Başarılı oyuncu Begüm Kütük Yaşaroğlu oyunculuk servüneni Emel Müftüoğlu’na anlattı; “Ben Fransız okulunda okudum. Yıllarca Matmazel Kütük diye çağırıldım. Bu işe başlarken sevgili Erkan Özerman soyadımdaki “k” harfini atalım, “Küçük” yapalım, dedi Ama ben istemedim” diye konuştu. Güzel oyuncu; “Soyadımdan çok çektim sempatik de olsa negatif de olsa soyadım ile ilgili bir sürü şey duydum yıllarca” diye ekledi
Istanbul’a ilk geldiğinde Demet Sağıroğlu ile tanısıklığı olduğunu ve evini açtığını dile getiren Begüm Kütük, “Demet bana çocuğu gibi baktı. Elinizde büyüdüm diyebilirim.”dedi.
“Şan dersleri aldım…”
“Ben birçok insandan ders aldım. Ilk projem Melek dizisinden sonra konservatuara girmem konusunda büyüklerimden çok baskı gördüm . Ama kurumda da şöyle bir problem var; oraya girince hayatında popüler kültüre dair bir şey yapmanı tercih etmiyorlar. Benim de geldiğim noktada kafam karıştı ve oradaki tüm konservatif eğitimi alabilmek adına dışardan dersler aldım. Özellikle şan dersleri aldım. Ama şarkı söyleyemiyorum. Özellikle tiyatrodaki performansımı geliştirebilmek için şan dersleri aldım. Güzel sesli insanlara zaafım var.”
“360 Derece Emel’ce”ye her zamanki sakinliği ve içten söylediği şarkılarıyla konuk olan Mehmet Erdem, Emel Müftüoğlu ile çocukluğundan müziğe nasıl başladığına kadar hayata dair bir çok şeyi paylaştı…
“Beni müziğe teşvik eden dayım oldu.”
Mehmet Erdem; şarkıcılık kariyerini “5 yaşında mandalin çalmaya başladım. Sonra farklı enstrümanlar çaldım. Lise de farklı gruplarda çaldım. Üniversiyteyi Boğaziçi’nde okudum. O dönemlerde ise Kardeş Türküler ile tanıştım. 8 sene beraber çalıştım. Sonra film ve dizi müzikleri yaptım. Kardeş Türkülerde vokal yapıyordum, çaktırmadan.” Diye anlattı.
Aslen Malatyalı olduğunu dile getiren Erdem; “Çocukluğumu çok iyi yaşadım. Eve gelen her misafire mandolin çalıyordum. Genellikle bizim ülkemizde müzik boş meslek gibi göründüğünden dolayı ailem de karşı çıktı. Ben hep farklı gördüm. Müzik çok birleştirici. Iki farklı kişi aynı şarkıda buluşabilir. Ben hep buna inandım ve inandığım şeyin arkasında da durdum. Ama beni bu işe teşvik eden dayım oldu. Ben de inandım. Çünkü dayım ayrı bir rol modeliydi benim için.”dedi.
“Küçükken çok türkü söylerdim.”
“Babam aslen ziraat mühendisi. Emekli olduktan sonra yazmaya başladı. Kitapları var. Memleket hikayelerini anlatıyor kitaplarında.” Diyen Erdem, sözlerine; “Babamın da eli müziğe zamanında değimiş. Gırnata çalmış. Demek ki, bende de tortusu kalmış. Müzikle içiçe bir atmosferde yaşamak önemliydi. Müzik evde sosyal bir durumdu. Ben küçükken en çok türkü söylerdim. “ diye devam etti.
“Herkes beni sakin biri zannediyor.”
“Ben 3 ebeveynli gibi büyüdüm.” Diyen Erdem;”Çok yaramaz bir çocuktum. Annem babam ve ablam sürekli peşimdeydi. Herkes beni çok sakin bir insan sanıyor ama ben aslında öle değilim. Hiç değilim. Sakin olmam gereken yerde çok sakin, olmamam gereken yerde ise sakin değilim” dedi.
“Kimseye rahatsızlık vermeden ölmek istiyorum…”
Programa şarkılarıyla da renk veren Mehmet Erdem; “Lüks arabaya binmek gibi bir hedefim yok. Ben o araba içinde oturamam, çünkü. Raconuma ters. Ben çok fark edilmek istemiyorum. Yaptığım iş fark edilsin yeter. Biz kalabalık bir tayfayız. Birbirimize yeteriz. Spor bir arabayla dolaşmayız. Bazı şeyler rahatsız eder, bizi. Felsefem, sessiz sedasız kimseye rahatsızlık vermeden ölmek…” diye konuştu.