AKSAM.COM.TR
İkinci dünya savaşında Hitler, Fransa’yı ele geçirmek için çok hevesliydi ancak Naziler batı cephesinde büyük bir engelle karşılaştı. Bu engel, bir savunma hattıydı. Maginot Hattı güneydeki Fransız-İsviçre-Almanya sınırından, Manş Denizi’nin Fransız tarafına kadar uzanıyordu. Almanlara karşı bir siper olarak konumlandırılmıştı. Havadan ve karadan tahkimatı yapılan hattın geçilemez olduğu düşünülüyordu.
Aksam.com.tr’nin EurAsian Times’tan derlediği habere göre, Nazilerin lideri Adolf Hitler, Fransız Maginot Hattı’nın tahkimatlarını parçalayacak bir silaha ihtiyaç duydu. Bu çok yıkıcı bir silah olmalıydı. 1941 senesinde Nazi ordusunda metalürji ve silah uzmanı Gustav Krupp, 30 metre uzunluğundaki bir namludan 10 tonluk mermileri ateşleyebilecek dev bir silah yaptı. Ancak silah, Maginot hattında kullanılamadı. Hitler, obüs yapılmadan hattın çevresini dolaşıp Fransa’ya çoktan girmişti. Yaklaşık 12 metre yüksekliğindeki Gustav, 47 metre uzunluğundaydı ve 1.350 ton ağırlığındaydı. Silahın namlusu o kadar büyüktü ki, 22 kişi üzerine oturabilirdi.
Ölçek ile Schwerer Gustav (siyah), OTR-21 Toçka Kısa menzilli balistik füze (kırmızı) ve insan.
Büyük Gustav topu ilk kez 1942 baharında Kırım’daki Sivastopol kuşatması sırasında kullanıldı. Sivastopol, doğu cephesindeki en güçlü mevzilere sahipti. Çarlar, 19. yüzyılın çoğunu bu hattı güçlendirmek için planlamalar ve çalışmalar yapmıştı.
Sivastopol’da Gustav’ın düşman cephelerini adeta cehenneme çevirerek yaklaşık 48 atışla bin tondan fazla çeliği ve binlerce Rus askerini havaya uçurduğu iddia edilmiştir.
Dev obüsün iki tür prototipi üretildi. İkincisinin adına da Dora adı verildi. Dora, Stalingrad’a karşı konuşlandırılmıştı. Hattı bir türlü geçemeyen Nazi ordusu, Dora’yı savaş bitmeden sökmüştür. Savaş sonunda Dora, Amerikan birlikleri tarafından keşfedilmiştir.
“Tanrının gazabı” benzetmesi yapılan Büyük Gustav obüsünün çok fazla dezavantajı vardı. Silah sadece raylar üzerinde hareket edebildiğinden, Alman askerleri önceden rayları inşa etmek için aylar harcadı. Toplamda 25 parçaya ayrılan Büyük Gustav treni, Kırım’a yaklaşık 3.800 adamla dört haftada geçirildi.
ZAMANININ TEKNİK BİR HARİKASI
Schwerer Gustav’ın ayrıca 250 askerden oluşan bir mürettebata ihtiyacı vardı. Topun doğru hedefe yöneldiğinden ve başarılı bir şekilde ateşlendiğinden emin olmak için neredeyse bin teknisyen çalıştı. Savaş tarihçilerine göre, silah günde yalnızca 14 kez ateş edebiliyordu ve yaklaşık 300 atış sonra, dev namlunun değiştirilmesi gerekiyordu. Bu da Krupp’un Almanya'daki fabrikalarından dağıtım alanına başka bir sevkiyat yapması gerektiği anlamına geliyordu.
Schwerer Gustav, zamanının teknik bir harikası olarak kabul edilir, ancak gerçek bir askeri varlık olarak yetersiz kaldığını kanıtladı. Silah, beklentileri karşılayamadı. Daha sonraki yıllar, benzer hasar kabiliyeti sunan ancak daha fazla hareket kabiliyeti, menzil ve ateşleme oranları sunan gelişmiş roketlerin, atom silahlarının ve ağır bombardıman uçaklarının geliştirilmesine tanık oldu.
Silahın en büyük dezavantajı hareketsizliğiydi. Bir hedefe ulaşmak için özel raylara ihtiyacı vardı ve silahın boyutu, onu bir yerden başka bir yere taşımak için binlerce askerin konuşlandırılması anlamına geliyordu.