İlk bilimsel makale yayımlandı: İşte yapay zekanın dindeki yeri

Yapay zekâ teknolojisinin “dini” temelleri bulunuyor mu? Robotlarla görünürlüğü artan yapay zekâ teknolojisi, dini hayatı nasıl etkileyecek? Yapay zekâ, uydurulmuş bir dine dönüşecek mi? Dini kurumlar, yapay zekâ konusunda neler yapmalı?'' gibi sorulara cevap veren, yapay zekâ ve din ilişkisine yönelik Türkçe literatürde ilk bilimsel makalelerden biri yayımlandı.

Yapay zekâ ve din ilişkisine yönelik Türkçe literatürde ilk bilimsel makalelerden biri olan “Yapay Zekâ, Toplum ve Dinin Geleceği" başlıklı yazıyı Ankara Üniversitesi Din Sosyolojisi alanında doktora unvanı alan Hasan Kafalı, hazırladı.

Makale, "Yapay zekâ teknolojisinin “dini” temelleri bulunuyor mu? Robotlarla görünürlüğü artan yapay zekâ teknolojisi, dini hayatı nasıl etkileyecek? Yapay zekâ, uydurulmuş bir dine dönüşecek mi? Dini kurumlar, yapay zekâ konusunda neler yapmalı?" gibi sorulara cevap veriyor.

YAPAY ZEKÂ DİNİ: GELENEKSEL DİN KURUMU HAKKINDA ZİHİNSEL KIRILMA

Günlük hayatta teknolojik uygulamalar nedeniyle, yapay zekânın etrafımızı sardığını bildiren Kafalı,  yapay zekânın gelişimindeki dini, tarihi ve felsefi temelleri ortaya koydu.

Kafalı, Batıda ortaya çıkarak yapay zekâ ile tanrıya ulaşılacağını iddia eden teknoloji temelli bir din ortaya çıktığını hatırlattı.

Yapay zekâ nedeniyle, teknolojinin sosyal hayattaki dolaylı etkisinin artık doğrudan etkiye dönüşeceğini ifade eden Kafalı, “Bu süreçte dinlerin görünürlüklerini yitirecekleri iddiaları gazete haberlerinde kendine yer bulabilmektedir. Yakın zamanda çıkan yapay zekâ dininin kurulduğu şeklindeki haberler mevcut gelişmelerle geleneksel din kurumunun bağdaştırılması noktasında zihinsel kırılmalar yaşandığını göstermektedir” ifadelerini kullandı.

YAPAY ZEKÂ TEKNOLOJİSİNİN ARKA PLANINDA DİNİ SEBEPLER Mİ VAR?

Yapay zekânın geliştirilmesi düşüncesinin arkasında dini saiklerin var olduğunu veya insanlığın dini yaşantıları ile doğrudan bir bağlantısının bulunduğunu iddia eden Kafalı, bununla birlikte yapay zekânın sonuçlarının dine uygun olup olmayacağının veya dinin öngördüğü gibi bir mutluluk getirip getirmeyeceğinin şimdilik belirsiz olduğunu söyledi.

Yapay zekâ arayışlarına temel teşkil eden dini söylemlerin Hristiyan apokaliptizmine dayandığını kaydeden Kafalı konuya şöyle devam etti:

“Hristiyanlık öncesi Yahudilikte apokaliptizme dair söylemler görülmese de Hristiyanlığın ortaya çıkışıyla birlikte bu tür etkileşimlerin var olmaya başladığı görülür. Ancak yine de apokaliptizm söylemlerinin güçlü damarının Hristiyanlıktan geldiğini söyleyebiliriz. Yahudi Hristiyan apokaliptizminde üç temel özellik vardır. 1- Bu dünyaya yabancılaşma. 2- Yenidünya cennetinin kurulması temennisi 3- İnsanın saflaştırılmış bedenlerde yaşaması için dönüştürülmesi. Bu dini beklentilerin farkında olan yapay zekâ programlayıcıları bedensel hayatın sınırlamaları ile hayal kırıklığına uğramış insanoğlunun akıllı makinelerin kendi yerini aldığı sanal dünyaya ve vücutlarını onlara terk etmeye hazır olduğunu savunur. Bilincini makinelere indirdikten sonra insanlar zihinsel yeteneklerini arttıracak ve sınırsız tekrarlanabilirlikleri sayesinde ölümsüzlüğü koruyacaklardır. Zira insanoğlunun en büyük rüyalarından biri dini, bilimsel ve sanatsal dairede insan ötesi yaşamın kurulması olmuştur.”

