İşte Denizli’nin o sözleri:
“Kötülerden, negatif durumlardan pozitif yönler çıkartmak mümkündür. Hatta bu çalışma metotlarından biridir. Milli Takım da bunu deneyecek. Bu zorlukları biraz da Milli Takımın kendisi hazırladı. Bir ülkede milli takımın maçına insanları kırmızı beyaz formayla davet etmek ülkede kaybolmuş milli takım duygusuna vurgu yapmaktır. Böyle bir kampanya ihtiyacı varsa durumun vahameti ortadadır. Bu zorlamayla olmaz. Zaten oraya gitmiş bir taraftarın kafasında ve üstünde başka bir forma varsa orada milli takım için birlik oluşturacak taraftar sağlamak pek mümkün değil. Bir ülkenin milli takımı böyle bir şey yaşar mı? Bu normal bir şey mi?
Benim Almanya ve Hollanda maçlarına seçtiğim kadro Türkiye'de şampiyonluğa oynayan bir takımın kadrosu olsaydı o kadroyla İstanbul'da tribüne 10 bin kişi çekmezdi. Ama o günün şartlarında Almanya veya Hollanda'yı yenebilmek için bu tür bir yola başvurmak zorundaydık. Türkiye'de şampiyonluğa oynayan takımların daha ofansif oynayan, rakibi baskı altına alan, güzel futbolu ön planda tutan oyunculardan kurulu olması lazım. O gün Almanya veya Hollanda'yı yenmek için seçeceğin yolu önemliydi. Oynayarak mı bu rakipleri yenecektin yoksa doğru bir stratejiyle mi ? İşte bu manada önce onları oyundan düşürecek bir yapıyı kurman lazım. Sonrasında da zaafları ortaya çıkacaktı. Neticesinde de oyunun ilerleyen bölümlerde bu zaaflarından yararlandık. Benim söylemek istediğim bu. Yoksa milli takım herkese karşı bu düşünceyle oynamaz.
Ama Türkiye, dünyanın en güçlü takımına sahip değil. Sen, senden güçlü takımlar için format değiştirmek mecburiyetindesin, oyun anlayışını değiştirmek mecburiyetindesin, seçeceğin oyuncu profilini değiştirmek mecburiyetindesin. Benim söylediğim oyun, seyir bakımından çok güzel bir futbol günü yaşatmaz ama başarılmak isteneni başarır. Benim anlatmak istediğim o gün oydu ama bizim Çek Cumhuriyet'i maçında böyle bir şeye ihtiyacımız yok. Hollanda maçı dışında hiçbir maçta böyle bir şeye ihtiyacımız yok.
Hollanda'ya büyük takım diyebilir miyiz? Büyük takım büyük oyunculardan oluşur. Şimdi Hollanda Milli Takımında 2-3 tane böyle oyuncu var. Biri de Türkiye'de oynuyor. Büyük takım dediğin 3-4 yıl süreyle İspanya. Şimdi takım olgusu bakımından Almanya. Şimdi Çek Cumhuriyeti'nin Hollanda'yı yenmesi benim bu söylediklerimi doğrular nitelikte. Çek Cumhuriyeti her yıl üzerine koyarak gelişen bir takım değil. 5-6 sene önce oynadığımız Çek Cumhuriyetiyle şimdiki arasında aleyhlerine büyük bir fark var. Bu Çek Cumhuriyeti Hollanda'yı yeniyorsa senin önceliğinin grup 1’inciliği olması gerekiyor. Ama biz beklediğimizin çok dışında bir başlangıç yaptık. Her şey allak bullak oldu.
Futbol dönemsel olarak değişen bir spordur. Her dönem için kendini yukarıda görebilecek futbol ülkeleri vardır. 50-60'lı yıllarda futbolda en önemli ekoller Orta Avrupa'daydı. Bugün tekrar o dönüşümü başlatmış görünüyorlar. Ama bu yıl 3-5 yıl içinde mi yoksa daha da ileride mi sonuçlara yansır onu bilemem. Biz Dünya Futbolunu ve Avrupa Futbolunu takip ederken bizi kendi Ülke Futbolumuz ilgilendiriyor. Futbol hep söylediğimi bir hadise, bir rüzgâr oyunudur. Rüzgârı ülke birlikte yaratır. Bir birimde olumsuzluk başlarsa, bu olumsuz elektrik mutlaka ama mutlaka her birime yansır. Şu anda milli takımın yaşadığı sıkıntı bu.
Esasında maçta ne yaparız ne sonuç alırız bunları tartışmak zuldür. Ama sen öyle bir noktaya geliyorsun ki kendi içinde kendi liginde sıkıntılı bir süreç yaşıyorsak ve bu dönemin mutlak sorumluları her birimiyle ülkede görev yapıyorsa, bu sorunları aşmak kolay olmaz. Milli Takım, ülke futbolunu 1.derecede etkileyecek olumlu veya olumsuz faktörlerin başında gelir. Kitlelerin takımı da ülke içindeki başarılardan çok Avrupa'da aldıkları başarılarla futbolun gündemini oluştururlar. Türkiye'nin şu anda yaşadığı sıkıntı bu...”