsak vaktine kadar niyet edilmiş olmalıdır. Bu tür oruçlara niyet edilirken, "falanca kaza, keffaret veya adak orucuna" şeklinde belirtilmesi gerekir.

Şâfiî mezhebine göre ise nâfile dışındaki tüm oruçlara geceden niyet edilmelidir. İmsak vaktine kadar niyet edilmemişse o günün orucu geçerli olmaz. Nâfile oruçlara ise güneş tepe noktasına gelmeden öncesine kadar niyet edilebilir (Şirâzî, el-Mühezzeb, 1/331-332).

Kazaya kalan Ramazan oruçlarının belli bir sürede tutulma zorunluluğu var mıdır?

Ramazan ayında tutulamayan veya başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur'ân-ı Kerîm'de, "İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar." (el-Bakara, 2/184) buyrulmaktadır. Kaza oruçlarının peş peşe tutulması hakkında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu oruçların, geciktirilmeksizin bir an önce tutulması uygun olur. Çünkü bu bir Allah hakkıdır. Kişi ne zaman öleceğini bilemez.

Ramazan orucunun kazası, oruç tutmanın haram olduğu günler dışında her zaman yapılabilir. Hz. Peygamber (s.a.s.), iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki birisi Ramazan Bayramının birinci günü, diğeri Kurban Bayramı günleridir (Buhârî, Savm, 66-67[1990-1991, 1993]; Müslim, Sıyâm, 138-139[1137-1138]).

Hanefîler'e göre, Ramazan oruçlarının kazası için bir zaman sınırlaması yoksa da mümkün olan ilk fırsatta bu oruçlar tutulmaya çalışılmalıdır (Kâsânî, Bedâî', 2/104). Şâfiîlere göre ise bir Ramazan'da kazaya kalmış orucun, gelecek Ramazan'a kadar kaza edilmesi gerekir. Bir Ramazan'ın kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû', 6/364; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 2/175).

ORUÇ TUTMAKLA YÜKÜMLÜ OLMANIN ŞARTLARI NEDİR?

İslâm'a göre, bireyin sorumlu olmasının temel şartları Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olmaktır. Dolayısıyla bu şartlar, oruç ibadeti ile sorumlu olmanın da şartlarıdır. Buna göre, bir kimsenin Ramazan ayında oruç tutmasının farz olması için öncelikle Müslüman ve âkil-bâliğ olması gerekir (Kâsânî, Bedâî', 2/87).

İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı hâlde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir. İbadetlerle yükümlü olmamakla birlikte, ergenlik yaşına gelmeyen çocukların alıştırılmak ve ısındırılmak maksadıyla namaz kılmaları ve oruç tutmaları teşvik edilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 26[494-495]; Tirmizî, Salât, 182 [407]).

ORUÇLU BİR KİMSENİN GUSLEDERKEN AĞZA VE BURNA SU VERMESİNİN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

Guslederken ağza ve burna su vermek farzdır. Ağza verilen suyu boğaza kadar ulaştırıp çalkalamak ve burna verilen suyu da iyice çekmek sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların, boğaza veya genze su kaçma ihtimali olduğu için böyle yapmaları uygun olmaz. Onlar gusülde ağza ve burna su verirken mübalağa etmeyip abdestte yaptıkları gibi yaparlar (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, 1/116, 156).