1
Evet!
TERS MERS ANLAMAM
"4'te 4" parolasıyla çıkılan maçların birini itelemiştik.
Şafak 3'tü.
Biz Kasımpaşa ile sahamızda oynarken,
Onlar Trabzon'a gidiyordu.
Trabzon ikinci yarıdaki çıkışıyla,
Ne yapacağı belli olmaz bir havaya bürünmüştü.
Artık maçlarda oynanacak oyundan çok,
Skor önem taşıyordu.
Eskilerin deyimiyle,
Hatice değil neticeydi önemli olan.
Kasımpaşa ters geliyordu bize ama,
Bu dakikadan sonra ters-mers anlamazdık.
Çıkıp işi bitireceksin.
Kimsenin gülmesine de mahal vermeyeceksin.
Bir de Abdullah Avcı'nın takımı Trabzon'da takıldı mı
Değmen keyfime!!!
Öyle de oldu iyi mi?
Biz Kasımpaşa'yı 4-1 geçerken,
Onlar Trabzon'da berabere kalmıştı.
32'inci hafta sonunda biz puanı 71'e çıkarmış,
Onlar da 67'ye ilerlemişlerdi.
En güzel Türkçe anlatımı buydu.
Fark: 4 puan.
BİR GÜNLÜK BEYLİK
Ve son iki haftada,
Onlar Adana'ya puan kaybettikleri anda,
Bizim Antep maçını oynamamızın bir anlamı kalmıyordu.
Ve sezonun başından beri,
Bıkmadan usanmadan söylediğim,
Israrla üstüne bastığım,
"Başakşehir maçlarını niye bizden önce oynuyor" kelamının başka bir haftasındaydık. Giden maçta,
91. dakikada gol atıyorlar,
Adana'yı 2-1 yeniyorlar,
Bir günlük olsa da umutlarını devam ettiriyorlardı.
'3.YILDIZ DİYE DİYE'
Beşiktaş ertesi gün Antep'e çıkartma yaptı.
Antep yönetimi 27 bin kişilik yer açarak,
Beşiktaş'a hem jest yapmıştı,
Hem de kasasını doldurmuştu.
Anlayacağınız Antep'e aktık.
Baklavacılar, küşnemeciler bayram etti.
Aldığımız anda maçı şampiyonduk.
Babel bütün camiayı ayağa kaldırmış,
Oğuzhan kapıyı sonuna kadar aralamıştı.
İş kopmuştu artık.
Üçüncü yıldız diye diye en sonunda çekmiştik fişi.
Üçüncü yıldızda futbolcular kadar
Yönetimler kadar,
Rahmetli Cenk Koray'ın da büyük katkıları var.
Onu da yad edelim yazımızda.
Toprağı bol olsun.
Maç Antep'te bitmişti ama
Yüzbinler İstanbul'da sokağa çıkmıştı.
Şanı yürüsündü Beşiktaşımın.
Her yere Beşiktaş'ı yazıyorduk,
Duvarlara,
Sokaklara,
Ve gönüllere.
Ve son haftada Marmara Denizi'ne yazacaktık.
"Beşiktaş Bey" diye.
Hazırlıklar yapılıyordu.
Marinalarda,
Limanlarda,
İskelelerde…
Motor, tekne, gemi kalmamıştı.
3 Haziran Cumartesi gününe bütün deniz envanterleri kiralanıyordu.
Beşiktaş Futbol Takımı,
Anadolu Hisarı'ndan lüks bir tekneyle arz-ı endam edecek,
Akabinde o gün donanmaya katılmış,
Bütün Beşiktaş askerleri onlara eşlik edecekti.
Öyle de oldu.
Boğaz'ı duman,
Bacayı da ateş sarmıştı.
Yanıyordu ortalık.
Şampiyonluk kutlu olsundu.
Şanı yürüsündü Beşiktaşımın.
Endüstriyel futbolun hakim olduğu bir dönemde,
Bu kadar paranın havalarda uçuştuğu bir zaman diliminde,
Bu "Pastayı"
İki kere üst üste yemek büyük iş.
Emeği geçen herkesi sırtımızda taşımak,
Boynumuzun borcu.
Başta ve sonu olmamak üzere,
Şanlı Beşiktaş taraftarına selam olsun.
Güçlünün değil,
Haklının yanında olmayı bilene selam olsun.
İnanılmaz düzgün bir karaktere sahip,
Beşiktaşlı futbolculara selam olsun.
Selam olsun her Beşiktaşlı'ya.
Lakin,
Hak yemeden,
Gönül yaralamadan,
İhanet etmeden,
Ve göz göze gelindiğinde gözlerini kaçırmadan,
Emek vermek de büyük meziyet.
Öyle yapabilen varsa ona da selam olsun.
Ve can feda olsun Beşiktaşıma.