Antidepresan araştırması: Balıklar 'neredeyse' avlanmayı bile unuttu

Yapılan yeni bir araştırmaya göre, su kaynaklarına karışan antidepresanlar balıkların avlanma davranışlarını değiştiriyor, daha az ‘saldırgan’ olan balıklar daha az avlanıyor. Bu etki, özellikler sürü halinde olduklarında ortaya çıkıyor.

Avustralya’nın Monash Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmada, antidepresanlar da dahil olmak üzere algı ve duygu durumunda değişiklikler yapan kimyasallar içeren psikoaktif ilaçların; balıkların avlanma davranışlarını etkilediği, onları daha az agresif yaptığı görüldü.

‘Biology Today’ adlı dergide yayımlanan araştırma için, ABD ve Avustralya tatlı sularında sık rastlanan sivrisinek balıkları (Gambusia holbrooki) antidepresan bir ilaç olarak bilinen Prozac’ın ana bileşeni ‘fluoksetin’e maruz bırakıldı.

28 BOYUNCA FARKLI DOZ UYGULANDI

Monash Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Dr. Jake Martin önderliğindeki ekip, hem sürüleri hem de izole edilmiş balıkları 28 gün boyunca farklı miktarlarda fluoksetine maruz bıraktı.

Laboratuvar ortamındaki 206 balığın bir bölümüne litre başına 30 nanogram, bir diğerine 300 nanogramlık dozlar verdi. Testler, tekil balıklarla tekrarlandı.

ÇİFTLEŞME DÜRTÜSÜ ETKİLEMESİN DİYE SADECE DİŞİLER KULLANILDI

Bu arada araştırma, üreme davranışlarının sonuçları etkilememesi için deneyde sadece dişi balıklar üzerinde yapıldı. Daha önce yapılan bir araştırma fluoksetinin, erkek türlerin çiftleşme konusunda normalde olduğunda daha fazla ve daha ısrarcı davranmasına yol açtığını ortaya koymuştu.

TEKİL BALIKLARDA ETKİ GÖZLEMLENMEDİ

Araştırmacı sonunda, tek başına olan balıklarda fluoksetinin görünür bir etkisine rastlamadı.

Ancak sürülerde ‘baskılayıcı’ bir etki yarattığı, grup halindeki balıkların avlanma konusunda daha gevşek davrandığı ve daha az beslendiği görüldü.

Pek çok küçük tatlı su balığı gibi sivrisinek balıkları da, yırtıcılardan kaçınmak ve daha etkili beslenebilmek için sürüler halinde avlanma eğilimine sahip.

‘BEKLENMEDİK BİR FAKTÖR’

Araştırmayı yürüten uzmanlara göre sonuçlar bir hayli önemli. Çünkü ‘sosyal bağlam, kimyasal kirleticilerin vahşi yaşam üzerindeki ekolojik sonuçlarını etkileyen önemli, ancak beklenmedik bir faktör’ olabilir. Benzer şekilde hayvanlar tekil bağlamda incelemek kirliliğin boyutlarını ortaya koymakta yetersiz kalabilir.

Bu tarz ilaçların hayvanları tekil olarak nasıl etkilediğine dair pek çok araştırmanın aksine sosyal grupları araştıran fazla araştırma bulunmuyor.

SU KAYNAKLARINA NASIL KARIŞIYOR?

Antidepresanlar; mutluluk, canlılık ve zindelik veren serotonin seviyesini artırarak duygu durumunu düzenliyor.

Pek çok ilaçta olduğu gibi antidepresanlardaki fluoksetin de vücuttan idrar yoluyla atılıyor. Kanalizasyon sistemlerinde filtreleme olanağı bulunmadığından bu madde su kaynaklarına karışabiliyor.

FARKLI ARAŞTIRMALAR, FARKLI ETKİLERİ ORTAYA KOYDU

Londra King's Koleji tarafından yapılan bir araştırma da, Thames Nehri’ndeki kokain kirliliğinin yılan balıklarını hiperaktif yaptığını ortaya koymuştu.

Başka bir araştırma ise, antidepresan kalıntılarının üç nesil boyunca aktarılabildiğini göstermişti.

(Sputnik)