Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Candaş Tolga Işık'a açıklamalarda bulunuyor.
İşte Okan Buruk'un sözleri:
"Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin şampiyon olması lazımdı. 2.44 ile şampiyon olduk. Başakşehir ile şampiyon olduğumda puan ortalaması 2.10'du."
''İLK KAMPIMIZDAN 2-3 KİŞİ KALDI''
''Biz hep böyle 23 üzerinden gittik. Başlığımızı 23 üzerinden attık. Mucizevi bir şey oldu. Hiçbir şey mucize değil bu ligde ama geçen seneyi 13. sırada bitirdik, bu sene şampiyon olduk. Hak edilmiş şampiyonluk başlığını atarım. Fenerbahçe ve Beşiktaş da başarılı baktığında. 3 takım başarılı oldu, 1'i daha başarılı oldu. Aslında ilk antrenmanda konuştuğum insanlar yok şu an. Kampa gittiğim kadro bu kadro değil. İlk kampımızın kadrosundan 2-3 kişi kaldı.''
"SERGEN HOCA DA AYNISINI YAŞADI"
''Bir takımdan ayrıldığında, kendi seviyenizde takım bulmak zorlaşıyor. Sergen Hoca onu yaşıyor. Başakşehir sonrası 1.5 sene bekledim. Kendi seviyenizdeki takımlarda çalışmalısınız. Şampiyon ünvanı alınca o seviyede gitmelisiniz. Sezon başında gelince şampiyon olmalıyız dedim. Beşiktaş ve Fenerbahçe için de aynısıdır. Bunun dışında bir hedef koymalısınız. Bizim en büyük dezavantajımız psikolojik yıkımdı camia üstündeki. Gelen ve yenilenen oyuncularla yıkımı onarmaya çalıştık. Bugün stadyum doluluk oranlarına baktım, 45 bin ortalama ile oynamışız. Stadyum açıldığından beri en yüksek ortalama olabilir. Seyirci, takıma inandı. Bu psikolojiyi erken kırdık. Transferler çok önemliydi bunda. Galatasaray'da çalışmadan önce 'Bir gün inşallah Galatasaray olacak, en doğru zamanda olsun' derdim. Dursun Bey, Erden Bey... Doğru bir ekip, doğru zamanda oldu. Sadece futbolcu, hoca değil; camia ve Galatasaray olarak şampiyon olduk.''
"G.SARAY'IN GENLERİNDE BU VAR"
''Galatasaray'ın genlerinde dominant, baskılı, rakip kalede oyun vardır. Büyük takımlar baskın ve güçlü oyunlar oynar. Ona uygun oyuncular seçmek önemli. Oyun formatı çok önemli. Özellikle iç saha maçlarında gelen takımlara bunu hissettirdiik.''
"HER MEVKİYE TRANSFER GEREKTİ"
''Geçen seneden Kerem, Nelsson, Marcao en başarılı, ayakta kalmış oyuncularıydı. Biri transfer oldu sezon başında. Onun yerine hemen birini koymak gerekti. Diğer bölgelere transfer gerekiyordu. Oyuncular da psikolojik olarak düşüşteydi. Türk oyunculardan tepki alanlar vardı, baskıyı hissedenler vardı. Çok sevdiğimiz bazı oyuncularla yolları ayırdık. Genel olarak birçok mevkinin transfere ihtiyacı vardı. Bunun üzerinden gittik.''
"FATİH HOCA BENİ ARADI"
''İmza attıktan sonra Fatih Hoca beni aradı, tebrik etti. Benim için çok değerli, Galatasaray ve ülke için değerli bir insan. Hepimiz çok saygı duyuyoruz. Şampiyonluk sonrası konuştu. Onlar, Türk teknik direktörlerin yolunu açan, hedef gösteren biri. Fatih Hoca, Avrupa'da iki önemli kulüpte çalıştı. Türkiye'de yetişmiş teknik direktörler arasında bu kadar başarılı bir kariyer kimsede yok. Geçen Mustafa Hoca'yı gördüm, şampiyonluğumdan mutlu olmuş. Çok değerli insanlar. Şampiyonluk görmüş teknik adamlar. Fatih Hoca ile özellikle konuştuk. 'Okan hayırlı olsun' dedi.''
