Hedefler değişse de başarı aynı: Kullandıkça mükemmelleştirdik

İnsansız hava araçlarında büyük bir yol kat eden Türkiye, sadece insansız hava araçlarında değil bu platformların silahlı versiyonlarında da dünyada 3-4 ülke arasına girerek başarısını ortaya koydu. Türk SİHA'larının çok farklı alanlarda kullanılmasının ciddi bir deneyimi beraberinde getirdiğini anlatan Hakan Kılıç, ''Kullandıkça mükemmelleştirdik'' dedi.

Türkiye'nin sadece insansız hava araçlarında değil, bu platformların silahlı versiyonlarında da dünyanın en iyileri arasında yer almasını değerlendiren uzmanlar, "Nihayetinde sıklıkla kullandık, kullandıkça deneyimledik, deneyimledikçe geri bildirimde bulunduk ve nihayetinde söz konusu araçları mükemmelleştirdik." açıklamasında bulundu.

TRT Haber'de yer alan habere göre Savunma Analisti Hakan Kılıç, "Türkiye’nin bu alanda en önemli avantajlarından biri yerli ve milli SİHA’ların defalarca denenmesi...

"KULLANDIKÇA MÜKEMMELLEŞTİRDİK"

Türk SİHA’larının çok farklı alanlarda kullanılmasının ciddi bir deneyimi beraberinde getirdiğini anlatan Hakan Kılıç, şöyle devam etti:

“Nihayetinde sıklıkla kullandık, kullandıkça deneyimledik, deneyimledikçe geri bildirimde bulunduk ve nihayetinde söz konusu araçları mükemmelleştirdik. Burada her iki platformun ayrı özellikleriyle öne çıktığını da unutmamak gerek. Örneğin Bayraktar TB-2 düşük maliyet, milli mühimmat ve yüksek verim ile öne çıkarken, aynı şekilde yine milli mühimmatları kullanabilen ANKA ise özellikle elektronik harpten etkilenmemesi ve uydu kontrollü olmasının ve hiçbir zaman bağlantı kopması ile karşılaşmadan uçabilmesi gibi kabiliyetlerle adından söz ettiriyor.”

"SİSTEMLERİNİ BU ŞEKİLDE KULLANABİLEN 2-3 ÜLKE VAR"

Savunma Analisti Kılıç, Türk SİHA’larının yine yerli ve milli imkanlarla geliştirilen elektronik harp sistemleriyle de koordineli çalışabilmesinin altını çizdi.

“İşin boyutu burada bir kez daha değişiyor” diyen Kılıç, bunun neden önemli olduğunu şu şekilde anlattı:

“Elektronik destek ve elektronik taarruz sistemlerinizle uçar unsurlarınızı eşleyebildiğiniz zaman bir adım daha öteye taşımış oluyorsunuz süreci. Yani bu platformu kullananlar, sevk ve idaresinde görevli olanlar, hava kuvvetlerinin diğer unsurları gibi çeşitli alt başlıklarla entegre bir şekilde kullanabiliyorsunuz SİHA’larınızı… Türkiye bunu son derece profesyonel bir şekilde yapıyor. Zaten dünya genelinde sistemlerini bu şekilde koordineli kullanabilen iki-üç ülke var.”

"TÜRKİ SİHA'LARI DÜZENLİ ORDULARA KARŞI SINAVINI GEÇTİ"

Dünya genelinde SİHA üretim ve kullanım konusunda az sayıda ülkenin birbiriyle rekabet edebildiğini anlatan Kılıç, şöyle devam etti:

“Burada tabii Türkiye’nin farklı olduğu noktalar var… ABD örneğini incelediğinizde çok iyi insansız hava araçları olduğunu ve bunları çok etkin kullanabildiklerini görürsünüz. Ancak ABD, hava savunma sistemlerine, İHA’lara sahip olan güçlere karşı bu tarz bir operasyonda bulunmadı. Türkiye ise Bahar Kalkanı örneğinde görüldüğü gibi, bir devletle yani Suriye ordusu ile savaştı ve karşısında hem İHA’ları hem Rus yapımı hava savunma sistemleri olan düzenli bir ordu olmasına karşın bu süreçten galip çıktı."

"HEDEFLER DEĞİŞSEDE BAŞARI HEP AYNI"

Türk SİHA’larının çok farklı coğrafyalarda kullanılmasına rağmen aynı temel yaklaşım üzerinde konumlandığını anlatan Doğan, şöyle devam etti:

“Her ne kadar kullanıcı profili değişse de bu platformların çok esnek bir şekilde birbirinden farklı hedeflere karşı da son derece başarılı bir şekilde kullanılabildiğini görüyoruz. Peki bu nereden kaynaklanıyor? Bu sistemin bir parçası olan kullanıcı ara yüzü burada önemli bir unsur. Belli ki sistemi kullanacak personele de çok iyi eğitimler verilmiş ve platformları etkin bir şekilde kullanabilmeleri sağlanmış. Bir diğer temel nokta; işin müşterek çalışma kabiliyeti dediğimiz boyutu… Birçok sistemin aynı anda faaliyet göstermesi olarak tanımlayabileceğimiz bir mimari bu. Biz bunu Bahar Kalkanı Harekatı’nda çok net gördük."