Seyircisiz Lazio, takımın çok üstünde bir kalite arz eden Hernanes hariç yumruk atamayan 'kabadayı' gibi: Esiyor, gürlüyor ama “dayı”lığı lafta kalıyor. 'Kaba'lığı ise ilk yarı boyunca başta kaleci Volkan’a olmak üzere yaptıkları “1982 Gentile model” pis faullerde gözüküyor.
Bu “pis faul”lere maruz kalmalarına rağmen ilk 45’te hiçbir şekilde tuzağa düşmeyip konsantrasyonlarını bozmayan Fenerbahçe oyuncuları ise futbolculuğu dönemindeki Aykut Kocaman mantalitesindeydi: Her şeye hazırlıklı, bir o kadar soğukkanlı ve sadece hedefe kilitlenmiş.
İTALYANDAN SAĞLAM İTALYAN SAVUNMASI
İlk maçtaki skor avantajı, Fenerbahçe takımını “Gerekirse kavgayı ben başlatırım” ketumluğundaki tayboksçu psikolojisine sokmuş. Oyun stratejisi, gardı sağlama almış. İlk 45’te ortalama bir İtalyan takımından daha İtalyan sağlamlığında bir takım savunması anlayışına sahip bir Fenerbahçe izledik. Son yıllarda UEFA Ligi’nin zirvesine çıkan Atletico Madrid, Porto, Braga, Shakhtar takımlarında da şahit olduğumuz gibi bu kupada en tepeye çıkmak için olmazsa olmaz olan da bu değil mi?
SALİH GİRER GİRMEZ
Ancak 2. yarıda Salih girene kadar Fenerbahçe’nin bu UEFA’nın zirve takımlarından bir eksiği vardı. Gerektiği dakikada kavgayı başlatmadı, çok fazla geri çekildi, kabadayıya horozlanma fırsatı tanıdı. “Hiç risk almamak en büyük risktir” dedirten cinsten bir gol yedi.
8 yıl İngiltere Premier Lig’de oynamış olmasına rağmen ilk maçta tek bir hava topu mücadelesi bile kazanamayan Yobo bu maçta gole kadar en azından % 50’lik hava topu başarısı yakalamasına rağmen ısrarla havadan kenar ortaları deneyen Lazio karşısında savunmayı gerektiği kadar organize edemedi. Bunda tabii ki 45 ile 70 arası Fenerbahçe’nin hücuma neredeyse hiç çıkamamasının etkisi büyüktü. Bu 25 dakikada Fenerbahçe, ilk maçta açılan tur kapısının anahtarını kapının üstünde unutur gibi oldu.
CANER 2005 AYARLARINA DÖNÜNCE
Ancak Aykut Kocaman her UEFA maçında teknik direktörlüğünü daha da fazla geliştiriyor. Çarkıfeleğin futbolcu versiyonu olan Cristian yine “pas” ile iflas” arasında bocalarken kilit müdahaleyi yaptı. Salih’i, riskin büyüğünün Fenerbahçe aleyhine geliştiği dakikalarda oyuna aldı. Salih ilk kez topla buluştu ve anında gol geldi. Caner’in goldeki vuruşu, 2005 yazında U-17 kategorisinde Avrupa’nın en iyi sol açıklarından birisi olarak gösterildiği dönemdeki potansiyelinin sahaya yansıdığı andı.