AB Bakanı Çelik: Evanjelik lobisi F-35 uçağını siyasal şantaja dönüştürmeye çalışıyor

AB Bakanı Çelik: '(ABD'den F-35 uçağı alımının engellenme girişimi) Evanjelik lobisi bunu bir tür siyasal şantaja dönüştürmeye çalışıyor'

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Çelik, 24 Haziran seçimlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede hem siyasetçi hem de gözlemci olarak Türkiye'deki genel seçim kampanyasına baktığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında birçok adayın değil, tek bir lobinin olduğunu söyledi.

Bu durumun üzücü olduğunu dile getiren Çelik, adayların daha kaliteli tezler ortaya koyması gerektiğinin altını çizdi. Bakan Çelik, "Türkiye'nin cumhurbaşkanlığına aday olmak sadece retorikle götürülecek bir iş değil." ifadesini kullandı.

Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti açısından bakıldığında hala güçlü pozitif bir ajandanın olduğunu, muhalefet adaylarının ise negatif ajandayı temsil ettiğini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın siyaseti oksijen siyaseti, diğerlerinin siyaseti karbondioksit siyaseti." diye konuştu.

Türk milletinin en büyük gücünün sandıkla kurduğu ilişki olduğunu söyleyen Çelik, bu ilişkinin siyasete talimat veren bir güç olduğunu kaydetti.

- "Bunlar gerçeklik algısından kopmuş siyasi masaldır"

Bakan Çelik, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin seçim sonrası AB ile sorunları hemen çözeceği ve Suriye'ye yönelik yaptığı açıklamalara ilişkin, "Bunlar en hafif deyimiyle gerçeklik algısından kopmuş siyasi masaldır." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin AB meselesine çok büyük yatırım yaptığını bildiren Çelik, bu hedefle bir sürü reformlar ortaya konulduğuna dikkati çekti.

Çelik, "Avusturya'nın göçmenleri kendi ülkesinden kovan, insanları tel örgülerle ve ordularla engellemeye çalışan İslam düşmanı ırkçı bir başbakanı (Sebastian Kurz) var." dedi.

Bakan Çelik, İnce'nin söylemlerinde herhangi bir gerçekçi politikaya rastlanmadığını belirterek, "AK Parti iktidara geldiğinde bunları yapmıştı. Bunda da başarılı olmuştu. Şimdi onu taklit edelim gibisinden ama anakronik bir şekilde bütün bu hikayeyi atlayarak bu süreci değerlendirmiş oluyorlar." diye konuştu.

Türkiye'ye yönelik eleştirilerin kaynağının nereye dayandığına ilişkin bir soruya Çelik, "Daha kaliteli bir siyasetle muhatap olmak isteriz. Bu, kaliteyi de aşan bir konu. Tipik bir siyah deri beyaz maske dediği konu. Bazen bakıyorsunuz, yurt dışında temelsiz kara propaganda var. Ciddiye almıyorsun, 'Bu kadar da olmaz' diyorsun. Avrupa'da her kesimi tanıyoruz, dostlarımız var, dostumuz olmayan tanıdıklarımız var. Bütün süreçlerin arka tarafını görebilecek durumdayız. Bakıyorsun ki bunları zehirleyenler Türkiye'deki bazı çevreler oluyor." yanıtını verdi.

Yabancı gazetecilerin Türkiye'yi anlatırken neredeyse Kuzey Kore'nin daha demokratik bir ülke olduğu gibi bir imaj çizdiğine şahit olduğunu aktaran Çelik, "Anlattığı şeyler analize dayanmıyor. Kendi statüsünü, siyaseti belirleme gücünü, siyasete posta koyma gücünü özleyenlerin retoriğinin bir taklidi." ifadesini kullandı.

Çelik, Türkiye'de basın özgürlüğüyle ilgili tartışmaların, 2010 yılında BM Güvenlik Konseyinde İran'a ambargo uygulanması kararına Türkiye ve Brezilya'nın "hayır" oyu vermesinin ve ardından Suriye meselesinde Türkiye'nin yaptığı işin bazılarının çıkarlarını bozmasından sonra çıkarılmış olmasına dikkati çekti.

Çelik ayrıca Türkiye'ye DEAŞ'tan bir saldırı olduğunda Avrupa'da kamu binalarının dışına Türk bayrağı yansıtılıp, PKK saldırdığında bu dayanışmanın görülmemesini "iki yüzlülük" olarak adlandırdı.

Demokrasi her şeyden önce siyasi ahlaka dayanan bir rejim olduğunu söyleyen Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'de bugünlerde medyada görüyoruz, doğrudan bir terör örgütünün başını siyasi propagandasının merkezine alarak seçim çalışması yapan kişiler var. Bu en basit ilkeyle siyasi ahlaka aykırı bir şeydir. Herkes kendi ailesini, çocuğunu düşünsün. Bireysel suçlarda bile tahammül edilemeyecek bir şeyi sistematik olarak gerçekleştirmiş bir aktörün bu şekilde meşrulaştırılması, terörist örgütün ve terörist örgütün başının özgürleştirilmesi çağrısı yapılması kabul edilemez. Ama bir aday açıkça Abdullah Öcalan'la ilgili bu çağrıyı yapıyor."

Çelik, bazı muhataplarının, baş başa görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı övdüğünü, kendisi döndükten sonra cumhurbaşkanına yönelik olumsuz laflar ettiğini de eleştirdi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, şöyle konuştu: "Diktatör dediğin adam, otoriter dediğin adam, halkına karşı tankın, topun, tüfeğin arkasına saklanır. Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz'da halkıyla beraber topun tüfeğin önüne çıktı, net olan budur. Bu tartışmayı burada konumlandırmak lazım. Kim ne derse desin bunun ölçüsü hukuk devleti içinde seçimlerdir. Hukuk devleti içinde seçimlerden defalarca galip çıkmış bir liderdir. Dolayısıyla diğerlerinin hepsi kara propaganda, hiçbirini ciddiye almaya gerek yok."

