MUSTAFA SAPMAZ
1- Tribündeki taraftarı birleştirmeli
F.Bahçe’de taraftar gruplarının tribünlerde ahenkli ses çıkarmadığı dönemde (2000-2001) göreve gelen Mustafa Denizli, kendisine dahi karşı olan grupların temsilcileri ile görüşmüştü. Futbol takımının başarısı için desteğin önemini ve gücünü anlatmış, geri kalan her şeyin teferruat olduğu mesajını vermişti. Tribünlerdeki sessiz çoğunluğu harekete geçirmiş, herkesin ortak bir amaç için bir araya gelmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Yıllarca söylenen “Hep Destek Tam Destek” sloganının aynı sezon çıkması tesadüf değildi. Tribünlerde benzer bir tablo ile karşı karşıya olan Ersun Yanal, görüş farklılıkları bulunsa da taraftarın tribüne geldiğinde tek ve güçlü bir ses çıkarmasını sağlayacak temaslar kurmayı ve mesajlar vermeyi göz ardı etmemeli.
2- Cesur ve atak oyun oynatmalı
F.Bahçe taraftarı güçlü, atak ve gösterişli futbolu beğenir. Kulübün tarihinde adları nesilden nesile aktarılan futbolculara bakın, büyük çoğunluğu bu profili temsil eder.
3- Gençleri mutlaka kazanmalı...
Kulübün Dereağzı Tesisleri’nde cevher yatıyor. Yetenekli, A takımda oynama potansiyeline sahip ve Milli Takım’ın her yaş kategorisinde oynayan gençler yetişiyor. Aziz Ceylan, Gökhan Sazdağı, Hakan Cinemre, Oğuz Mataracı, İbrahim Serdar öne çıkanlar. Kadrodaki Recep Niyaz, Beykan Şimşek ve Mert Günok buranın ürünü. Yine buradan yetişip tecrübe kazanmaları için kiraya verilen oyuncular var. Ayrıca Salih Uçan gibi transfer edilmiş futbolcular bulunuyor. Aykut Kocaman kendi döneminde gençleri çok fazla oynatmadığı için eleştirilmiş olsa da genç oyuncu stratejisi geliştirmişti. Bu sayede taraftarın genç oyuncuya sempatisi oluştu. Ersun Yanal taraftarın bu açlığını besleyecek hamleleri kuvvetlendirmeli. Gelecek sezon Salih Uçan başta olmak üzere bu oyuncuları ön plana çıkarır, onları kenar süsü değil takımın as unsuru yapar, Aykut Kocaman’nın altyapı sorumlusu Şenol Çorlu ile kurduğu ilişkiyi sistematik hale getirirse; tribünlerdeki kredisini artırır. Ancak daha önemlisi üst yapı ile alt yapı arasında izleme, raporlama ve ziyaret temeline dayanan ilişkiyi kurumsallaştırırsa, F.Bahçe’nin gelecek sezonlarına bu oyuncu kaynağı ile damga vurabilir.
4- Çekirdek kadroyu belirlemeli
F.Bahçe’nin geniş kadrosu var. 30’a yakın isimden oluşacak kadro, sezon içerisinde sakatlık, ceza ve formsuzluk gibi durumlara karşı pozisyonlarda eksiklik yaşanmaması adına avantaj. Fakat oynamayan oyuncuların yaşayabileceği mutsuzluk ve bunun takım içi ilişkileri zedeleme ihtimali adına dezavantaj. Aykut Kocaman geçen sezon rotasyonu iyi uygulamıştı. Ersun Yanal da bunu devam ettirmeli. Ancak sezon içerisinde yararlanacağı çekirdek kadroyu da çabuk kararlaştırıp yararlanmayacaklarını ya oynamadıklarında mutsuz olmayacağı ortak hedef bütünlüğüne ikna etmeli ya da kira-satış ile göndererek kadronun flu yapıda kalmasına izin vermemeli.
5- Teknik kadrosunu güçlendirmeli
Ersun Yanal’ın teknik kadrosunda Aykut Kocaman’ın birlikte çalıştığı ekibinden İsmail Kartal ve Murat Öztürk’ün bulunacak olması, sürdürülebilirlik açısından olumlu bir hamle. Ancak yetmez.
