Nedim Murat GÜR
Kaç topun arkasından baktık biz bütün çocuklar. Ağaçların arasından, kayaların üzerinden sekerek gittiler. Filmlerde uçurumdan yuvarlanan arabalar gibi. Bazıları patladı. Elimizdeki tek topun patladığını ta o mesafeden anlardık. Alevler yükselirdi sanki aşağıdan. İncecik delikten çıkan havanın sesini duyardık. O sesle sanki ruhumuz akıp giderdi. Bazıları gözden kaybolurdu, bazıları hepten kaybolurdu. Ama biz hiç birinden vazgeçmezdik. Ölü ya da diri hepsinin peşinden giderdik.
Lig bitti işte. Topumuz kaçıp gitti. İşte bitti futbolun en tatlı günleri. Siz yeni yılı bekler, bu yılı eskitirsiniz. Biz sezon başlarken yılbaşını kutlar, sezon bitince ortada kalırız. Top, kaçan yaşam sevinci gibi kaçar elimizden. Arkasından gitmezsek sanki bir daha geri gelmeyecek.
Top kaçınca atan alır.
Acaba topumuz ne oldu sorusu çocukluğumuzun ilk gerilimlerinden biri, o topu bulup sağ salim getirmek de ilk “Görevimiz tehlike” heyecanıdır.
Bazı efsane toplar vardır; Genellikle beyazdır onlar. Siyah çizgileri solmuş ve havası hafifçe inik. Onlar efsanedir. Patlamaz, kaybolmaz, her zaman geri döner. Sahibini gururlandırır.
Topun arkasından giden, ilk adımı attığında yalnızdır artık. Söylene söylene “öyle mi vurulur o topa be” diye kendine kıza kıza gider. Daha iyi oynamaya da, bir daha asla öyle kötü vurmamaya da, futboldan başka şeylere ilgi duymaya da o yolculuklarda karar verilir. Dünyanın merkezine yolculuk mutlaka bir ödül verir. Ya daha iyi oynarsınız, ya da kendinize başka bir yol çizersiniz. Nice sanatçılar, nice mühendisler ve tabi efsane solaçıklar o yolda karar verdiler gelecekteki mesleklerine.
Atan almaya gittiğinde, yukarda topsuz oyun başlar. Pozisyonlar konuşulur, taktikler verilir, terli terli taşa oturulur, kana kana su içilir. Sonra konuşulacak hiç bir şey kalmaz. Yavaş yavaş herkes üşümeye başlar. Birer ikişer topun düştüğü yere gider, beklerler. Çünkü top yoksa maç da yoktur. Maç yoksa, herkes evine döner.
Lig bitti işte. Topumuz kaçıp gitti. Birazdan hepimiz evlere dağılacağız. Şaşkın, mutsuz ve yenilmişiz. Tek umudumuz, içimizden fırlayıp topun peşinden giden çocuğun ellerinde.
Aşağıda yitirilen topun ardında bir küçük çocuk. Biliyorum bulacak topumuzu. Kimsenin bakmadığı bir yerden gülümseyerek çıkacak birazdan. Dikenlerin arasına girmiş belli, yüzü gözü, elleri çizik içinde. Topu bulduğu anki aydınlık hala yüzünde. İşte tam o aydınlığın geldiği yerden doğacak yeni sezon.