1
"Alanya'da Quaresma'nın adrese teslim ortaları ön plana çıkmış, neredeyse bütün mahalleye gol attırmıştı. Ve liderlik koltuğunu yeniden geri almıştık."
O ÇALIM BİTİRDİ
İlk yarının son maçı olmamasına rağmen
ÇABUK KAYNAŞTIK
Devre arası olmuştu.
Şöyle bir soluklanmıştık.
Olcay Trabzon'a verilmiş,
Kerim Frei Birmingham'a gitmişti.
Gelenler de vardı tabi.
Ankara'dan!
Pardon!
Rijeka'dan Mitrovic gelmişti.
Hiç oynamamasının yanı sıra
Verilen para kamuoyunu bayağı bir meşgul etmişti.
Deportivo'dan da tanıdık bir isim,
Kasımpaşa'dan bildiğimiz Babel şanlı formamızı giyecekti.
Birbirimizi iyi tanıdığımızdan kaynaşma çabuk oldu.
Ve ikinci yarı itibarıyla takıma katkı sağladı diyebilirim.
Sezonun ikinci yarısında.
BU UYGULAMA NİYE?
Türkiye Kupası grup maçlarına yer vermeyeceğim anlatımımda.
Ama gruptan çıkınca eşleştiğimiz Fenerbahçe maçına
Bir iki kelamımız olacak elbet.
İkinci yarının ilk maçı aslında
İlk yarının son maçıydı.
İki sezondur niye böyle bir uygulama yapılıyor anlamış değiliz.
Neyse.
TALISCA'DAN YENİ VURUŞ TEKNİĞİ
Osmanlı maçını 17'inci hafta diye kayıtlara geçiyoruz.
Ankara'nın 'zalım' soğuğunun tam göbeğine gitmişti.
Ayaz mı ayaz.
Ellerim ceplerimde misali?!
Mustafa Reşit Akçay yönetiminde,
Avrupa'da harikalar yaratan Osmanlıspor,
Beşiktaş karşısına da iddialı çıkmıştı.
Afrika Kupası'na giden oyuncularının yokluğunda yine de başabaş oynadılar Beşiktaş'la.
Yalnız ligimize yeni bir vuruş tekniği getiren Talisca,
Daha 20'inci dakikada, 25 metreden bahsettiğimiz vuruş tekniğiyle Karcemarskas'ı avladığında maçın seyri az çok belli olmuştu.
Yeni transfer Babel sakatlanmış,
Bozuk zeminden Gökhan Gönül de nasibini almıştı.
Aboubakar'ın da Afrika Kupası’na gittiğini belirtmeden geçmeyelim.
Yavan geçen maçın son dakikasında Cenk Tosun farkı ikiye çıkarıyor,
39 puanlı Başakşehir'in hemen dibinde,
38 puanla ikinci yarıya 'Merhaba' diyorduk.
Biz Alanya’da, Alanya ile oynadığımızda
Başakşehir Kadıköy'de Fenerbahçe ile oynayacaktı.
Ve namağluptu.
İlginç bir futbol haftasıydı,
Pazartesi maçlarından biriyle baş başaydık yine.
Başakşehir, Fenerbahçe'ye yenilmiş,
Bize de liderlik fırsatı doğmuştu.
Bakın maç yazısına nasıl girmişim,
Uzun bir aradan sonra liderlik parolasıyla çıkacağımız bir maçtı.
Hoş Beşiktaş zaten futbolun lideri konumundaydı ya!
Daha dördüncü dakikada 5 korner kullanmıştı Beşiktaş.
Quaresma'nın adrese teslim ortaları ön plana çıkmış,
Neredeyse bütün mahalleye gol attırmıştı.
Cenk'e, Marcelo'ya
Kendi!!!
Babel yeni formasıyla ilk golünü atıyordu.
Akıllarda kalması gereken sahnelerden biri de
Kaleci Fabri'nin Alanya penaltı kazandıktan sonraki çok ama çok sinirli halleriydi.
Haksız olduğuna inandığı penaltıya isyan etmişti çocuk.
Zaten yazım da
"Bir an hakemi dövecek sandım" diye bahsetmişim.
Evet.
Alanya'yı 4-1'le geçiyor, liderlik koltuğuna oturuyorduk.
ZİRAAT'TEN EMEKLİ MAAŞI DAĞITIR GİBİ
"Konya'da Q7'nin 'Al da at'ları zirve yapmıştı. Ziraat Bankası'nda emekli maaşı dağıtır gibi top dağıtıyordu.
Sırada Aykut Kocaman'ın takımı vardı.
Konya.
Aman yine bir şey olmasın triplerine girmiştim.
Suni bir tedirginlikti,
Ama işte!
Yere ille de sağlam basmak istiyorduk.
