AKŞAM SPOR
KENAN KARCI
TFF, Perşembe günü Kulüpler Birliği'ni Riva'ya davet etti. MHK'nin de yer aldığı toplantı çok da sağlıklı bir ortamda yapılmadı. Kulüpler Birliği ve F.Bahçe Başkanı Ali Koç görevi gereği toplantıya mecburen katılırken, onun dışında 19 kulüpten sadece 5'i başkan düzeyinde temsil edildi. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan'ın da toplantıya nezaketen uğrayıp, ayrıldığını biliyoruz. G.Saray ise toplantıya idari menajer Uğur Yıldız'ı gönderdi. Yıldız da toplantıda alınan kararları onaylamadı, "Biz kulüp olarak kararımızı yazılı olarak bildireceğiz" diyerek ayrıldı.
MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu toplantı sonrası yaptığı açıklamada yeni sistemi özetle şöyle tanıttı: "MHK'nin ayrı bir şirket kurulup, ona devredilmesi en erken sezon sonu olacak. Bu yüzden 19 veya 20. haftadan itibaren uygulanabilecek geçici bir çözüm bulduk. Bu sürede şirketin yerini alacak bir Danışma Kurulu oluşturulacak. 5 kişiden oluşacak bu danışma kurulunun 1'i TFF 1. Lig, 2'si Süper Lig, 2'si de TFF tarafından belirlenecek. Yani kurulda TFF 3-2 azınlıkta olacak. Peki bu kurul ne iş yapacak? Tartışmalar da işte buradan sonra başlıyor. Hepsini soru-cevap olarak ele alalım.
1- Danışma Kurulu ne iş yapacak? FIFA ve UEFA yönetmeliklerine uygun mu?
Projeye göre 5 kişilik Danışma Kurulu, sistemi denetleyecek, hakemlerin performansını ve notlarını takip edecek. Bu takip neticesinde elde ettikleri verilere göre MHK'ye atamalar konusunda tavsiyede bulunacak. MHK de bu tavsiyeye göre hareket edecek. Yani bir anlamda MHK paravan kuruluş haline, www.hakeminsesi.com.tr'de konuyu değerlendiren Ercan Durna'nın deyimiyle 'Kukla' pozisyonuna düşecek. Üstelik bu atanacak 5 kişilik kurulun hakem kökenli olma zorunluluğu da yok. Onların hakemler hakkında yapacağı değerlendirme ne kadar sağlıklı olacak?
2- Peki ligin kalan bölümü bu şekilde tamamlanırsa ne gibi sorunlar doğar?
Şunu da söyleyeyim, gerek hakem gerekse futbol camiası bu konservatif çözümün zaman kazanmak için uydurulmuş bir yöntem olduğunu düşünüyor. Çoğunluk bunun sağlıklı düşünülüp, temellendirilmemiş olduğunu da savunuyor. Zira bu kadar kısa sürede etrafl ıca düşünülmeden uygulamaya konulan 'Danışma Kurulu' pek çok problemi de beraberinde getirecek. Bir defa UEFA ve FIFA bu işe ne diyecek? Yarın küme düşen, şampiyon olamayan takımlar bu sistemin mağduru olduklarını savunup, UEFA ve FIFA nezdinde girişimlerde bulunursa ne olacak? Amaç ne olursa olsun bu sezonu bitirecek zaman kazanmak.
3- Peki yeni sistem kimin işine yarayacak?
Bu konudaki sorunun yanıtı da çok tanıdık. Herkes bu sistemin 'Büyükleri' daha fazla korumak için uydurulduğuna inanıyor. Zira en çok onların aleyhine olduğu düşünülen hatalar medyada tartışılıyor ve bir mağduriyet algısı yaratılıyor. Küçüklerin zaten sesi çıkmıyor. Büyüklerin daha çok korunması demek, küçüklerin daha fazla mağdur olması anlamına gelecek. Yani işin temelinde haklının hukuku değil, güçlünün hukukunu koruyan bir zemin oluşturuluyor. Ancak bu sistemde de 'Küçükler' mağdur olsa bile dolaylı yoldan etkilenecek olan 'Büyükler' onların sözcülüğüne soyunacak.
4- Sistem sağlıklı olsa da aynı kişilerle bu iş ne kadar başarılı olur?
Burada da büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Sistem doğru olsa bile 'Eski köye yeni adet' getirmek pek bir işe yaramayacak. Sistemin uygulayıcıları aynı kişiler olduktan sonra sahaya da pozitif bir yansıması olmayacak. Burada temel sorun, MHK'nin bir değişmez kural kitabının olmaması. Herkesin kendi çıkarlarına ve düşüncelerine göre düzenlediği, eğip büktüğü bir sistem ancak bu şekilde olur. Örneğin 28 yaşındaki hakemi 'Yaşlı' diyerek sistem dışına atıp, 46 yaşındaki hakemi profesyonel yapan yapı sorunun kaynağıdır.
Burada ben de fi krimi söyleyeyim. Görünen o ki insanları huzursuz eden, kuşkuya düşüren de 'Hakem' yapılanmasının adamcılık ve kayırmacılık üzerine kurulu olması. Yoksa herkesin tarafının olduğu futbolda "Sana göre, bana göre pozisyon yorumlanması" kaçınılmaz. Tabii bir de koltuğunu korumak için yangına benzin dökmeyi alışkanlık haline getirmiş yöneticiler. 'İnsani hata' dediğimiz boyutta kusurlar dünyanın her yerinde oluyor. Hepiniz görüyorsunuz 'Bilirkişi heyeti' olarak pozisyonları değerlendiren 'Trio' ekibindeki 3 hakem bile her pozisyonda fi kir birliğinde olmuyor. Kaldı ki milyonlarca insanın fi kir birliğinde olması imkansız.
Daha önce AKŞAM Gazetesi'nde haberini yapmıştık. Buradan IFAB'ın hataları ve tartışmaları minimuma indirmek için yaptığı bir çalışmayı da tekrar hatırlatmak istiyorum. IFAB maç sırasında her iki takımın hocasına da, her devrede 1 kez VAR isteme hakkı tanınması için çalışıyor. Böyle bir durum en azından kritik kararların gözden geçirilmesine yardımcı olacak. Gerçi VAR uygulamasına geçmeden önce de tartışmaların azalacağını düşünüyorduk ama daha beter oldu. Voleybol ve basketboldaki itiraz hakkının, futbolda nasıl sonuç vereceğini de uygulamayı görmeden tahmin etmek zor.