6- Türkiye’ye hitap etmeli
Başarılı olan yerli teknik direktörlerin ortak özelliği maç öncesi ve sonrası mesajlarında Türkiye’ye hitap eden bir dili kullanmalarıdır. Sadece oyunu analiz etmek, kendi taraftarına mesaj vermek, F.Bahçe gibi geniş kitlelerin takip ettiği takımlarda yeterli olmaz. Ersun Yanal Türk Milli Takımı’nı çalıştırmış, tecrübeli bir isim. Sıkılgan olmayan, samimi, kendine güvenli ve derdi Türk futbolu olduğunu gösteren dili benimserse; kulübün geçtiğimiz sezonlarda biraz tozlanan eylemleriyle ülke futbolunun lokomotifi olma özelliğini yeniden parlatabilir.
7- Çok hızlı başlangıç yapmalı...
Başarı için garanti değil, ancak F.Bahçe taraftarının son yıllarda yaşadığı travmayı atlatması ve takımın taraftarıyla bütünleşmesi açısından önemli. F.Bahçe, ilk 10 maçın sadece birinde puan kaybederek hızlı giriş yaptığı 2009-2010 ve 2005-2006 sezonlarında şampiyonluğu son maçlarda rakiplerine kaptırdı. Bu kez benzer bir tablo ile başlarsa işin sonucunu tersine çevirmek için gerekli gibi duruyor. Aykut Kocaman geçen sezon kaçırılan şampiyonluğu sezonun ilk yarısından kaybedilen puanlara bağlarken haklıydı. Ersun Yanal ligin ilk haftalarına hızlı başlangıç yaparsa, bu sezon Avrupa’da mücadele etmedikleri takdirde maç trafiğinin rahatlığını fırsata çevirme imkanı yakalayabilir.
8- Verimsizleri verimli kılmalı!..
Geçen sezon kadroda bulunan Stoch, Serdar Kesimal, Krasiç, Beşiktaş’a giden Sezer Öztürk ve Mehmet Topuz verimli olamamıştı. Ersun Yanal oluşturacağı çekirdek kadroda bu oyunculardan bazılarına yer verir verim alırsa, F.Bahçe taraftarının kendisine olan güveni artacaktır. Kulübün yeni transferi olarak değerlendirilecek bu isimler, onlara harcanan rakamların da heba edilmemesini sağlayacaktır.
9- Başkanı da idare etmeli
Dünya üzerinde sadece takımı idare etmenizin yetmeyeceği takımlar vardır. Inter ve Moratti buna futbol kulislerinde örnek gösterilir. Hocalar kulübün sahibini de yönetebildiği ölçüde başarılı olmuşlardır.
F.Bahçe de Türkiye’de buna en yakın takımdır. Ersun Yanal, kulübün başkanı ile uyumlu bir dil tutturmalı, ancak herkesin yetki alanını da iyi belirlemelidir. Kamuoyuna bu yönden verecekleri fotoğraf, hem kulüp içi hem kulüp dışı saygınlığının zedelenmemesini sağlayacaktır.
10- Baskı altında asla sinmemeli!
Ersun Yanal’ın kariyerindeki kulüpler seviyesinde çalıştığı en stresli takım Trabzonspor’du. Yerel basının negatif eleştiri etkisi güçlüydü. Şimdi F.Bahçe’de bunu ulusal çapta yaşayacak. Türk Milli Takımı’nda benzer bir deneyim yaşamıştı. Alacağı kararlar ve sonuçlar sonunda gelecek eleştiriler karşısında omuzları düşük bir fotoğraf vermesi başarıya ulaşmasını zorlaştırır.
Ersun Yanal alacağı her kararı ve tabela sonucunu, kendine güvenli ve şeffaf bir tavırla karşılamalı.
Böyle davranması baskı karşısında sinmediğini, aksine güçlendiğini gösterecektir.
Mustafa Denizli ve Fatih Terim basını hafta içinde bilgilendirerek, gazetecilerin haber yazarken doğru bilgi ile hareket etmelerini sağlamıştır.