Hoca özellikle, 'Sormak istediğin bir şey olur, danışmak istediğin bir şey olur telefonum sana hep açık' dedi. Yanımızda olması, hissettirmesi, destek olması önemlidir. Başakşehir'den ayrılırken Aykut Hoca'yı aradım. Sormak istediği bir şey var mı, ulaşmak istediği data var mı ilettim. Meslektaşınıza saygı, sevgi önemlidir. Birbirimize açık olmak, destek olmak gerekiyor.
"ERDEN BENİM YOL ARKADAŞIM"
''Erden ile benim için bir yol arkaşıdır, beraber emek verdik. Birbirimize yakın karakterleriz. Biz iyi olabiliriz ama oyuncu bozuk, kötü olabilir, farklı tavırlar sergileyebilir. En büyük şansımız; aldığımız oyuncuları araştırdık, ona buna eski hocasına sorduk. Erden Bey, karakter analiziyle ilgili bir şirketle çalıştı. Oyuncuların karakterlerini bilerek takımı oluşturduk. Geldikten sonra farklı bir tavır da sergileyebilir tabii.''
"JUAN MATA İLE KONUŞTUM"
''Dün Juan Mata ile konuştuk. İnanılmaz değerli bir insan. Zaman zaman bana kızdığını söyledi. Az oynayan, çok oynayan durumu farklı oluyor. Oynamayan oyuncu zaman zaman mutsuz oluyor. Takım içerisindeki iyi davranışlı oyuncu sayısının fazla olduğunu söyledi Mata. Benim için önemlisi bu. Disiplini daha uzun süreli kurabiliyorsunuz. 30-32 tane farklı insanla konuşuyorsunuz. Farklı tepki geliyor. Bazen duymamazlıktan geliyorsunuz. Bir ağabey, baba gibi sarılmak, işin içinde tutmak gerekiyor. Kovmaya başladığınızda birçok kişiye zarar verebilirsiniz. Benim doğamda önce oyuncuyu kazanmak var. Ben de, oyuncu da hata yapabiliyor. Oyuncuya anlatmak gerekiyor, neden az oynadığını. Zaman zaman bunu daha çok yapmak gerekiyor. Telaşın içinde unutabiliyorsunuz. İyi niyetli olduğunuzu, sevdiğimizi, saygı duyduğumuzu bilmeleri gerekiyor. Bu bağı o zaman kurabiliyorsunuz.''
''OYUNCUNUN SORUNU OLABİLİR, BERABER ÇÖZMEK ÖNEMLİ''
''Bir oyuncunun sorunu olabilir, benle olabilir, başka arkadaşıyla sorunu olabilir. Hep beraber çözünce sorun kalmıyor. Sarılarak çıkıyorsun. Benim de hata yapma şansım var, hata yapabilirim. Böyle bir şey var. Oyuncu da yapabilir. Bunu hep beraber çözmek, onları da işin içine katmak. Gomis ile böyle bir kriz yaşadık. Hepimizin çok değer verdiği biri. Şampiyonlukta çok payı var. Sezon başı attığı goller, sezonun devamında takıma verdiği destek, oynamadı hiç ses çıkarmadı. Sadece bir maçta bir şeye bozuldu, tepki koydu ortaya. Tekrar onu oyuncularımla beraber kazanmak benim için çok önemli, çok değerli. Gomis'in son senesiydi. Oynayarak uğurladık.''
''GOMIS'E ÇIK ANLAT DEDİM"
''Oyuncuları toplayıp Gomis'e çık anlat dedim. Oyuncuların da çıkıp bilmesi gerekir. Benim de neyimden rahatsız olduğunu anlatmasını istedim. Ben ona '3. forvet olmayacaksın' dedim. Icardi ve Gomis vardı. Bazen Barış'ı önde kullandık ve başarılı olduk. Bunu Gomis'e de açıkladım. Güzel bir şekilde oradan ayrıldık ve işimize devam ettik. Gomis ondan önce nasılsa, sonrasında da takıma destek oldu. Beraber kutladık. En mükemmeli bu. Galatasaray'dan kupayla ayrıldı.''
