'Aziz Yıldırım… İşte şimdi bittin…'

Erhan Seven'in kaleminden Aykut Kocaman'ın ayrılığı...

ERHAN SEVEN / ANKARA

Aziz Yıldırım, 15 yıldır Fenerbahçe’nin başında. Kimilerine göre Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan bile havalı ve etkili bir koltukta geçen 15 yıl… Ne de olsa ‘Republic of Fenerbahçe’nin President’ı…

Kafasına rakı bardağı koyan Ali Şen’in desteklediği Vefa Küçük’ü, şu anda hafızası yerinde olmadığı söylenen ve cezaevinde bulunan dönemin  Özel Harekat Daire Başkanı  İbrahim Şahin’in oyuyla, “tek oy farkla” geçerek Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin başına gelmişti  Yıldırım… Şu anda kendisini desteklemeyen birçok ‘Genç Fenerbahçeli’ dünyada bile yoktu o takımın başına geldiğinde.

Bu arada birçok kongre kazandı. Rakiplerini alt etti. Kimi kongre öncesinde ‘tek aday çıkmazsam olmaz’ dedi. Küstü, gitti. Sayısını da hatırlayamıyorum ama birkaç kez istifa etti. Daha sonra bindirilmiş kıtalarla, gözyaşlarıyla ve hatta omuzlarda tekrar başkan oldu.

Saha içi başarılarda büyük katkısı olan futbolcuların transferlerine imza atan yönetici arkadaşlarını yedi zaman zaman. Anelka, Van Hojdonk, Alex, Ortega,  Anderson gibi Avrupa’da ve dünyada sükse yapan transferleri gerçekleştiren Hakan Bilal Kutlualp, Sadettin Saran ve diğerleri… Neredeler şimdi? Yoklar. Çünkü başkan, taraftarın gözünde büyüyen,  genç ve başarılı yöneticileri potansiyel tehlike olarak gördü. Bu isimlerin harcanması gerekiyordu harcadı. En az kendisi kadar Fenerli olan bu genç yöneticileri. Kendisine potansiyel rakip olanların kellesini aldı. Tıpkı canım, güzelim Türkiyem’in siyasetçileri, genel başkanları gibi. Geçmişte ve şu anda koltuklarını kaptırmak istemeyen genel başkanları gibi.

 ‘Mustafa Denizli şampiyon yap bizi’ sloganıyla ünlü teknik adamı takımın başına getirdi. Takım şampiyon oldu. İkinci sezonda ise devre arası takım ikinci sıradayken Denizli’yi istifaya zorladı ve gönderdi.

‘İnşaattan da anlarım, futboldan da’ dedi ama futbolun içindeki ruhu, güzelliği, duygusallığı göremedi inşaat çamurunun içinde. Bence de her ikisinden de anlamak mümkündü ama Aziz Yıldırım, ‘genlerindeki duygularını’ estetik operasyonla aldırdığı için futboldan anlaması pek mümkün olmadı. Bazılarına ‘keşke hep inşaatta kalsaydın, inşaat iskelesinde sallanıp dursaydın’ dedirtti.

Kardeşiyle kavga etti ve Zico’yu gönderdi . Gerekçesi  de,  “takım ikinci oldu diye gönderdim” şeklindeydi. Daum ile iki kez şampiyonluk, iki kez de ikincilik yaşadı Fenerbahçe. Ama buna karşılık Daum da iki kez kovuldu Aziz Yıldırım tarafından…

Renkleri sarı-kırmızı, gönülleri kara olanlar tarafından ‘ırkçı Fener’  iftiralarına maruz kalan Fenerbahçe ve onun taraftarı çikolata renkli Van Hoojdonk’u çok sevdi. Ama başkan onu bile kıskandı. Fenerbahçe taraftarı ile arasındaki mükemmel bağ onu rahatsız etti…

Sayılabilecek vukuatları çok ama burada keseyim. Ne de olsa Fenerbahçe başkanı çünkü…

VE GELDİK 3 TEMMUZ SÜRECİNE

Ve gelindi 3 Temmuz sürecine. Ne olduğu hala belli olmayan bir süreci yaşadı Fenerbahçe… Aslında bizler için önü arkası belli olan bir süreç.  Gözlemlerimizden, izlenimlerimizden anladığımız kadarıyla sahada Fenerbahçe topçusunun büyük mücadele vererek kazandığı helalinden  bir şampiyonluk var.  Zaten bu tespiti o sezon ezeli bir çekişme içine girdikleri Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş de söylemişti. Ve hatta kalecisi Tolga Zengin de şampiyonlukla ilgili olarak, ‘Fenerbahçeli futbolcuları  kutluyorum, başkalarını değil’ diyerek Fenerbahçeli futbolcuların hakkını teslim etmişti.