Her yeni teknolojinin olumlu yanlarıyla birlikte toplumsal değişimde olumsuz yönlerinin de bulunduğunu vurgulayan Kafalı, yapay zekânın da olumsuz sonuçlar doğurma ihtimalinden söz etti.  

Tarihi ve felsefi tartışmaların yanı sıra günümüzde de yapay zekânın iyiliğe mi yoksa kötülüğe mi sebep olacağı yönündeki tartışmaları aktaran Kafalı, yapay zekânın çalışılması gereken önemli bir alan olduğunu şu sözlerle dile getirdi:

“Teknolojinin de günümüzde artık yapay zekâ adı altında ele alındığını düşünürsek “insana karşı yapay zekâ” dikotomisinin birçok disiplinin ana konusu olacağı ve hatta olması gerektiği sonucuna ulaşabiliriz. Çünkü burada söz konusu olan insanlığın gidişatı olacak gibi görünmektedir.”

SAYISAL ALGORİTMALARA DAYALI BİR DİN ANLAYIŞI İHTİMAL Mİ?

Kafalı, yapay zekâ ve din ilişkisi hakkındaki tespit ve önerilerini şöyle sıraladı:

“İnsanın ihtiyacı olan dinin, isteklerin coşturulması esasına dayanan üretim dünyasında ve bu dünyanın ürünü olacak yapay zekâ dünyasında nerede duracağı önemlidir. Dolayısıyla geleceğimizi ve gelecekteki sosyal yaşamı şekillendirmesi muhtemel teknolojiyi üretenlerin diğer bütün sosyal yaşam formlarını tehdit ettiğini söylemek abartı olmayacaktır. Bu tehdit, yapay zekânın tüm yönelimleri ve seçenekleri istatistiki verilere göre belirlemesi sonucu ortaya çıkacak gibi görünmektedir. Sayısal algoritmalara göre yolunu belirleyen bir toplumun, binlerce yıllık aşkın ve insani birikim içeren dini değer ve söylemlere istatistik gözüyle bakıp hayatın dışında tutması ihtimal dâhilindedir. Bu tehditle karşı karşıya kalan insanlığın, insanoğlunun kaim mirası ve zenginliği olan dinlerin ve dinlerin getirdiği değerler ile etik kurallarının unutulmasına izin vermemesi gerekir.”

DİNE YÖNELİK YAPAY ZEKÂ TEHDİDİ

“İlk anda dinlerin ve değerlerin unutulabileceği iddiası pek inandırıcı gelmeyebilir. Ama bu tehlike kitaplar ve interpedialar üzerinden bir kaybolmayı ifade etmemektedir. Bu tehlike, toplumsal hayattan ve alışkanlıklardan din ve değerlerin uzaklaşmasıdır.”

BİLİNCİN MAKİNELEŞMESİ

“Milyarlarca ölçümün yapay zekânın her hareketinde belirleyici olması bir akışkanlık bulutu yaratması ile etik kuralların ve dini kuralların uygulanmasında sayılara ve insanların tercihlerine dayanmaması nedeniyle bir mantıksızlık ithamına maruz kalmasına neden olacaktır. Vicdan, değer gibi manevi pratiklerin niceliksel çoğunluğa ulaşamaması, tercihlerin yapay zekâya bırakıldığı bir dünyada bu değerlerin ihmal edilmesine ve yavaş yavaş unutulmasına yol açabilir. Bunun sonucunda ise bilincin de makineleşmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilir.”

YAPAY ZEKÂ UYGULAMALARI İNSANLARI DİNE YÖNLENDİREBİLİR Mİ?

“İnsancıl iletişim ihtiyacının giderilmesi noktasında en kötü iletişimin bile bir robotun sağlayacağı iletişimden daha insani olacağını düşünmek yanlış olmayacaktır. Bu aşamada insani olanın doğallığını arama adına toplumun dini olana yöneleceğini öngörebiliriz. Makinelerin her ihtiyaca cevap verdiği bir dünyada insani bir gülümseme, teselli, teşvik, şefkat arayışı ortaya çıkacaktır. Bunun yerinin dini ortamlar olacağı öngörülebilir. Makineleşmeden kaçış yönünde dini ortamlar insanoğlunun en önemli sığınağı olacak gibi görünmektedir. Tüm doğallığıyla bir ibadet mekânında buluşan ve yapaylığın olmadığı bir toplulukta duygu ve samimiyetlerini paylaşan insanoğlu, dinin sunduğu kadim olanaklardan istifade etmeye devam edecektir. Teknolojinin getirdiği sanallığın ve ya-paylığın bireyleri dini mekânlara daha çok yönlendireceği, bireysel ve toplumsal olarak dini yaşayışların niteliğinin ve yoğunluğunun artabileceği düşünülebilecek öngörülerden biridir.”

