Alexander Sörloth, Trabzonspor dergisine verdiği röportajda, transfer sürecinde Filip Novak ile iletişimde olduğunu, bordo-mavili ekibi büyük ve iyi bir kulüp olması nedeniyle tercih ettiğini aktardı.
1993-1994 sezonunda babası Goran Sörloth'un Bursaspor forması giydiğini anımsatan Sörloth, şöyle devam etti:
"Babam her zaman çok olumlu düşünüyor ve transferime pozitif yaklaşıyordu. Tabii ki onun Türkiye'de oynadığı yılların üzerinden çok zaman geçti ve futbol dünyasında çok şey değişti. Artık her şey çok profesyonel ilerliyor. Ancak Trabzonspor'un benimle ilk ilgilendiği ve transfer görüşmeleri başladığı günden itibaren babam çok olumlu, istekli davrandı. Özellikle Trabzonspor'u tercih etmemde öne çıkan iki sebep olduğunu söyleyebilirim. Süper Lig'in çok çekişmeli ve zor bir lig olduğunu biliyordum. Ayrıca sezon sonunda UEFA Avrupa Ligi'nde ve Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etme şansınız oluyor. Bu liglerde kendinizi gösterme şansı bulmak da tercih etmemde öncelikli sebeplerden biriydi. Bir diğeri ise Trabzonspor'un çok iyi bir takıma sahip olup, her zaman zirveye oynayan bir kulüp olmasıydı."
Performansındaki yükselişin oyun içinde kaldığı süreyle bağlantılı olduğunu anlatan Sörloth, bu konuda teknik ekipten büyük destek gördüğünü vurguladı.
Maç öncesi ve sonrasında teknik ekibin kendisini teşvik ettiğine ve performansının yükselmesi için görüşmeler yaptığına değinen Sörloth, "Bunun yanı sıra Trabzonspor ile Crystal Palace'ı karşılaştırdığınız zaman, Cyrstal Palace, önceliği ligde kalmak ve bir alt lige düşmemek olan bir takımdı. Trabzonspor ise her zaman mücadele etmeyi ve zirveyi hedefleyen bir takım. Burada daha fazla şans bulabiliyorsunuz. Performansımdaki değişimi de bununla açıklayabilirim." ifadelerini kullandı.
Teknik direktör Ünal Karaman'ı "Çok iyi bir antrenör." olarak tanımlayan Norveçli oyurcu, ofansif futbol anlayışının kendisinin istediği bir tarz olduğunu kaydetti.
"Birden kalp atışlarım hızlandı"
Golcü futbolcu, Trabzonspor'da taraftarın coşkusu ve stattaki atmosferden etkilendiğini belirterek, "Futbolun içinde bulunduğum andan beri gördüğüm en iyi ve coşkulu atmosferin Trabzon'da olduğunu söyleyebilirim. En iyi taraftar grubu Trabzon'da. Burada taraftarımızın önünde oynadığımız Sparta Prag karşılaşmasında atmosfer o kadar inanılmazdı ki birden kalp atışlarım hızlandı. Devre arasında vücuduma heyecandan kramplar girmeye başlamıştı. Alışık olmadığınız bir durum ve ister istemez insanın vücudunda heyecan yaratıyor. Ben de o maçta bunun karşılığını vermeye çalışmıştım. Futbol hayatım boyunca gördüğüm gerçekten en iyi atmosferdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'deki futbol tarzını beğendiğini vurgulayan Sörloth, şöyle devam etti:
"Açıkçası benim tam olarak aradığım durum. Türkiye'deki futbol tarzını seviyorum. Maç içerisinde defans oyuncularıyla mücadele etmek hoşuma gidiyor. Oyun içinde fiziksel gücünü kullanabilmeyi seven bir oyuncuyum. Maç içerisinde atak ve defans pozisyonları sıkça yaşanıyor. Ben de bu sayede fiziksel özelliklerimi kullanabileceğimi düşünüyorum. Bu anlamda Süper Lig'in bana tam olarak uyduğunu söyleyebilirim. Kendini güç olarak geliştirebileceğin bir ülke burası."
"Türkiye'ye şu an gelmiş olduğum için mutluyum"
Trabzonspor'da iyi bir seviyede olduğunu, daha da iyi seviyelere gelebileceğini dile getiren Sörloth, "Eğer Türkiye'ye 1-2 yıl önce gelseydim ve şu anki tecrübelerime sahip olmadan Trabzonspor'da oynuyor olsaydım, belki de benden beklenen performansı gösteremeyecektim. Daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilecekti. Bunu aslında tam olarak bilemeyiz. Futbol çok büyük bir iş ve bu büyük camiada tecrübe sahibi olmanız, neler yaptığınızı bilmeniz gerekir. Sürekli bunun bilincinde olmanız gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye'ye şu an gelmiş olduğum için mutluyum. Daha erken gelmiş olsaydım belki sıkıntılar yaşayabilirdim. Doğru zamanda, doğru yerdeyim. Daha doğru olması için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Bundan vazgeçmeyeceğim." ifadelerini kullandı.
Trabzon'da insanların kendisine olan ilgisinden memnun olduğuna işaret eden Norveçli forvet, kentte başından geçen ilginç bir hikayeyi ise şöyle anlattı:
"İlk geldiğim günlerde bir televizyon almak için teknoloji mağazasına gitmiştim. Televizyonu satın aldıktan sonra bir taraftarımız benimle fotoğraf çekilmek istediğini söyledi. Birlikte fotoğraf çekildik. Sanırım bir grup konuşmasında bu fotoğrafı yayınladı. Sonra hiç beklemediğim anda yaklaşık 50 kişi birden mağazanın içine doluşmaya başladı ve benimle fotoğraf çekilmeye çalıştı. Sağ olsun mağazanın yetkilileri yardımcı olmasalar, arabaya binip evime gidebilmem bile mümkün değildi. Çünkü bir anda onlarca kişi içeriye girerek fotoğraf çektirmek istedi. İnanılmazdı."
(AA)