Savunma sanayisinde çok büyük atılımlar gerçekleştiren Türkiye, hava ve kara unsurlarında olduğu gibi deniz kuvvetlerinde de önemli imkân ve kabiliyetlere kavuşuyor. Bu adımlar atılırken "yerli ve millilik" oranının da sürekli yukarı doğru tırmandığı görülürken, yabancı sistemler bir bir geri plana atılıyor.
MİLYONLARCA DOLAR TÜRKİYE’DE KALDI
TRT Haber'in aktardığına göre, son olarak imzalanan MİLGEM 5 projesi savaş sistemleri sözleşmesi, Türkiye’nin hem geldiği nokta, hem de yakın gelecekteki hedeflerini de doğrudan göstermesi açısından büyük önem taşıyor.
ASELSAN ile HAVELSAN arasında oluşturulan iş ortaklığı ile ana yüklenici STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ arasında atılan imzanın kapsamı da oldukça büyük bir önem taşıyor. Sözleşmeye göre söz konusu geminin seyir sistemleri, muhabere sistemleri, radar sistemleri, silah sistemleri, su altı sistemleri, elektronik-harp sistemleri ve elektro-optik sistemlerinin tedarikinden ASELSAN sorumlu olacak.
Tüm bu sistemlerin karşılığı ise 663 milyon 474 bin 642,10 TL olarak belirlendi. Atılan imzalar, milyonlarca doların yabancı silah sistemleri ve diğer ülkelere gitmesinin önüne geçilmesi anlamını da taşıyor.
DENİZLERDEKİ İMKÂN VE KABİLİYETLERİMİZ ARTACAK
Bilindiği üzere Türkiye, MİLGEM projesi kapsamında üç fazlı bir çalışma başlatmıştı. Projenin ilk fazında 4 adet Ada sınıfı korvet üretilmesi hedeflenmiş ve TCG KINALIADA (F-514) Korveti'nin 2019 yılındaki teslimi ile 1'inci faz başarıyla tamamlanmıştı.
Şimdi atılan adımlar ise projenin 2'nci fazına yönelik. Bu fazda 4 adet İstif sınıfı fırkateyn üretilerek Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek. Böylece Türkiye ilk kez fırkateyn sınıfındaki bir savaş gemisini milli imkânlarla geliştirerek, Türk Deniz Kuvvetlerinin hizmetine sunacak.
SİLAH VE MÜHİMMATLAR DA DEĞİŞECEK
Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin’e göre, 1'inci fazda üretilen Ada sınıfı korvetler 8 adet gemi savar füzesi taşıyabiliyorken, 2'nci fazda üretilecek İstif sınıfı fırkateynlerde bu sayı 16 olacak.
İstif sınıfı fırkateynlerde yerli ve milli imkânlarla Roketsan tarafından geliştirilen "Atmaca Gemi Savar Füze Sistemi" kullanılacağı bilgisini veren Şahin, bu gemilerde ayrıca hava savunma kabiliyetinin de çok üstün olacağını vurguladı.
Ada sınıfı korvetlerden farklı olarak dikey atım sistemine de sahip olacak İstif sınıfı fırkateynlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Anıl Şahin, “Bu korvetlerde yine yerli ve milli imkânlarla geliştirilecek olan dikey atım sisteminin de kullanılması bekleniyor.” dedi.
GÖKDENİZ’İ MAVİ SULARDA GÖREBİLİRİZ
Yüzer unsurlarda kullanılacak savunma sistemleri konusunda henüz netlik olmadığına işaret eden Şahin, şöyle devam etti:
“Yerli ve milli atış sistemlerinin kullanılması durumunda, mühimmatın da tamamen yerli olarak tercih edileceği konusunda bir bilgi var. Yakın hava savunma için ASELSAN tarafından yerli ve milli olarak geliştirilen Gökdeniz sistemini Türkiye’nin ilk milli fırkateynleri olan İstif sınıfı fırkateynlerde görebiliriz.
Bilindiği üzere Gökdeniz’in testleri önemli ölçüde tamamlandı. Mevcut koşulları dikkate aldığımızda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının onay vermesi halinde fırkateyne bu sistemin monte edilebileceğini düşünüyorum.”
HER YENİ GEMİDE YERLİ VE MİLLİLİK ORANI ARTIYOR
MİLGEM projesinin ilk 2 gemisinde kullanılan sistemlerle, daha sonraki gemiler arasında kullanılan sistemler arasında önemli farklılıklar göze çarpıyor. İlk dönemlerde mecburen diğer ülkelerin bazı sistem ve alt ekipmanlarını kullanan Türkiye, suya indirilen her yeni gemide yerli ve millilik oranını başarılı bir şekilde artırıyor.
Deniz Kuvvetleri, MİLGEM projesi kapsamında modern ve güçlü gemilerle kendini her geçen gün daha da geliştirirken, art arda suya indirilen gemilerle Türkiye’nin muharip gemi filosunun yaş ortalaması da düşüyor.