“YAPAY ZEKÂ DİNDARLIĞI”

“Yapay zekânın dindarlık üzerinde dolaylı veya doğrudan bir etkisinin olabileceğini öngörebiliriz. Günümüzde dindarlığı etkileyen bağımsız değişkenler arasında yaş, cinsiyet, eğitim, sosyo-ekonomik durumlar gibi değişenler gösterilmektedir. Bu değişkenler dindarlığın derecesini etkilediği gibi boyutlarını da etkileyebilmektedir. Teknolojinin ileri derecede hayatımıza girmesinin ve yapay zekânın kullanım durumuna göre dindarlık düzeyini ve boyutlarını etkileyebileceği öngörülebilir. Teknoloji ve yapay zekânın hayata giriş derecesine göre inanç ve ibadet pratiklerinde görülebilecek farklılıklar ve bunlara dini alanda din adamlarının yaklaşımları yeni mezhep, akım, cemaat türü grup ve toplulukların oluşmasına sebebiyet verebilir.”

YAPAK ZEKÂ, FIKIH LİTERATÜRÜNE YENİ YAKLAŞIMLAR MI GETİRECEK?

“Günümüzde bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz ve teknoloji dergilerinde geliştirilmesine yönelik haberlerini okuduğumuz beyine hafıza çipi yerleştirilmesi, bilgilerin gözlüklere yansıtılması gibi yeniliklerin hayatımıza girmesi yakın görünmektedir. Bu şekilde namazda kıraat yapılmasının, yani Kur’an’dan bir parça okunmasının hükmüne yönelik kabuller yeni farklılaşmalara neden olabilir. Aynı şekilde vücudun tansiyon, şeker, dolaşım gibi fonksiyon ve hissiyat düzeylerine yönelik teknolojik yeniliklerin ve yapay zekâ uygulamalarının örneğin oruç tutan birinin açlık hissetmesine engel olmasına yönelik dini düzenlemelere gösterilecek yaklaşımlar bu muhtemel farklılaşmalar arasında düşünülebilir. Bu konularda hüküm verebilmek için dini kurumların konuyu takip etmeleri zorunluluğu bulunmaktadır. Her alanda olduğu gibi bu alanda da dinin istismar konusu olabileceği akla getirilmelidir. Bunun önüne geçmek için eşzamanlı bir takip ve tepki sisteminin kurulması, dinin korunması ve gerektiğinde yardımına başvurulması açısından önemlidir.”

İNSANIN DOĞUMUNDAN ÖLÜMÜNE KADAR HER ALANDA ETKİLİ OLAN BİR TEKNOLOJİ

“Doğumundan defnine kadar insan elinin değdiği insan hayatının doğumundan defnine kadar makinelere devri söz konusudur. Bu devrimin insanı nereye götüreceği bir muammadır. Bu muammada hayata en çok anlam katan dinin toplumsal konumunu devam ettirmesinin insanlığın yararına olacağı öngörülebilir. Zira din, insana sunduğu ontolojik cevaplar ve birçok ritüelinin cemaat halinde yaşanması gerekliliği ile toplumun birbirinden ve anlam dünyasından kopmasına engel olmakta, toplumsal çözülmeye karşı da bir çare olabilmektedir. Bunun için akademik camiada ve devlet kademelerinde yapay zekânın getirebileceği toplumsal buhranlar ele alınıp değerlendirilmeli, dinin bu buhranlara çözüm olabilecektir.”

“DİNİN BU SORUNLARA ÇÖZÜM ÜRETEBİLECEĞİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK İLGİLİ KURUMLARLA İŞBİRLİĞİNE GİDİLMELİDİR”

“Dini kurumlar tarafından da dinin yapay zekânın getireceği yenilikler ve ortaya çıkarabileceği sorunlara karşı uygun cevaplar ve çözümler ortaya konmalı, din dili güncellenerek toplumun hizmetine sunulmalıdır. Aksi halde dinin güncelliğini kaybetmesi ve tarihi bir kurum olarak algılanması tehlikesi baş gösterebilir. Aydınlanma dönemi olarak adlandırılan dönemin sonlarında görülen pozitivizm iddialarının ve düşünce yapısının tekrar ortaya çıkmasına mahal vermemek için din adamlarının ve dini kurumların yoğun çalışmalarına ihtiyaç vardır.”

