Ramazanda oruç tutamayanlar ne kadar para vermeli? 2024 oruç fidyesi ne kadar?

2024 oruç fidyesi bedeli merak ediliyor. Oruç tutamayanların bir fakiri tam gün boyunca doyurması maksadıyla yaptığı yardıma fidye deniyor. Bir gün ise 2 öğün olarak hesaplanıyor. Fidye vermek durumunda olan kişi, fidyenin karşılığını para olarak da verebiliyor. Peki, 2024 oruç fidyesi ne kadar? Ramazanda oruç tutamayanlar ne kadar para vermeli?

Müslümanlar için en değerli ay olan Ramazan ayı 11 Mart Pazartesi günü başlıyor. Ramazan ayında oruç tutamayan kimseler fidye bedelini merak ediyor. Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır ve ayette belirtildiği üzere bir fakiri tam bir gün doyurmaktan ibarettir. Peki, 2024 oruç fidyesi ne kadar? Ramazanda oruç tutamayanlar ne kadar para vermeli?

2024 ORUÇ FİDYESİ NE KADAR?

Asgari Fidye bedeli 130 TL'dir. Oruç fidyeleri Ramazan ayı içerisinde düzenli verilebileceği gibi, Ramazan sonunda toptan olarak da verilebilir.

Ramazan ayında ödemesi gereken fidyeyi henüz ödeyememiş kişiler Ramazan ayından sonra bu fidyelerini ödeyebilirler. Henüz ulaşılmamış olan gelecek Ramazan ayı için farziyet oluşmadığından önceden fidye ödemesi yapılamamaktadır.

ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLEBİLİR?

Oruç fidyesi, tıpkı fıtır sadakasında olduğu gibi onları verecek kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul müslümanlara verilir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kimsenin bunlardan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanmaması esastır. Zekât için de aynı kural geçerlidir. Bu sebeple bir kimse zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usûl (üst soy) ve fürûuna (alt soy) veremez.

Usûl, bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleri; fürû ise, çocukları, torunları ve onların çocuklarıdır. Yine, bir kimse hanımına zekât, fitre ve fidyesini veremeyeceği gibi, hanımı da kocasına bunları veremez. Bunların dışındaki kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekât, fitre ve fidye verilebilir (Zeylaî, Tebyîn, I, 301).