ÖZEL HABER | AKŞAM
BEŞİKTAŞ’IN en zor döneminde ‘Mali İşlerden Sorumlu Yönetici’ olarak önemli işlere imza atan ve ‘Paranın sihirbazı’ olarak gösterilen Berk Hacıgüzeller’le TFF’nin Finansal Fair Play düzenlemesini konuştuk. İşte Hacıgüzeller’in tespit ve önerileri: “Harcama limitleri mali kriterler açısından iyi niyetle hazırlanmış fakat yeterli değil. Kulüplerin buna kendilerini uydurmaları zor. Rekabet ortamı çok çetin. Ben bunu 2017’de mali kriterler hazırlanırken önermiştim ancak o dönemki yönetim bir şekilde dikkate almadı. Rekabet ortamı biraz daha esnetilerek, yumuşak iniş yapılmalıydı. Kulüpleri tasarruf edecek bir zemine yönlendirecek kurallar ilave edilmeliydi.
ALT YAPIDAN OYUNCU ALINMALI
Örneğin ilk yıl 1 oyuncunun alt yapıdan A takım 11’ine alınması, ikinci yıl bunun 2’ye çıkartılması ve 5 yıl sonunda ilk 11’de en az 3, 18’de de 5 oyuncu bulundurulması zorunlu hale getirilebilirdi. Bu rekabet ortamında hem kulüpleri alt yapıya yönlendirmek hem de dış transfer harcamalarını daha kontrollü bir duruma getirmek mümkün olabilirdi. Sadece emredici hukuk kuralları koyarak bu mümkün olmuyor, tamamlayıcı kurallar konulmalıydı. Önümüzdeki 5 yıl için böyle bir planlama yapılsaydı ve Bankalar Birliği ile yapılan mali anlaşmaya uygun bir yapı oluşturulsaydı, uygulamanın daha kolay olacağı söylenebilirdi.
YENi PAZARLARA AÇILMALIYIZ
Türk futbolunun problemi borçlar değil, eldeki paranın nasıl kullanıldığına dair yönetim sorunu var. 20 sene önceki futbol kulüplerinde toplam gelir 140 milyon euro iken bugün 900 milyon euro. Yaklaşık 5 kat artış var. Ama 20 sene içinde gelir ve bilanço büyüklüğü anlamında Avrupa’nın 7-8’inci sırasında olan Türk futbolunun sportif başarı sahasında hiçbir ciddi başarısı yok. Bu tablo Türk futbolunun tepeden tırnağa yönetsel sorunları olduğunu da gösteriyor. Burada federasyonun da yapması gerekenler var. Örneğin bir Çin, Uzakdoğu projesinden bahsetmemiz lazım. Artık dünya Çin ve Uzakdoğu pazarına futbolla girmiş durumda. Yayın saatlerinin Çin’le olan 5 saat farka göre düzenlenmesi iyi olur. En azından Pazar ve cumartesi günleri Çin’e denk getirmeliyiz.
AVRUPA SiSTEMi OTURTMUŞ
Ondan sonra yapılması gereken adımlar zaten biliniyor ama bunun için idari bir irade lazım. Teknik ve hukuki düzenlemeler lazım, ticaretin yönetilmesi için de iradelerin ortaya konulması lazım. Bunlardan biri Uzakdoğu Çin pazarına Türkiye Süper Ligi’nin derhal açılmasıdır. Ben Eylül 2018’den itibaren Beşiktaş yönetiminde değilim. Ondan önce bir proje başlatmıştık. Orada ben Bayern Münih’in Çin’de kazandığı geliri araştırmıştım. Bayern’in Çin’de 3 haftalık bir turnuvaya katılması, hazırlık maçları 50-65 milyon euro arasında gelir getiriyor. Öyle bir sistem oturtmuşlar ki 1 yıl Çin’de 1 yıl ABD’de yaz arasını çok iyi kullanıyorlar.
YÜZDE 7, 91 MiLYON KiŞi EDiYOR
Beşiktaş’ın Çin projesi neden başarısız oldu. Sürekli katılmak lazım. Beşiktaş, Schalke ile bir maç yaptı. 10 günlük bir tecrübeydi, ondan sonra devam ettirmek gerekirdi. Ben inanıyorum ki Ahmet Nur Çebi başkan da bunu devam ettirecektir. Çin pazarı çok enteresan. Futbol taraftarlığı olmayan bir pazar. Sadece eğlence maksatlı ailelerin gittiği bir pazar. İki takım oynuyor, hangi takım gol atıyorsa aynı aile seviniyor. Beşiktaş’ın, Schalke maçının izlenme oranı yüzde 7 oldu. Bu 91 milyon kişiye tekabül ediyor. Türkiye nüfusundan fazla. İlk defa gitmemize rağmen böyleydi. 5 yıl katılsak 20-30 milyon euroluk boyutlara taşınır.”