"BU FOTOĞRAF HEP HAFIZAMDA KALACAK"
"Icardi beni omzuna aldığında utandım. Bir an önce yere inmek istedim. Bakma ellerimi kaldırdım. Ona yük olmak istemedim. Yük olmak istemem. Onu çok uzatmasın istedim. Biraz utandım. Teknik direktörlük hayatım boyunca, hafızamda kalacak resimlerden biri oldu. İlk gelmesinden itibaren bir bağ oldu. İtalyanca konuşup onla birebir anlaşmam önemli. En zor zamanlarında ona destek oldum. Ne zaman krizi oldu, ailesinin yanına gitmek istedi, hiç düşünmedim.''
"ICARDI'YE DÜŞÜNMEDEN İZİN VERDİM''
''Düşündüm aslında. İki gün daha kalıp öyle mi gitseydi acaba. Onun gözlerinden aldığım enerji bambaşka bir şeydi. Yüz yüze bakınca aldığım enerji farklıydı. Empati yaptım ve hemen izin verdim, Arjantin'e gitmesini istedim. İyi gitmediğimiz bir dönemdi. Adana Demirspor deplasmanına gidecektik. 2 gün daha kal desem, kendi geleceğiyle ilgili yapacağı bir şeyde eksik kalacaktı. Yapamayacağı bir hamle, ailesinde olumsuz bir sonuca varacaktı. Gönderdik. Adana Demirspor maçı berabere bitti. Oynayacak oyuncular vardı. Psikolojik olarak hazır olmayan bir oyuncuyu oynatmak da hatalı olur. Onlar da insan. Aile her şeyin üstünde geliyor, paranın bile üstünde. Empati yaptım ve izin verdim. Döndükten sonra çok farklı bir Mauro Icardi vardı. Onla bağımız, takıma verdiği enerji... Fiziksel olarak kendi en iyisini yakaladı ve lokomotif oldu.Başkanımızla, Erden Bey ile konuştuk. Hep beraber kararlar aldık. Ben takımdan sorumluyum ama benim de sorumlu olduğum bir yer var. Başkana, yönetime, Erden Bey'e bilgi verdim hemen, onların da fikirlerini alıyorum.''
''ICARDIYI KAZANDIĞIM YER ORASI OLDU''
''Şunu kendi kendime söyledim, 'Daha bencil düşünebilir miydim, başkası yapar mıydı bunu, bu risk alınır mıydı' dedim. Sonrasına bakınca doğru karar vermişiz. Icardi'yi hem kazandığımız, aile olduğumuz yer orası oldu. İlk hafta gelince herkese söyledim. Icardi, gerçekten sorunlu biriymiş gibi lanse edildi falan ama gerçekten iyi biri, iyi kalpli, iyi profesyonel, hep antrenman yapan, egosu olmayan, arkadaşlarıyla ilişkisi bu kadar iyi olan bu seviyede oyuncu bulmak çok zor.''
''RAHAT VE POZİTİF BİRİYİM''
''Ben sokağa çıkan biriyim. İzole olan biri değilim. İnsanların konuşmalarını, heyecanlarını, korkularını görüyorsunuz. Ben herkese moral vermeye çalıştım. '3 puan öndeyiz' dedim. Biraz rahat biriyimdir, pozitifimdir. Oyuncularıma da aynı şeyi söyledim. Sezonun o haftalarına 3 puan önde giriyorsunuz, ikili averajda öndesiniz ve bu kadar hafta kalmış, son maçı kendi sahanızda o takıma karşı oynuyorsunuz. Bundan güzel senaryo olamaz. 4 maç kazanırsak şampiyon olacağız demiştim. Kendi içimden söyledim, etrafıma söyledim. Bir takım tökezlemeye başlarsa düzelemez, avantajını kaybeder. Fenerbahçe ve Beşiktaş da kazanıyordu. Fenerbahçe ile farkın 3 puana düşmesi, bizim kazanmamız, Fenerbahçe'nin puan kaybetmesi sonrası 'Tamam, şampiyon biziz' dedim. Oyuncuya moral vermek lazım. Kaybedince oyuncular da üzülüyor. Yapacağınız şey maçın analizini göstermektir açık ve net. Beşiktaş maçından sonra oyunculara net şekilde gösterdik bunları, oyuncuları orada uyandırdık.''