Benim kafamda Ali Çamdalı'ya iki kelam etmek vardı.
Ama maçtan sonra.
Hele bir maç başlasındı.
Ne zamandır olmadığı kadar, aşırı pozitif başlamıştık maça.
Daha 9’uncu dakikada maç 1-0 olmuştu bile.
Babel gollerine devam ediyordu.
Quaresma'nın "Al da at"ları zirve yapmıştı.
Babel'e, Oğuzhan'a
Ne demişim biliyor musunuz?
"Ziraat Bankası'nda emekli maaşı dağıtır gibi top dağıtıyordu."
(Acayip hoşuma gitti iyi mi)
Maç kopmuştu.
4-1'ken maç yazısını sonlandırıyordum.
"5" olmuştu.
Şöyle final yapmışım.
Ne demişti Ali Çamdalı?
"Beşiktaş bizi ne zaman yendi ki?"
Ali kardeşim 5'inci golü yazmıyorum haberin olsun!!!
Oynanan futbol hoşumuza gitmişti.
Ne zamandır böyle oynamamıştık.
VE VAN DAMME SAHNEDE
Tam 'Düzeldik' diyorduk ki;
Fenerbahçe kupa maçlarında link hatlarındaki arızayla karşılaştık.
O hafta liglere ara verilmişti.
Kupa maçları aradan çıksın istenmişti anlayacağınız.
Eşleşmede avantaj bizde olduğu için.
Kendi sahamızda oynayacaktık bu derbiyi.
Maç yazısı başlığım.
"Van Damme! Pardon Van Persie"
"Hani piyangodan çıktı derler ya" diye de giriş yapmışım maça zaten.
Araya da şunu sıkıştırmışım,
"Birileri futbolculara topun çeneyle değil,
Ayakla oynandığını hatırlatmalı."
Hatırlayın.
Maç durdu, tam 5 dakika birbirlerine laf yetiştirdi futbolcular.
Galatasaray taktiği uyguluyordu Fenerbahçe.
Tuzak belliydi.
Sinirlendirmek.
En sonunda o kahve muhabbeti.
Laf yetiştirme,
Karakolda bitti.
Van Persie usta bir atlayışla, Tosic'i attırmıştı.
10 kişi kalmıştık daha ilk yarıda.
İkinci yarıda 10 kişilik Beşiktaş'a gol atamamıştı Fenerbahçe.
Elenmiştik ama
Akıllarda maç skorundan çok,
Van Damme'ın,
Pardon Van Persie'nin artistikleri kalmıştı.
TUDOR'U GALATASARAY'A HOCA YAPTIK
Evet, Türkiye Kupası'nda yoktuk.
Moralimiz bozulmuştu.
Kaybettiğimizden ya da yenildiğimizden değil ha!
Çatır çatır oynadığımız maçta,
Hem de 10 kişiyle Fenerbahçe'yi elimizden kaçırdığımızdan!
Neyse!
Futbolda dün yoktu.
Ve Karabük yolculuğu başlamıştı.
Kupa maçındaki onca hengameden sonra,
Lige konsantre olma açısından ciddi bir yer teşkil ediyordu.
Mitrovic de ilk defa ilk 11'de sahaya çıkacaktı.
Bu maçı 2-1 kaybetmiştik.
Karabük hocasının vitrin yaptığı,
Akabinde Galatasaray'a transfer oluşunun ilk kilometre taşlarıydı bu galibiyet.
BEŞİKTAŞ'IN BEŞİKTAŞ'TAN DOSTU YOK
Ama akıllarda kalması gereken, çok ciddi bir konu daha vardı bu maçta.
Karabük seyircisi.
2-0'ı yakaladıklarında,
Koro halinde, Beşiktaş'a sinkaflı göstermeler yapıyorlardı.
Neymiş!
Şampiyon olamazmışız da falan filan!!!
Halbuki bildiğin,
Bildiğimiz,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü olduklarıydı.
Yazımda 'Ne zaman ve ara bu durumlara düştük' diye de iç geçirmişim hatta.
Allah sevdiği kullarının fark etmediği düşmanlıkları,
Ona hissettirmeden hayatından çıkarırmış.
En sevdiğim sloganlarımızdan biridir.
"Beşiktaş'ın, Beşiktaş'tan başka dostu yok."
YENİLGİDEN KAR ETTİK
Yirminci hafta sonunda 44 puanla liderdik.
Takipçimiz yine Başakşehir'di ve 42 puandaydı.
Enteresandır o hafta,
Başakşehir, Kasımpaşa'ya,
Galatasaray, Kayseri'ye yenilmiş,
Fenerbahçe de Bursa'yla berabere kalmıştı.
Yani anlayacağınız
Yenildiğimiz haftada bile kârdaydık.
Ve tekrar 3 günde bir maç modeline dönüş yapıyorduk