Doç. Dr. Gürbüz, kenevirin son yılların "yeşil hazinesi" olarak adlandırıldığını söyledi.
Dünyada sera gazı salınımı, iklim değişikliği gibi nedenlerle üretimde daha çevreci yaklaşımların öne çıktığını, bunun da yeni nesil birtakım kompozitleri ve malzemeleri ön plana çıkardığını belirten Doç. Dr. Gürbüz, "Bunlardan biri de kenevir, doğa dostu ve çevre dostu bir malzeme. Bizim de kenevirin sahip olduğu bu üstün özelliklerini kullanarak çevre ve doğa dostu bir roket burun konisi geliştirme çalışmamız oluştu." dedi.
Kenevirin hem yoğunluğu düşük hem dayanıklılığı yüksek
Çalışmanın çıkış noktasının, pilot çalışma alanı olarak roket yarışmalarının tercih edildiği TEKNOFEST olduğunu anlatan Doç. Dr. Gürbüz, şunları dile getirdi: "Bu roketlerin başlıklarında genellikle kullanılan malzemelerin cam fiber ve karbon fiberden olduğunu görüyoruz. Bu cam fiber ve karbon fiber üretiminde dünyada üretim esnasında harcanan enerji oldukça fazla, çok fazla sera gazı salınımı meydana gelmektedir. Sera gazı salınımının önüne geçebilmek ve alternatif bir malzeme geliştirebilmek amacıyla kenevir lifinden roket burun konisi ürettik. Kenevirin hem yoğunluğu düşük hem mukavemeti bahsettiğim malzemelere alternatif olmakta hem de özellikle çevre dostu bir malzeme olması yani sera gazı emisyonlarının düşük olması nedeniyle çok iyi bir aday olarak karşımıza çıkıyor."
Doç. Dr. Gürbüz, kenevir lifinin çok ısının olmadığı aksamlarda kullanılabileceğini ancak yüksek ısılı olan yerlerde kullanım imkanı bulamayacağını vurguladı.
Kenevir lifi ile ürettikleri prototipin ciddi yansımalarının olacağını dile getiren Doç. Dr. Gürbüz, "Örneğin denizcilik teknolojilerinde, havacılık, uzay teknolojilerinde, otomotiv teknolojilerinde bir işte kaporta malzemesi olarak bu ürünleri görmeye başlayacağız. Ayrıca günlük hayatta kullanmış olduğumuz birtakım spor kıyafetlerinde, zırh malzemelerinde de kenevirin bu şekilde yansımaları olacağını göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.