"KIRMIZI ÇİZGİM ANTRENMAN"
''Takımınızda kilo sorunu olan oyuncu yoksa, onu bir şekilde çözüyorsunuz. Yağ oranlarını falan alıyorsunuz. Antrenmanda görsel olarak da görüyorsunuz. Bazı oyuncunun yapısı farklıdır, daha kalındır, yağ oranı bellidir. Sezon başındaki yağ oranıyla sezon ortası sonu aynıdır. Birinin daha az, birinin daha çoktur. Benim için önemli olan sahada gördüğümdür. Antrenmanda yüzde 100 mü, antrenmanı bozacak hareket yapıyor mu? Benim için kırmızı çizgi antrenmandır. ''
"1996-2000 ARASI DA BÖYLEYDİK"
''Özgüven eğlenceyi getiriyor. Biz 1996-2000 arası böyleydik. Özgüvenimiz çok yüksekti. Gülerdik maçtan önce. Antrenmanda ve maçta başka olurduk. Çok eğlenir, çok espri yapardık. Bu takımda da özgüven var. Saha içinde otomatikleşmiş oyun var. Biz her maça müzikle gidiyoruz. Müzikler, marşlar, camlara vurmalar, soyunma odasında eğlenmeler... Bu oyuncular robot değil. Oyuncunuzu bildikten, tanıdıktan sonra...''
''İÇ SAHADA HİÇ KAMP YAPMADIK''
''Bu sene hiç iç saha kampı yapmadık. Maç günü öğlen 12'de buluştuk. Kendi evinde, kendi yatağında yattı. Ailesiyle beraber oldu. Oyuncunun profilini, ne yapıp yapmayacağını biliyordum. Güvenmek ve onlara sahip çıkmak gerekiyor. Futbol böyle, hayat böyle. İnsanlar robot değil. Benim en çok eleştirilen şeylerimden biri, 2 gün izin vermemdi. Ne yapacak, 2 gün dinlenecek. Kafasını sıfırlayacak. 2 gün dinlenecek, 7-8 gün çalışacağız. İzin, performansı yükselten şeylerden biri. Ben bunu Akhisar'da yaşadım. Kazanıyorduk, 3 atınca 3 gün, 4 atınca 4 gün izin verdim. Son maçlarda 9 galibiyet falan aldık. İzinler, oyuncuları motive edebiliyor. Haftalık antrenman saatimiz, yüklerimiz var. Onların o en yoğun çalışmayı yapması lazım.''
"EN STRESLİ MAÇLARIM"
''En zorlu maçın, ilk maçım Antalyaspor. Bir önceki sezonun en iyi takımlarından biriydi. En stresli maçlardan biriydi. Beşiktaş ve Fenerbahçe derbileri stresliydi. Bir de belki son Ankaragücü maçı. En çok heyecanlandığım maçtı.''
"CHELSEA'Yİ GÖRÜYORUZ"
''Bu sezon herkesi yendik. Ligin totalinde, her takımı 1'er kez yendik. 88 puan ortalaması çok yüksek. İstatistiksel olarak hücum verilerinde birinci olmak, en az gol yiyen takım olmak... Birçok şeyi çok iyi yaptık. Birçok oyuncu yeni geldi. Chelsea'yi görüyoruz, 20 oyuncu aldı ve 13. bitirdi. Sadece oyuncu almak değil takım olmak gerekiyor. Ligin başından beri net bir hava yakaladık. Bu senenin kazananı Galatasaray camiası. Galatasaray camiası kazandı bu sezon. Herkes birbirine destek oldu. Eski başkanlar, eski yöneticiler geldi. Adnan Polat, birçok kez geldi.''
