Aksam.com.tr
Çeviri: Muhammed Fatih Karabulut
Yeni bir araştırma raporuna göre vejetaryenler et tüketen insanlara oranla daha fazla depresif dönem geçiriyor. Son dönemde dünya genelinde vejetaryen sayısı artıyor. Brezilya'da yürütüle bir çalışmada et yemeyen vejetaryenler ile et yiyen insanların depresyona girme oranı araştırıldı. Araştırma, vejetaryenlerin besin alım eksikliğinden bağımsız olarak depresyona yakalandığını ortaya koydu.
Aksam.com.tr'nin IFLScience'dan aktardığı habere göre; Brezilya'dan gelen anket verilerine dayanan çalışma, vejetaryenlerin depresyona girme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bununla birlikte yeni çalışma, bu bağlantının besin alımından bağımsız olarak var olduğunu gösterdi.
Afektif Bozukluklar Dergisi'nde yayınlanan analiz, toplam kalori alımı, protein alımı, mikro besin alımı ve gıda işleme seviyesi dahil olmak üzere çok çeşitli beslenme faktörlerini hesaba kattı. Vejetaryenler arasındaki daha yüksek depresyon oranlarının diyetlerinin besin içeriğinden kaynaklanmadığını gözler önüne serdi.
Peki vejetaryenlik ve depresyon arasındaki bağlantıyı ne açıklayabilir? Birincisini ikincisine neden olan beslenme dışı bir mekanizma var mı? Yoksa ilişki tamamen başka bir şeye mi bağlı?
Birincisi, depresyonda olmak, insanların normalden daha fazla vejetaryen olmasına neden olabilir. Depresyon belirtileri, olumsuz düşünceler üzerine derin düşüncelere dalmayı ve suçluluk duygularını içerebilir.
Depresif ve depresif olmayan insanların mezbahalar ve fabrika çiftçiliği gibi gerçeklerle karşılaşma olasılıklarının eşit olduğunu varsayarsak, depresif insanların bu düşüncelere daha fazla kafa yormaları ve talebi yaratmadaki rollerinden dolayı kendilerini suçlu hissetme olasılıkları daha yüksek olabilir. Yani hayvanların endüstriyel bir şekilde tüketiminden kaynaklanan bir suçluluk hissedilebilir.
İkincisi, vejetaryen bir diyete bağlı kalmanın beslenme dışındaki nedenlerle depresyona neden olmasını gösteriyor. Vejetaryen bir diyette eksik olan "mutlu besin" olmasa bile, et yemenin başka yollarla depresyona neden olması söz konusu olabilir.
Örneğin, vejetaryen bir diyet benimsemek, kişinin başkalarıyla olan ilişkisini ve sosyal faaliyetlere katılımını etkileyebilir ve bazen alay veya diğer sosyal dışlama biçimleriyle ilişkilendirilebilir.
Özellikle yeni çalışma, et ağırlıklı beslenen Brezilya'da toplanan anket verilerine dayanmaktadır. Bazı anket verileri, son yıllarda Brezilya'da vejetaryenliğin 2012'de %8'den 2018'de %16'ya çıkarak keskin bir artış gösterdiğine işaret ediyor. Ancak, yakın tarihli makale 14.000'den fazla Brezilyalıyı araştırdı ve sadece 82 vejetaryen buldu.
Vejetaryenlik ve depresyon arasındaki aynı bağlantının Hindistan'da veya vejetaryenliğin daha çok sosyal bir norm olduğu diğer ülkelerde gözlemlenip gözlemlenmeyeceği ise merak ediliyor.
Son olarak, ne vejetaryenlik ne de depresyon diğerine neden olabilir, ancak her ikisi de üçüncü bir faktörle ilişkilidir. Örneğin, kadınların vejetaryen olma ve depresyon yaşama olasılığı erkeklerden daha fazladır.
Vejetaryenlerin et tüketmemesinin en büyük nedenlerinden birisi de hayvancılık endüstrisinden gelmektedir. Hayvanlara zulmü önlemek, vejetaryenlerin et tüketmemeleri için gösterdikleri en yaygın nedendir.
Vejetaryenlik ve depresyon arasındaki bağlantının birkaç olası nedeni vardır. Bu yeni çalışma, vejetaryen beslenmenin depresyonun nedeni olmadığını gösteriyor. Bunun yerine, vejetaryenlerin yaşadığı sosyal koşullar depresyona katkıda bulunabilir.
Depresyon, vejetaryen olma olasılığının artmasına neden olabilir veya hem vejetaryenlik hem de depresyon, üçüncü bir değişkenden kaynaklanabilir.
Chris Bryant, Bath Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, Fahri Araştırma Görevlisi