Kırmızı Saçlı Adam (David Moyes)

Engin Kehale'nin kaleminden David Moyes...

Engin KEHALE / twitter: @ekehale

2002 yılında Everton kulübünün kapısından ilk girdiği günlerde, taraftarlar David Moyes için şu tezahüratı yapıyorlardı: “Saçları kırmızı ve bu umrumuzda değil (He’s got red hair and we don’t care)!”


İŞÇİ SINIFIR BİR AİLENİN ÇOCUĞU

Gerçekten de David Moyes gibi bir menajeriniz var ise, detaylar pek umrunuzda olmuyor. İşçi sınıfından bir aileden gelen David Moyes, hayatının her döneminde aldığı bu eğitimi işine yansıttı. Gloskow’daki Drumchapel FC kulübünden mezun olduğu sıralarda annesi takım formalarını yıkıyor, babası yönetim kurulunda görev alıyordu. Babası daha önceleri Govan’da Alex Ferguson’ın babasının da işçi olarak çalıştığı bir gemi yapım şirketinde teknik ressam olarak çalışmıştı,

Moyes’un en büyük özelliği, elindeki olanaklar ile takımını getirebildiği yer. Finansal olarak hiç iyi durumda olmayan ve Bill Kenwright’ın sürekli olarak satmaya (devretmeye) çalıştığı Everton, bu İskoç adamın saçları kırmızıdan griye dönerken aynı hızla yükselişe geçti.


MOYES'İN NELER YAPABİLECEĞİNİ ARTIK SİZ DÜŞÜNÜN

Merseyside’ın mavi yakası, Moyes döneminde bir tek 17. Olarak bitirdikleri 2003-2004 sezonunda sıkıntılar yaşadı ki bundan bir sezon sonra ligi 4. Bitirdiler. Son 6 sezondaki sıralamarı: 6, 5, 5, 8, 7 ve 7.  2012-2013’ü de 6. Olarak bitirmeyi bugün itibari ile garantilediler. 2009’daki FA Kupası Finali’ni es geçmemek gerek. Hem de Premier League’in maaş giderleri açısından 10. sırasında olmalarına rağmen. Elindeki olanaklar bir anda büyük artış gösterince Moyes’un neler yapabileceğini artık siz düşünün...

Her zaman çalışmanın, sistemin ve istikrarın peşindeydi İskoç menajer.  Bir kaç sene önce maçlarının olmadığı bir salı günü, arabasıyla 380 mil (612 km) giderek 18 yaşındaki Darlington savunmacısı Dan Burn’ü izlemişti.  Ne yapabilirdi ki? Kulübün parası yoktu ve onun genç yetenekleri Everton’a çekebilmesi için ekstra çaba sarfetmesi gerekiyordu. Hem takımın başarısıyla, hem kulübün yapısıyla hem de kendi kişisel gayretiyle. Geldiği günden itibaren kulübün transfere harcadığı net gider (gelen – giden) 16.9 milyon paund. Yanlış okumadınız! Aynı süreçte Chelsea’nin rakamı 521.5, Manchester City’nin 441.2, Liverpool’un 194.3, Tottenham’ın 178.2 ve Manchester United’ın 170.4 milyon paund. Kendisine bu kriterde rakip olabilecek tek takım tahmin edebileceğiniz gibi Arsene Wenger’in Arsenal’i ama onlarınki bile 42.7 milyon paund.

Sonunda o büyük gün geldi çattı. Alex Ferguson’un emekliye ayrılacağını açıklamasından sonra bütün gözler David Moyes’a çevrildi. Ed Woodward, Don Carleone’nin “The Godfather” (Baba) filmindeki repliğini canlandırdı: “Ona reddetmeyeceği bir teklif yapacağım.” Everton’ı ne kadar sevse ve gönülden bağlı olsa da, Moyes hayatta karşısına bir kez çıkabilecek bu teklifi elinin tersiyle itemezdi. 

DAVİD MMOYES BİÇİLMİŞ KAFTAN

Sir Alex Ferguson’un emekliye ayrıldıktan sonra kulübün içerisinde çalışmaya devam edebileceği bir ortamda David Moyes’un biçilmiş kaftan olduğuna hiç şüphe yok. 1999 yılında Moyes Preston’ın başındayken Ferguson ile yardımcı menajerlik için görüşmüş ancak işi kapan Steve McLaren olmuştu. Bir sene sonra İskoç Preston’ı League 2 şampiyonluğuna taşıyacak ve bu kupa, onun menajerlik kariyerindeki tek gümüş parçası olarak tarihteki yerini alacaktı. Küçük bir not, David Moyes Celtic ile başlayan ve Preston ile sonlanan futbolculuk kariyerine devam ederken 1994 yılında genç bir delikanlı da kiralık olarak Preston’da forma giyiyordu. Hatırlayabildiniz mi? Fazla bekletmeden söyleyelim, David Beckham.

Moyes daha futbolculuk kariyerinin başlarında menajerlik ile ilgili notlar almaya başlamıştı ve ilk koçluk kursuna gittiğinde yaşı sadece 22 idi. İskoçya Futbol Federasyonu seminerlerine giderken (Largs’daki akademi sadece Moyes ve Ferguson’u değil, Mourinho, Andre Villas Boas, Paul Lambert, Owen Coyle gibi isimleri de yetiştirmiştir) Alex Ferguson’un gözüne girmişti bile.

Moyes’ta Ferguson’ın zaman zaman yaşadığı sinir patlamalarından da eserler bulunuyor. 2001 yılında hazırlık kampında Everton önce Almanya 3. Lig takımı SV Wacker Berguhausen’e, sonrasında da Kocaelispor’a yenilince kaleci Tepi Moilanen ve orta saha oyuncusu Paul McKenna ile yaşadığı hararetli tartışma, bir süre ada basınını fazlasıyla meşgul etmişti.

ONUN İÇİN BİR SINIR YOK

David Moyes futbola gecesini gündüzünü, gönlünü ve hayatını vermiş bir menajer. Onun için bir sınır yok, amacı her zaman kendini geliştirmek ve daha iyiye gitmek. Şu ana kadar hak ettiği övgüyü aldı mı diye sorarsanız, bence hayır. United gibi bir devde, hem de Alex Ferguson’ın mentörlüğünde yapabileceklerini düşünmek beni heyecanlandırıyor. Zaten stadyumun önünde 3 metrelik Sir heykeli var, oyuncularını maçtan önce onun önünden geçirip ağzına da bir sakız atarsa işin %20’sini daha başlamadan bitirmiş olur.