"7-0! İNGİLTERE'DE DE BÖYLE ŞEYLER OLDU"
"Empati oluyor. Sen de aynı duruma düşebilirsin. Bir yandan onu düşünüyorsun. Başakşehir eski takımım. Başakşehir'e 7 attığımız maçta 1 ve 2. golden sonra sevindim ama diğer gollerde sevinmedim. Bu doğal bir şey. Herkesin başına gelebilir. İngiltere'de böyle saçmasapan sonuçlar çıktı. Her gittiğimizin gol olduğu bir maç oldu. Emre benim arkadaşım, Başakşehir ise şampiyonluk yaşadığım eski takımım. Kupada da Başakşehir geldi bizi eledi, ligde biz yine yendik. Futbolun içinde bu tür sonuçlar var."
''İNSANLARA ÖRNEK OLMAMIZ GEREKİYOR''
''Karşıdaki meslektaşım, futbolcuların arkadaşları var. Camialar var. Beşiktaşlı, Fenerbahçeli arkadaşlarım var. Bizim o insanlara da örnek olmamız gerekiyor. Provoke etmemek gerekiyor. Bunları kendi camianıza yaranmak için bir şey yapıyorsunuz, en nefret ettiğim şey budur. İşinizi iyi yapacaksınız, budur. Futbolculuğumda da böyleydim. Bunu yapınca Fenerbahçeli, Beşiktaşlı olanlar size saygı duyuyor. Zaman zaman biz de hatalar yapıyoruz. Kazanmak zorunda olduğumuz için kazanmaya çalışıyoruz. Yöneticilerin büyük rol sahibi olması gerekiyor özellikle. Onların ateşi gerektiği yerde düşürmesi gerekiyor. Bizde herkes ateşi yükseltiyor. Futbol adamı ve futbolsever olarak sakin kalmalıyız. Gerekmediği yerde açıklama yapmamak gerekiyor.''
''İLK ELAZIĞ'DA BAŞLADIM, BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL''
''Teknik direktör olarak ilk gittiğim yer Elazığ. İlk işimdi, 5 maçı kaybetmiştim. Benden önceki 5 maç da kaybedilmişti. 6. mağlubiyet olursa toplarım eşyalarımı giderim dedi. İlk yarı 0-0 bitti, sonra arka arkaya 4 gol attık ve kazandık. Acun Ilıcalı ile El Clasico'ya gittik. Telefon geldi, ertesi gün Elazığ'a gittim. Ben İstanbul ve Milano'da yaşadım hayatımda sadece. İstanbul dışında bir yere gitmek zor karar oldu. Başlamam gerektiğini bildiğim için gidip başladım. Elazığ'da çok güzel günler yaşadım. Çok değerli, çok özel bir yer benim için.''
''FUTBOL ACIMASIZ''
''9 şampiyonluk. Teknik direktör ve futbolcu olarak toplam en çok şampiyonluk sayısı. Yaşım daha genç. Daha şampiyonluklar olacaktır. Son 3 şampiyonun hocası, ertesi sezon ligin ortasında ayrıldı. Sergen Hoca, Abdullah Hoca... Bunu ben başlattım 2019'da. Futbol acımasız. Teknik adamlar için özellikle, bazı ülkelerde daha acımasız. Bizim ülkemiz onlardan biri. Çabuk tüketen bir yapımız var. Bazen yabancı teknik adamlara da yapıyoruz. Türkler'e daha kolay yapılıyor. Genel olarak Türkiye'de bir acele, telaş var. Hoca değiştiğinde her şey değişecek diye düşünülüyor, tam terse gidiyor. Galatasaray'da Fatih Hoca gidince her şey düzelecek dendi ama her şey kötüye gitti. Sabır gerekiyor. Sabır da bu işin içinde çok fazla yok.''
''SERGEN YALÇIN FENERBAHÇE'YE GİDERSE BAŞARILI OLUR MU?''