DİNİ TERCİHLERE GÖRE YAPAY ZEKÂ ÇALIŞMALARI

“Yapay zekâ çalışması içerisinde bulunan kurum ve kişilere dini tercihleri dikkate alan sosyal yaşam formlarını öngören yapay zekâ uygulamalarını hayata geçirmeleri için telkin ve isteklerde bulunulması düşünülebilir. Örneğin bir Müslüman yaşam asistanına sabah namazına kaldırmasını talep edebileceği bir fonksiyon eklenmesini isteyebilmeli ve teknoloji üreticileri bunları dikkate almalıdır. Bunun yanında canı sıkıldığında bir Müslümana komşusunu ziyaret etmesini veya mail grubuna düşen cenaze için taziyeye gitmesini hatırlatan bir uygulamalar eklenmelidir.”

SAMİMİ DİNDARLAR YAPAY ZEKÂDAN NEYİ BEKLER?

“Kötü söz söylediğinde, inancına aykırı konuştuğunda veya yazdığında uyaran bir programa sahip olmak her samimi dindarın isteyeceği bir şeydir. Aynı şekilde bir Hristiyan Pazar günü ayine hazırlanmasını, uzun süredir ziyarete gitmediği ailesini ziyarete gitmesini veya yaklaşan paskalya için hazırlık yapmasını hatırlatan bir uygulama yapılması seçeneğine sahip olmalıdır. Bu isteklerin teknoloji üretenlerin hayat görüşlerinin teknoloji müşterilerine dayatılmaması adına önem arz ettiği hatırda tutulmalıdır.  Görünen odur ki teknolojinin yönlendirdiğinin dışında bir yaşam tarzı var olamayacaktır. Bu zorlama içeren tek tipli yapay zekâ modellemeleri kullanıcıya kurulum aşamasında dini tercihini soran bir aşama ile aşılabilir. Böyle bir tercih hakkı tanımanın insanlığın kadim mirası olan ve her bunalım döneminde insanlığın sığınağı olan dinlerin toplumsal hafızadan silinmesine engel olacağı düşünülebilir.”

DİN VE DEĞERLERİN YAPAY ZEKÂ ÇAĞINDAN ETKİLENMEMESİ İÇİN…

“Din ve değerlerin yapay zekâ çağından etkilenmemesi adına önerilebilecek bir diğer öneri din ve değerler adına kaygı duyan kurum, üniversite ve örgütlerin böyle yapay zekâ uygulamaları yapılmasına öncülük etmeleridir. Batı da birçok kilise üniversitesinin varlığı bilinmektedir. Yine İslam dünyasında binlerce üniversite vardır ve on binlerce araştırmacı buralarda modern bilimi takip etmektedir. Bu araştırmacılar hem teknolojiyi yakalamak adına hem de dini değerlerini yaşatmak adına bu tür çalışmalara yönelmelidir.”

YAPAY ZEKÂNIN SAĞLAYACAĞI FAYDALAR ARAŞTIRILMALI

“Teknoloji ve teknoloji sonucunda elde edilen yapay zekâ bütün insanlığın ortak kültürünün bir ürünüdür. Bugünkü haliyle teknoloji eski Çin’den Yunan antik kültürüne, Arap medeniyetinden Osmanlı’ya Avrupa’dan Amerika’ya bütün dünya toplumlarından katkı görmüştür ve hepsinden izler taşımaktadır. Bu anlamıyla bütün insanlığın ortak mirasıdır, kazanımları insanlığın ortak kazanımıdır. Ona yön verenlerin yapay zekâyı tüm insanlığın hizmetine sunma ve ona göre programlama mecburiyetleri vardır. Bu manada yapay zekâ tüm insanlığın hizmetine sunulmalı, bütün toplumların acil ihtiyaçlarını giderecek şekilde programlanmalıdır. Örneğin temiz su ve gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan toplumlar için yapay zekânın sağlayacağı faydalar araştırılmalı ve bu yönde bir gelişim sağlanmalıdır. Yoksa su ihtiyacını karşılamakta zorluk çeken bir topluluk için şoförsüz yapay zekâlı aracın bir anlamı olmayacaktır. Yine bilim ve teknolojiyi Batıdan gelen bir şey olarak algılayıp tepki gösteren veya temkinli davrananların bakış açılarını onun insanlığın bir kazanımı olduğu çerçevesine çıkarmaları gerekmektedir. Bilim ve teknolojinin bir meyvesi olarak yapay zekâ tüm insanlığa fayda sağlayabilecektir. Dini kurum ve din adamlarının da bu algıyı yakalamak ve bu yönde bir açıklama ve anlayış inşa etmek gibi vazifeleri vardır.”

Kaynak: islamvemedya.com