Dijital iletişim uygulamalarında kullanılan uçtan uca şifreleme yöntemi kaldırıldığında iletişim özgürlüğüne zarar gelebileceği bildirildi. AB'nin, WhatsApp ve Signal gibi dijital iletişim uygulamalarında kullanılan uçtan uca şifreleme yöntemini terör ve güvenlik gibi gerekçelerle yasaklayacağı iddialarının gündeme gelmesini değerlendiren uzmanlar, bu sistemin kullanıcıların veri güvenliğinin devamı için gerekli olduğunu kaydetti.
AA'da yer alan habere göre, Global Bilişim Derneği (BİDER) Başkanı Şenol Vatansever, çeşitli mesajlaşma programlarıyla bir kişiyle sohbet edildiğinde uygulamada yerleşik olarak yer alan uçtan uca şifreleme özelliğinin kullanıldığını belirtti.
Bununla mesajların, fotoğrafların, videoların, sesli mesajların, belgelerin, durum güncellemelerinin ve aramaların başka kişiler tarafından ele geçirilmesinin otomatik engellendiğini kaydeden Vatansever, "Bunun için herhangi bir ayarın etkinleştirilmesine gerek yok. Böylece, WhatsApp dahil olmak üzere aradaki hiçbir taraf gönderilen içerikleri okuyamaz veya dinleyemez. Bunun nedeni, uçtan uca şifreleme özelliğinin mesajları cihazınızdan ayrılmadan önce güvence altına alan 'Signal' şifreleme protokolüyle güvence altına alması ve kilidi açıp mesajları okuyabilmek için gereken özel anahtarın yalnızca mesajlaşan kişilerde bulunmasıdır. Yapılan değişiklik kullanıcıya gösterilmeden, bir sohbetin şifreleme durumu değiştirilemez." ifadelerini kullandı.
Vatansever, uçtan uca şifrelenmiş her sohbetin benzersiz bir güvenlik koduna sahip olduğunu, bunun kişi bilgisi ekranında QR kodu ve 60 haneli bir numara olarak bulunduğunu da belirtti.
Vatansever, sohbet edilen kişinin telefonundaki kodun tarandıktan sonra karşılaştırılabileceğini vurgulayarak, "Bu tarandığında kod doğruysa yeşil bir onay işareti görülür. İki tarafın da kodları eşleştiyse başkalarının mesajları okuyamadığından ve aramaları dinleyemediğinden emin olunabilir." ifadelerini kullandı.
KVKK Uzmanı, avukat, ara bulucu Murat Keçeciler ise AB yetkililerinin güvenlik gerekçesi ile uçtan uca şifreleme yapan kuruluşlardan iletişimin içeriğini, takibini ve verileri güvenlik güçleri ile paylaşılmasını sağlayacak bir düzenleme hazırlığı içinde olduklarının anlaşıldığını söyledi.
Benzer tartışmaların 11 Eylül saldırılarından sonra ABD'de yaşandığını ifade eden Keçeciler, terörle mücadele kapsamında bu ülkedeki düzenlemeler sonucu kişi güvenliği, özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti gibi birçok kavramın ihlal edildiği bir dönem yaşandığını bildirdi.
Avukat Keçeciler, kamu düzeni ve güvenliği ile temel haklar arasında sağlıklı bir denge kurulması gerektiğini de vurgulayarak şunları kaydetti:
"Uçtan uca şifrelemenin kaldırılması gibi uygulamaların suçu önleme veya suçluları yakalama amacıyla denetlenmesi, suçla mücadelede beklenen etki ve amacı çok sağlamayacağı kanaatindeyim. Dark web olarak tanımlanan alanda zaten çok farklı yöntem ve imkanlar ile suçluların birbirleriyle iletişim kurmaları mümkündür. Bu nedenle söz konusu düzenlemeler ile kişi güvenliğinin, düzenleme sonucunda elde edilmesi zor bir amaç için sarsılması ve örselenmesi uygun düşmeyecek, hukuk devleti ve demokrasi fikri yara alacaktır."
Dijital medya uzmanı Huzeyfe Erdinç ise şifreleme teknolojisinin doğru kullanıldığında güvenlik zincirinin kırılmasının imkansız hale geldiğini söyledi. Vatandaşların dijital dünyada bilgilerini korumak için yapmaları gerekenleri şöyle özetledi:
"Vatandaşlar, gerekli haller dışında telefonlarının tuş kilidini muhakkak kullanmalıdır. Kişiler, cihazlardaki hassas bilgileri şifrelemeleriyle beraber yükledikleri uygulamaların neler yaptığını ve trafikleri izleyebilirler. Telefondaki verileri korumak için bluetooth özelliğinin ihtiyaç dışında mümkün olduğunca kapalı tutulması gerekir. Telefonunu zararlı virüs ve saldırılardan korumak için başlıca ücretli ve ücretsiz uygulamalar mevcut. İsteyenler, bu programları iyi araştırarak, ihtiyaçlarına göre edinebilirler."