İstanbul Pendik Kurtköy'de faaliyet gösteren Teknopark İstanbul'u ziyaret eden, teknoparkta faaliyet gösteren şirketlerde incelemelerde bulunan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Teknopark İstanbul'un 1980'lerde merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vizyonuyla hayata geçen İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi'nin (İTEP) bir parçası olduğunu söyledi.
Bu civarda havacılık yatırımlarının, sanayileşmenin, üniversite yapılanmalarının devam ettiğini dile getiren Demir, "Burası gerçekten sanayi ve teknoloji alanında önemli işlere imza atabilecek bir yapılanmanın nüvesini teşkil ediyor." diye konuştu.
“Teknopark İstanbul çekici bir yer olacak”
“Burası, savunma sanayisinin atılımına katkı sağlayacak”
"Savunma sanayisi, İstanbul'un tecrübelerinden faydalanacak"
Demir, İstanbul Teknopark'ın bugüne kadar geldiği noktanın iyi olduğunu ancak bugünden sonra daha iyi olmasını beklediklerini ifade ederek, savunma sanayinin genel anlamda Ankara merkezli bir yapılanmada bulunduğunu ancak İstanbul'da Tekirdağ'dan Kocaeli'ye kadar geniş bir sanayileşme olduğunu anlattı.
Bu ekosistemden sanayi savunma sisteminin yararlanması gerektiğine dikkati çeken Demir, ayrıca Ankara'da olmayan gemicilik ve denizcilik sektörlerinde de ciddi katkı sağlanacağını bildirdi. Demir, Teknopark İstanbul sayesinde savunma sanayisinin İstanbul'daki sanayinin tecrübelerinden ve buradaki beyin gücünden yararlanacağını sözlerine ekledi.
78 milyon dolar ihracat, 4 bin 500 istihdam
Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu ise, teknoparktan ve teknoparkın kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede sağlanan gelişmelerden bahsetti.
Teknoparkta faaliyet gösteren şirketlerin 74 patent aldığını ve bu firmaların 44 marka tescilinin bulunduğunu dile getiren Topçu, teknoparkta, kuruluşundan bugüne kadar geçen 8 yıllık sürede şirketlerin 450 milyon liralık muafiyet kullandığını bildirdi.
Topçu, Teknopark İstanbul'da yer alan şirketlerin 78 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini kaydederek, burada bulunan 280 Ar-Ge firmasının 4 bin 500 istihdam sağladığını söyledi.
Teknopark İstanbul'un diğer teknoparklardan farklı olarak birden fazla üniversite ile iş birliği yaptığını ve proje yürüttüğünü anlatan Topçu, odaklarına savunma sanayisi, havacılık ve uzay, denizcilik gibi alanları aldıklarını belirtti.
“Yıllık 10 milyar dolar katma değer sağlayacak”
Teknopark İstanbul'un 210 bin metrekare alanda bin 350 milli projeye ev sahipliği yaptığını dile getiren Topçu, "Proje tamamlandığında 1 milyon metrekare kapalı alanda, 1000 firmaya 30 bin Ar-Ge personeline ulaşacak ve yıllık 10 milyar dolar katma değer sağlayacaktır." diye konuştu.
Topçu, yerleşkede yer alan firmaların birçok projeye katkısı olduğunu belirterek, bunlardan bazılarının bomba imha robotları, roket ve torpido sistemleri, radarlar, amfibi çıkarma gemisi ve denizaltı kurtarma ana gemileri olduğunu anlattı.
Teknoparkta geliştirilen bazı projeler
Teknoparkta bulunan şirketler tarafından çok sayıda ürün geliştirildi ve proje hayata geçirildi.
Altınay Havacılık ve İleri Teknolojiler tarafından, ASELSAN iş birliği ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özgün ihtiyaçları dikkate alınarak geliştirilen Çok Rotorlu İHA'lar Serçe-1 adıyla envantere girdi ve bugüne kadar bin 200 adet üzerinde teslimat yapıldı. Yine aynı şirket tarafından, Minyatür Bomba Projesi ile Anka İnsansız Hava Araçları'nın uydu ile haberleşmesi amacıyla milli ve yerli olarak bir anten pedestali geliştirdi.
Dalgıç tespit sonarı
İlk yerli ve milli taşınabilir dalgıç tespit sonarı (DTS) olan ARAS-2023 de Teknopark İstanbul'da geliştirildi. Cihaz, su altından gelen açık devre solunum sistemli, kapalı devre solunum sistemli ve dalgıç intikal vasıtası kullanan dalgıçların konumunu (mesafe ve kerteriz) otomatik olarak tespit ve takip edebiliyor, bunların sınıflandırmasını yapabiliyor.
Yeni nesil karinaya monteli Denizaltı Savunma Harbi (DSH) Sonarı MELİS-2071 ise orta frekans bandında çalışan, korvet ve fırkateynler tarafından denizaltı tespit ve teşhisi için kullanılan, aktif ve pasif çalışabilen bir sonar sistemi olma özelliği taşıyor.
Yerli ve milli olarak geliştirilen ilk mayın avlama sonarı olan NUSRAT-1915; demirli ve dip mayınlarını tespit edebiliyor ve sınıflandırabiliyor.
(AA)