“Tarlalar ekildi, borç paralar verildi, poşetler içinde forma hediye edildi” dendi. İmamlardan icazet istendi para almak için… Haa diğer takım da kasa kasa Sivas’a balık gönderdi, Karadeniz balığı… Bu sürece inanın şike davasına bakan hakim Mehmet Ekici’nin bile hukukçuluğu, tecrübesi zaman zaman yetmedi.  Bunu kendisi de itiraf etti.

Davanın hukuki boyutu hala sürüyor ama bu süreçte Fenerbahçe taraftarı dünyada eşi benzeri görülmeyen bir birliktelik, beraberlik gösterdi. Birkaç çatlak ses çıktı ama Yıldırım’ı sevmeyenler bile 3 Temmuz sürecinde Yıldırım’dan yana durdular. Aslında Yıldırım’dan ziyade Fenerbahçe üzerinde oynanan oyunlar olduğu düşüncesi, Fenerbahçe’yi bir yaptı, iri yaptı, diri yaptı.

Tek vücut haline gelen bu birliktelik aslında dağılabilirdi de. O birlikteliği ayakta tutan ve dolayısıyla Aziz Yıldırım’a desteği daha da arttıran en önemli konu ise, Fenerbahçe futbol takımının saha içi futbol başarıları, aldığı skorlar ve son saniyeye kadar sürdürdüğü şampiyonluk mücadelesi oldu. 2012 yılı mayıs ayında bence Semih’in Muslera’nın yanından kaparak attığı legal ve nizami gol geçerli sayılsa Fenerbahçe tarihi bir şampiyonluk elde edecekti. Ama bence tarihi bir ikincilik elde etti. O da büyük başarı…

Peki, Fenerbahçe’deki bu birlikteliği ve bu sürece karşı direnci günden güne arttıran saha içi sonuçların alınmasındaki baş mimar kimdi? Takımın başkanı, iki yöneticisi hapishanedeyken, onların yerine başkan, yönetici, teknik adam  olan ve takımı ayakta tutan kimdi? Bundan 20 küsur yıl önce,  8 yıl boyunca çubukluyu hakkıyla giyen ve Ali Şen tarafından çok da gereksiz bir şekilde derdest edilen  adamla aynı adam değil miydi?

SENİ BU SÜREÇTE AYKUT KOCAMAN BAŞTAN YARATTI 

Belki başkan şimdi çıkıp şunu diyebilir: “Aykut Kocaman’ı ben getirdim”. Doğru da olabilir. Ama inan ki Aziz Yıldırım… Kocaman’ı teknik adamlığa sen getirmiş olabilirsin ama senin başkan olarak bu süreçte kalmanı sağlayan adam da Aykut Kocaman’dır.  3 Temmuz’dan sonraki süreçte saha içi başarıları olmasa inan, birçok Fenerli senin yanında kalmazdı, olmazdı. Sen Aykut Kocaman’ın taktikleri, çubuklu formayı giyen Fenerli futbolcuların golleri sayesinde orada kalabildin son dönemde. Aykut Kocaman seni orada tuttu, belki de seni baştan yarattı.

Aykut Hoca’nın istifasıyla birlikte şu anda boşta olan Mourinho’yu  ya da Ferguson’u getirebilirsin. İkisi de boşta, ikisi de zirvede olan iki hoca. Yine bomba, dünya çapında transferlere imza atabilirsin. Yani göz boyamaya çalışabilirsin. Ama kırdığın birçok Fenerlinin kalbini zor onarırsın. Artık sana sadece Genç Fenerbahçeliler değil, orta yaşlısı, ihtiyarı, kadını,  çocuğu, embriyosu, vitamini bile karşı koyacaktır. Yargıtay’da sallanan koltuğun inan şu anda altından iyice kaymaya başladı.

Hoca’yı istifa noktasına getirmenle birlikte birçok Fenerlinin gözünde ‘cami duvarına hacet gidermeye gelen biri’ durumundasın artık.  Bugün itibariyle Aykut Hoca’ya yaptığın bu haksızlıkla birçok Fenerli’nin gönlünde Yıldırımlar çaktırdın ve Aziz olamadın. Ama Aykut  Hoca, ‘sen bizim Kocaman gururumuzsun’ tezahüratıyla haklı ve gururlu yerini alacak bir Fenerlinin gönlünde.

Yolun açık olsun, büyük teknik direktör olma yolundaki Aykut Kocaman. Bir gün ve yine aynı yerde mutlaka görüşeceğiz ve olacağız. Ama o zaman başkaları olmayacak. Kocaman adam, su gibi aziz ol. Aziz Yıldırım, bugüne kadar birçok hata yaptın. Ama sen bu cumhuriyetin başkanı olarak gözümüzde ayrı bir yerdeydin, hatalarınla destekledik seni. Ama Aziz Yıldırım, işte şimdi bittin. Sana da geçmiş olsun…