AKŞAM
"Sevgili Michael;
İstanbul'dan, yağmurlu bir yarış gününden yazıyorum sana. Seversin sen ıslak zeminde kapışmayı. 1996'da İspanya'da Ferrari ile ilk kez kazandığın zaferin, böyle yağmurlu yarış günlerinde hâlâ konuşuluyor.
Bu sezon Lewis-Max çekişmesi, bize senin Mika ile olan kapışmalarını hatırlatıyor. 2006'da İstanbul'da Alonso'nun ensesinde geçirdiğin yarışı, start-finish düzlüğünden önceki virajda soluksuz izlemiştim. Şu an aynı viraja bakıp arka arkaya yapılan en iyi pist derecelerini izlerken, "Keşke burada olsaydın" diyorum. İstanbul semalarında yükselen motor seslerini birlikte duymalı, yarışmasan da padokta takılıyor olmalıydın.
Dünkü sıralama turlarında çeyrek saniyelerle en iyi dereceleri yaparak birbirine meydan okuyan; Lewis, Max ve Valtteri'nin süzülüşlerini görmeliydin. Bir de bunlara Gasly, Norris ve Leclerc'in agresif sürüşleri eklenince, inan tadından yenmedi!
Haa bu arada senin evlat Mick'in, o kötü Haas aracıyla Q2'ye kaldığındaki sevincine şahit olmalıydın. Telsizden sen konuşuyormuşsun gibiydi.
Sıralamaların ardından, bugün sezonun geri kalanında olduğu gibi yine Mercedes-RedBull kapışmasını izleyeceğiz İstanbul'da. F1'in İstanbul'da olmasını özlediğimiz gibi seni de çok özledik."