2 Kasım tarihinde yapılacak kongrede başkanlığa aday değilim. Kongreye 10-15 gün kala F.Bahçe’yi temsil edip, geleceğe taşıyabilecek birçok aday çıkacağına inanıyorum. Ancak şayet F.Bahçe’nin içine düştüğü bu zor durumun tek sorumlusu olan bu zihniyet yönetim konusundaki ısrarını sürdürmeye kalkarsa şayet emanetçi bir aday aracılığıyla bu büyük kurum üzerindeki vesayetini sürdürmeye kalkarsa kararımı gözden geçireceğimi buradan ifade etmek istiyorum. 

OPERASYONSA YILDIRIM’I SAVUNURUM

Operasyon, siyasi, cemaat, Ergenekon deniliyor. Bahsedilen hiçbir kurumla kuruluşla ilgim alakam yak. Öyle olsa bile sonuç sportif açıdan bellidir. Sebebi ne olursa olsun, bilmiyorum. Bahsedilen şey operasyonsa, o şahıslar için bu operasyon yapılıyorsa, hani ‘Dar ağacında olsak da son sözümüz F.Bahçe’ idi. O zaman F.Bahçe’nin yolunu açmak gerekmez mi? İleride siyasi, bir operasyon olduğu ortaya çıkarsa, Aziz Yıldırım’a iade-i itibarın baş savunucusu ben olacağım. Dünya, alışkanlıklar değişiyor, değişmeyen tek şey   F.Bahçe’deki kaos ve gerilim. 

BETON-İNŞAAT DEĞİL SPORTİF BAŞARI

Hep mi sizin dışınızdakiler suçlu. Yeter artık! F.Bahçe değişmek zorunda ve bu değişim başlamak zorunda. Uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarının hesapları denetlediği, bilançoların camia ile paylaşıldığı, şeffaf ve hesap verilebilir, çağın yönetim anlayışına ayak uyduran bir dünya kulübü yoluna girmek zorunda F.Bahçe. F.Bahçeliler artık betonu, inşaatı değil, tüm branşlarda Türkiye’de ve Avrupa’da kalıcı sportif başarıları konuşmak istiyor. Bunu gerçekleştirecek bir yönetim anlayışına özlem duyuyor.

KİMSE F.BAHÇE’NİN SAHİBİ DEĞİLDİR

F.Bahçe kimsenin vesayetinde değildir. (Aziz Yıldırım’a gönderme) Kimse F.Bahçe Spor Kulübü’nün sahibi değildir ve kesinlikle F.Bahçe’nin üzerinde değildir. Herkes haddini bilmelidir. F.Bahçe Spor Kulübü’nün ana sorunu seçim değildir. Sorun zihniyet sorunudur. Kulübün geldiği durumun, gündem değiştirme manevralarıyla örtbas edilme sorunudur. Sorun 106 yıllık kulübün getirildiği nokta ve yönetim anlayışı sorunudur.”