Okan Buruk: "Nereye giderse gitsin başarılı oldu. Başarılı oyunlar oynattı. Şampiyon takımlara oyun olarak çok uyuyor Sergen Hoca'nın uyumu. Akıllı bir kere. Ligi, oyuncuyu, oynanacak oyunu biliyor. Bir yere giderse yine başarılı olacaktır."
''İLK HEDEFİM UZUN YILLAR GALATASARAY'A HOCA OLMAK''
''Benim için ilk hedef uzun yıllar Galatasaray'da hoca olmak, kupalar kazanmak. Kafamda hep bunu yaşıyorum. Türk teknik direktörler için yurt dışına açılma zamanı geldi. Nasıl Türk oyuncular yurt dışına gidiyorsa... 'Network'ü genişletmek gerekiyor. Başarılı Türk teknik adamların gitmesi gerekiyor. Okan Buruk burada başarılı olunca herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Profesyonel çalışma gerekiyor. Hamit Altıntop ile bunu konuşuyoruz. Kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Portekiz, Sırbistan, Hırvatistan bile yapıyor. Hırvat hocalar dünyanın her yerinde çalışıyor. Bizim jenerasyonun hedef seçmesi gerekiyor. Yurt dışında futbol oynadım, bunu tattım. Bir kültür öğrendim. Kişisel gelişim için de önemli. Sosyal hayatınız farklı oluyor. Yurt dışında çalışmak isterim. Türk teknik adamların bunu yapması gerekiyor. Avrupa'da yakalanan başarılar bunu sağlıyor. Fatih Hoca, UEFA'dan sonra Fiorentina'ya gitti mesela.''
''ARDA GÜLER ÇOK BÜYÜK FUTBOLCU OLACAK''
Arda Güler'i çok beğeniyorum. Çok büyük futbolcu olacak. Bu sene belli bölümden sonra oynadı. Uzun süre oynamadı. Herkes Arda Güler'i seyretmek istedi. Arda Güler oynadığında insanların maça ilgisi artıyor. Ne olacak, nasıl yapacak. Çok beğeniyorum. Hep söylüyorum, yurt dışında da kiminle konuşsak, hangi oyuncu deseler burada Arda Güler çok öne çıkıyor. Milli takım için, Fenerbahçe için çok önemli. Fenerbahçe'nin kadrosunu yazdığınız zaman belki de birinci sırada yazılacak isim Arda Güler. Çok güvenilmedi, biraz geç oldu. Hem taraftar, hem medya o kadar bastırdı ki oynatılmaya mecbur kalındı. Oynayınca da etkiledi.''
''Arda Güler, serbest oynamayı seven bir oyuncu. Kanat oynadı ama serbest oynayacağı yerde oynadığında çok daha faydalı olacak. Savunma da yapıyor bence. Top kazanmaya başladı. O mevkide oynuyorsa savunma da yapmalı. Eskisi gibi değil artık. 10 numara pozisyonundaki oyuncunun baskıcı olmsaı gerekiyor.''
''ARDA GÜLER'İ HERKES İSTER, TÜRKİYE'NİN EN İYİ ON NUMARASI''
''Ben çalışmadım Arda Güler ile. Benim oyuncum olsa, beraber olsa daha iyi yorum yaparım. Arda Güler'i herkes ister. Oyunu bu kadar değiştirebilecek bir oyuncu. Şutu, pası, son pası var. Biraz fiziksel olarak güçlenmesi gerekiyor. Yaşı daha çok küçük. Her şeyi gelişecek. Klas bir oyuncu. Son yıllarda böylesini az görüyoruz. Çok değerli bir isim. Mevkisel olarak, 10 numara olarak Türkiye'nin en iyisi Arda Güler. Kerem muhteşem oynadı. En değerli yerli oyuncular arasında Kerem'i görüyorum. Pasları, kornerleri, serbest vuruşları... İkinci yarıda çok iyi oynadı. Arda ile birlikte Kerem en iyisi.''