Türkiye'de seçim öncesindeki mevcut siyasi ortamı da değerlendiren Çelik, "Değişen, çok dinamik bir toplum yapısını yönetmeye çalışıyoruz. Siyasetçi hata yapar. Siyasetin doğasında bu var. Siyasetçinin hata yapmadığı yer, hayatın durduğu yerdir. Tabii ki hata yapmışızdır. Sonuç itibarıyla temel ilkelerin korunması konusundaki hassasiyet önemli." dedi.

- "Evanjelik lobisi bunu bir tür siyasal şantaja dönüştürmeye çalışıyor"

Türkiye ile ABD arasında bazı tartışmalı konular olduğunu söyleyen Çelik, ABD Senatosunun F-35 kararına ilişkin, "Ama büyük resimde kadrajı biraz daha büyüttüğümüz zaman ABD içerisinde oluşan bu bildirinin zıt karar mekanizmaları arasındaki çelişkinin Türkiye politikasına yansıması olarak ortaya çıktığını görmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Bakan Çelik, ABD'den F-35 uçağı alımının engellenme girişimine ilişkin, "Evanjelik lobisi bunu bir tür siyasal şantaja dönüştürmeye çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, F-35 tesliminde bir sorun olacağını zannetmediğini ifade ederek "Ama artık bu meselelerin ülkeler arasında bu şekilde kullanılması, bu işte herhangi bir aksamanın söz konusu olması demek, artık lafın bittiği yer demektir." diye konuştu.

Böyle bir durumda kimsenin "ne müttefikliği ne terörle mücadeleye karşı iş birliğini ne de herhangi bir ülke ile hangi sabiteler üzerinden ilişki kurulabileceğini tanımlayabileceğini" söyleyen Çelik, "Biz terörle mücadele konusunda en güçlü mücadeleyi veren bir ülkeyiz." dedi.

- "AB'nin başkalarına, anlaşmalara bağlılık konusunda moral ve siyasal ders verecek bir üstünlüğü yok"

Bakan Çelik, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefine, AB'nin de müzakerelere bağlılığını ifade ettiğini vurgulayarak seçimlerin ardından öne çıkan yeni aşamada somut adımların önemli olduğunun altını çizdi.

Çelik, AB'nin 18 Mart anlaşmasının hükümlerine uymadığını belirterek ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekildikten sonra, AB liderlerinin anlaşmalarla ilgili ahlaki ve siyasi yükümlülükleri hatırlattığını aktardı.

Bakan Çelik, "Evet, Trump'ın bu anlaşmadan çekilmesi ahlaki ve siyasi açıdan doğru olmamıştır fakat AB'nin bu konuda başkalarına ders verecek siyasal üstünlüğü yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

AB'nin anlaşma kapsamında gönüllü yerleştirme, vize serbestisi ve fasılların açılması gibi konularda verdiği sözleri yerine getirmediğini belirten Çelik, AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın da Türkiye aleyhine çok sayıda beyanat verdiğini söyledi.

Çelik, "AB'nin başkalarına, anlaşmalara bağlılık konusunda ders verecek üstünlüğü yok. 18 Mart anlaşmasının hükümlerine uymadılar." dedi.

- "Avrupa'nın DEAŞ'ı, aşırı sağdır"

AB Bakanı Çelik, Avrupa'da AK Parti'nin seçim propagandası yapmasına izin verilmemesine rağmen, HDP'nin seçim propagandasına izin verildiğini belirterek bu durumun, AB'nin kendi kendini zehirleyen politikalarının bir neticesi olduğunu vurguladı.

Çelik, Avrupa'da aşırı sağ gibi, terör gruplarının da önünün açıldığına işaret ederek "(Avrupa hükümetleri) Kendi toplumlarını zehirleyerek aşırı sağı yükselttikleri zaman aynı DEAŞ gibi bir meseleyle karşı karşıya kalır. Avrupa'nın DEAŞ'ı aşırı sağdır." diye konuştu.

- "Cumhurbaşkanı adaylarının FETÖ'yle ilgili mücadele planlarını açıklamaları gerekirdi"

"(Erdoğan dışındaki) Bu cumhurbaşkanı adaylarının FETÖ'yle ilgili mücadele planlarını açıklamaları gerekirdi." diyen Çelik, FETÖ'nün bütün terör örgütlerinin en tehlikeli taraflarını almış 'kokteyl bir örgüt' olduğunun ve meselenin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizdi. Çelik, "Bu siyaset meselesi değildir. En azından cumhurbaşkanı dışındaki diğer adaylardan bu konuda çerçeveli ve içerikli sözler duymayı arzu ederim." dedi.

FETÖ konusunun hükümetle politik bir mesele gibi gündeme getirilmeye çalışıldığını kaydeden Çelik, bu meselenin PKK ve diğer meselelere benzemediğini, daha tehlikeli olduğuna işaret etti. Çelik, "Dolayısıyla bu adayların Türkiye'nin FETÖ ile ilgili bir eylem planı, mücadele planı açıklamaları gerekirdi. Bu plan ortada olmadığı müddetçe bununla ilgili biz net bir şeyler duymadığımız müddetçe maalesef bu siyasal tutumları, bu retorikleri çok ciddiye alamıyoruz." ifadelerini kullandı.

(AA)