Eskişehir’de başka takımların şampiyonlukları kutlanmaz
Yıllar önce Zico yönetiminde Deivid’li, Alex’li, Edu’lu Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kaldığında, bir gazetede tüm Türkiye’de çeyrek final sevinci sabahın ilk saatlerine kadar kutlanırken Eskişehir’de kutlama yapmaya çalışan Fenerbahçe’li taraftarlara Eskişehirspor taraftarlarının saldırdığı ve polisin olayları büyümeden önlendiği ancak Eskişehir’de kutlama yapılamadığı yazıyordu. Eskişehirspor’un alt liglerde olduğu o günlerde bu haber beni tebessüm ettirmişti. Sadece futbolda değil, hayatın her alanında şiddete karşı biri olmama rağmen, bu şehrin oligarşiye karşı direnişi her zaman hoşuma gitmiştir. Kaldıki bu şehrin takımını tutanlar, St Johnstone ve Marsilya maçlarında göstermiş oldukları misafirperverlik ile dünya futbol kamuoyunun Türkiye ezberini bozmuş ve problemlerinin rakipleri ile değil, oligarşi ile olduğunu göstermişlerdir. Başta dediğim gibi işin şiddet boyutunu asla desteklemesem de, Eskişehir’de Galatasaray’ın şampiyonluğunun kutlanamaması beni mutlu ediyor. Umarım günün birinde bu şehirde Siyah-Kırmızı bayraklarla şampiyonlukların kutlanacağı günler de gelecektir.
Fenerbahçe için amorti, Eskişehir için büyük ikramiye
Bundan birkaç hafta önce Fenerbahçe için tamamen angarya gibi gözüken maç, hem ligde hem Avrupa’da havlu atması sonucu bir nevi teselli ikramiyesi haline gelmişti. Eskişehirspor için ise geçen sene İzmir’deki yarı finalden beri büyük ikramiye hep kupa oldu. Maça hemen hemen ideal bir on bir ile çıktı Eskişehirspor. Savunma dörtlüsü Veysel, Akaminko, Diego ve Dede’den oluşuyordu. Ersun Yanal bu sefer orta saha üçlüsünü en formda olan üç oyuncusu Causic, Alper ve Hürriyet ile kurgulamış, haftasonu lig maçında iyi oynayan Tello’yu, orta üçlü yerine Erkan Zengin ile birlikte yer değiştirmeli şekilde kanatlara yerleştirmişti. En ileride ise dinlendirilmiş Necati yer alıyordu. Maçın başlarında bir parça daha iyi oynayan Eskişehirspor ödülünü de Tello’nun ayağından alıyordu. Golün ardından oyunun kontrolünü Fenerbahçe’ye bırakmanın ve basit bir pozisyon hatasının cezasını da Sow kesiyordu. Eskişehirspor bir parça daha iyi oynayan, Fenerbahçe ise bir parça topa daha fazla sahip olan taraf olmasına rağmen, taraflar soyunma odasına hem gol hem pozisyon sayıları eşit olarak giriyordu.
90 dakikada yenişemediler
İkinci yarıda Eskişehirspor hem oyun, hem pozisyon, hem de topa sahip olma konularında ev sahibine üstünlük sağlamayı başarsa da, bunu tabelaya yansıtmayı başaramadı. Ziraat Türkiye Kupası’nın en çok gol atan oyuncusu Erkan Zengin’in tutukluğu, Alper’in son yanlış son tercihleri ya da Causic’in şanssızlığı olmasa maç yarım saat daha erken bitebilirdi. Maça ilk müdahaleyi 65. dakika Aykut Kocaman yaptı. Sahada hiç bir şey yapamayan Emre’nin yerine Baroni ve Ziegler’in yerine ise Salih aynı anda oyuna giriyordu. Eskişehirspor’un sağ kanadı yeterince tehditkar olmadığı için olsa gerek Aykut Kocaman, sol bekte Ziegler’in savunma yönü yerine Caner’in hücum yönünü tercih ediyordu. Bu değişikliklerden sonra Fenerbahçe biraz daha toparlanmış gözükse de, bu sonucu değiştirebilecek ölçüde bir değişim değildi.
Nizami gol iptal edildi
Uzatma dakikalarında, yan hakemin verdiği yanlış ofsayt kararı ile iptal edilen golü atan ve maçı penaltı atışları sonucunda kaybeden taraf Fenerbahçe olsa ertesi günün tek konusu bu pozisyon olurdu. Oligarşiyi temsil eden takımların bu gibi durumlarda bir anda "en mazluma" dönüşmesi çelişkisini en hafif şekilde “komedi” olarak tanımlayabilirim. Maçın 101. dakikasında ise Ersun Yanal oyuna ilk müdahalesini Tello’nun yerine Özgür Çek’i alarak yaptı. Yanal, Caner ve Sow’dan oluşan Fenerbahçe sol kanadını daha fazla zorlamayı amaçlıyordu ki Özgür zaman zaman bunu yapmayı da başardı. 111. dakika da zorunlu olarak Veysel’in yerine Servet Çetin’in oyuna girerken. Her iki teknik direktör de uzatmaların son dakikalarında yaptıkları değişiklikler ile maçın sonucunu değiştirmektense ilk 5 penaltıcılarından birini oyuna almayı amaçlıyordu. Ne yazık ki Nuhiu’nun topun başına geçmeye fırsatı dahi olamadı. Uzatmaların ikinci devresinde Erkan Zengin, Özgür Çek’in güzel pasında kaleye vurmak yerine içerideki arkadaşlarını düşünse belki Baroni iki defa yüreğimizi ağzımıza getiremeyecekti.
Penaltı atışları finalisti belirledi
Bir kere Konya’da, bir kere Ankara’da ve bir kere de İstanbul’da seri penaltı heyecanını yaşamış biri olarak, hep mutlu son görmüş olsam da, yaşadığım stres sebebiyle her zaman penaltı atışlarından nefret etmişimdir. Sezon başında UEFA kupasında Marsilya’ya elenmemizin baş mimarı olan ve aradan geçen zaman zarfı içerisinde takımın en güven veren ve istikrarlı oyuncusuna dönüşen Boffin’in sezon başındaki hatalarını affettirerek Avrupa vizesine bizi iyice yaklaştırmasını çok isterdim. Ancak penaltı atışları sonunda finali kutlamak yerine, neredeyse tamamı Fenerbahçeli olan Moğollar grubu ile yapacağım 4-5 günlük yolculuktan çekinir hale geldim. Zira Mehmet Topuz'un penaltısı ağlara değer değmez Cahit Berkay ve Serhat Ersöz'den yolculukların benim açımdan rahat geçmeyeceğini belli eden mesajlar alıyordum. Geçen yılki yarı final de elenişimiz hepimizi utandırmıştı. Bu yıl en azından oynanan oyun ile gurur duyabiliriz.