''ICARDI KALACAK MI, BİZDE MERAK EDİYORUZ''
''Icardi kalacak mı, biz de merak ediyoruz. Önce kendi karar verecek. Sonra kulübü karar verecek. PSG satacak mı, ne kadar isteyecek. Ailesi var. Birçok farklı şey var. Yakın zamanda belli olur diye düşünüyorum. İçimi rahatlatan, kulübümüzün Icardi için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olması. Galatasaray Kulübü, üzerine ne düşerse onu yapacak. Bir de Icardi burayı seviyor. Arabistan tabii ki, bu sene için korkulu rüyası. Hangi oyuncuya gitseniz, Arabistan'dan teklif var, orayı bekliyoruz falan var. Arabistan'ı bekleyen oyuncular var. Kante 100 milyon euro'ya anlaştı. Icardi için de konuşuluyor, bilmiyorum doğru mu. Icardi için yaşayacağı yer önemli. Para için Arabistan'a gidecek biri değil. Umudumuz, mutlu olduğu Galatasaray'da kalması. Lige de hava getirdi. Lige de katkı sağladı. Kalmasını istiyoruz. Aslında daha kolay oyuncu getirebileceğiz. Zaniolo, 23 yaşında geldi. İnanılmaz bir transfer. Galatasaray'ın böyle oyuncuları getirebilmesi, diğer takımların da işini kolaylaştırıyor. Ligdeki oyuncu kalibresi artıyor. Bir dönem Fenerbahçe, bir dönem Beşiktaş, bir dönem Trabzonspor çok önemli isimleri getirdi. Hamsik gibi Napoli efsanesi gelmesi önemliydi. Ligin marka değeri için bu gerekiyor.''
''HERKES KENDİ ROLÜNÜ MÜKEMMEL OYNADI''
''Başkanın rolü, başkanın bulunduğu pozisyon; Erden Bey'in rolü, bize verdiği rol falan. Herkes kendi rolünü mükemmel oynadı. İşleyişimiz çok iyiydi. Scoutlar ile beraber Erden Bey'in aldığı her ismi bitirmeye yakın olması, ikna kabiliyeti. Onlara kitapçıklar, görsel kataloglar, hediyeler falan. İkna etmek için her şeyi yaptı. Gecesini gündüzüne katarak çok önemli rol üstlendi. Hepimizin Galatasaray'daki ilk senesiydi. Ben 24 Haziran'da imza attım. Sonra transfere başladık. Buna rağmen böyle takım kurulması, ekstra bir başarı.Bizim bir oyuncu izleme ekibimiz var. Cenk Ergün, Ayhan Akman var. Birçok geceyi geçen yaz hep beraber oyuncu seyrederek geçirdik. Bir akşam Dursun Bey geldi alt kata. Biz yukarıda oyuncu seyrediyoruz. Ne yapıyorlar deyince, oyuncu seyrediyorlar demişler, o da gelip baktı. Çok fazla oyuncu seyrettik. Son günler yaklaştıkça daha çok oyuncu seyrettik.''
''PARANIN EN ÇOK İSTENDİĞİ DÖNEMDEYİZ''
''Premier Lig'de çok oyuncusu olan kulüplerden oyuncu almak daha kolay. Chelsea var, küme düşenlerden oyuncu alınabiliyor. Kulüple doğru iletişim kurunca, onlar da Türkiye'ye gelince sizi ziyaret ediyorlar. Chelsea'de çok fazla oyuncu var. İsteyeceğiniz çok fazla oyuncu var. Birçok oyuncu var orada sayabiliriz az süre alan. Oyuncuların burayı tercih etmesi gerekiyor. Bazı oyuncu Premier Lig'de kalmak istiyor. Bir de Suudi Arabistan çıktı. Herkesin gözü şimdi Suudi Arabistan'dan alacağı parada. Fırsat transferleri çıkacak. Paranın en çok istendiği dönemdeyiz, hem kulüpler hem oyuncular bazında. Bu dönemde oyuncu almak daha maliyetli. Bekleyince bazen oyuncu kaçıyor. Biraz bekleyince iyi oyuncular buluyorsunuz. Son haftaya kalınca bazı sürprizler oluyor, Zaniolo gibi. Her yerde transfer kapanıyor, bir siz kalıyorsunuz. Tek bir transferi yapmak bile çok zor.''