Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (7): Ve içimizi titreten o ses: Beşiktaş'ım sen çok yaşa!..

Beşiktaş tribününün sesi Alen Markaryan, şampiyonluk öyküsünü AKŞAM okurları için kaleme aldı: ''Beşiktaş sevgisi oluk oluk akıyordu... Milyonlar ayaktaydı. Maviliklere sürülen teknelerden, küreklerden, yüreklerden tek bir ses içimizi titretiyordu: 'Beşiktaşııııııııııımmmm seeeeeeennn çoooooooookkkkk yaşaaaaaa...' Hesap görülmüştü... Üstü kalsındı.''

AKŞAM

Bu ulvi duygularla Kayseri maçına çıktık! Artık eldeki kadro belliydi İsimleri değiştiremeyeceğimize göre sistemde oynamalar yapmalıydık... Sergen Yalçın "Hadi oğlum iki üç maçta sen oyna" dediğimiz Töre'yi forvete Ghezzal ve N'Koudou'yu kanatlara koymuştu... Josef'in önünde Ljajic vardı ve oynanan oyun itibarıyla zarlar düşeş gelmişti... Maç öncesi yazılarımda Metin-Ali-Feyyaz gibi, değişken, akışkan, devamlı yer değişip çapraz koşularla rakibi bozan bir sistem dediğim tam da buydu benim... Tutmuştu... 14. dakikada 2-1 öne geçtiğimizde, tek hatta 2 farklı galibiyetlere güvenilmeyeceğini sezon boyunca kulağında küpe gibi taşıyan biz, Kayseri kalecisi Doğan'ı geçemiyorduk... Sayın Çakır, vermediği kartlarla, verdiği penaltıyı dengelemeye çalışıyordu... Nihayetinde N'Koudou güzel oyununu 3 golle taçlandırıyor, Ve Beşiktaş son 5 haftaya lider giriyordu... Beşiktaş'ın 5'indeydik Ve Rize'ye gittik.

CAMİA KOMPLE KAN TÜKÜRÜYORDU

Bülent Uygun'la çıkış yakalayıp kümede kalmayı neredeyse garantileyen Rize, bütün hafta Beşiktaş maçını konuştu. Bülent Uygun "Kazanmak için oynayacağız" diyordu ama kulübesinde 3 golcüyü yedek soyundurmuştu! Öyle bir yarım saat seyretmiştik ki, ben önümdeki yemeğe kaşık çalamamıştım! Anlayın gayrı... İlk 15 dakikada tam 6 yüzde yüzlük top çıkarmıştı Gökhan... 2 de gol var ha VAR'dan dönen(!) İkinci yarıda Töre'nin halı sahadaki "At da gel" modeli golüyle farkı 2'ye çıkartıyorduk ama meğer program yeni başlıyormuş da haberimiz yokmuş... Ghezzal'ın attığı golün büyüyle, halüsinasyonla bir ilgisi var mı diye düşünürken Maç yine klasik 3-2'ye geldiğinde, Camia komple kan tükürüyordu...

"CUMARTESİ NE OLACAĞINI GÖRECEĞİZ!"

Bırak averajı puandan olmayalım bari diyorduk artık... Düdük çaldı, ciğer kasmayı bıraktı ve Sergen Yalçın Türkiye liglerinde görülmemiş bir meydan okumayı vizyona soktu... "Cumartesi ne olacağını göreceğiz." Bu cümle son dönemlerde Beşiktaş'la kim oynayacaksa O takım hocasının Beşiktaş'ı yenmek için oynayacağız demesine bir isyandı... Ve hedefte Hatay hocası Ömer Erdoğan vardı... Hatay iyi top oynuyordu ama Sergen'in bahsettiği cumartesi günü daha 14. dakikada 3-0'ı gördüklerinde, Gol santrası yapmadan orta sahada "Ne oluyoruz" toplantısı gerçekleştiriyorlardı. Ama sevdalar nafileydi ve maç 7-0 bitiyordu... 9. kolordunun ayak sesleri gibiydik. Ses her yerden duyuluyordu... Geliyorduk...

İKİLİ AVERAJI KAYBETMEYELİM DİYE...

3 maç kalmıştı... Kimseye bakmadan 4 puan şampiyonluk demekti... Ve Galatasaray maçı gelip çatmıştı... 6 puan farkla Sami Yen'e gidiyorduk... Galatasaray başkanıyla, hocasıyla ve taraftarıyla tam kaos yaşarken, kafaları kongreye sabitlenmişti. 2 hafta evvel Fatih Terim "Beşiktaş yenerse tabii ki alkışlarız." cümlesi, Asla masumane ve naçizane bir sesleniş değildi! Ama onları kongreden sahaya döndüren Sayın Başkan Çebi'nin, "Yenersek tabii alkışlayacak." cümlesi olmuştu!.. Hazırlıksızdık, çok sakat vardı, ve hamle oyuncumuz yoktu. Maç 3-1'ken 4 olup ikili averajı kaybetmeyelim diye artık Rıdvan'ı ve Necip'i oyuna anca alabildik! Anlayın gayrı!

ASIL BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEYECEKTİ!

Tabii bu kısmı 3-1 yenildik diye öylece geçemeyiz... Akşam seansında eski hakem Bünyamin Gezer, yayıncı kuruluşun özet görüntülere servis etmediği, daha 4. dakikada Donk'un, Atiba'nın aşiline bastığı anı gösteriyor, Direkt kırmızılık pozisyon Riva'da VAR'dan, Sahada duvardan(!) geri dönüyordu... Welinton'un attığı gol saniyelerle çizilip ofsayt diye servis edilirken, Babel'in orta saha çıkışlı golü 4 dakika sonra hazırlanarak onaylanıyordu... Zorla verilen penaltı, "bana zorla penaltı verdirirsiniz he!" diye çalınan karşı penaltı bitmeyen senaryolar... Galibiyetin verdiği gazla maç sonunda Fatih Terim, "Biz bitti demeden bitmez." diyecek lakin asıl bu lig, biz bitti demeden bitmeyecekti!.. 41. haftada Karagümrük'e yenildik. Son haftaya girilirken puanların eşitlenmesi bir yana adamların hocasından topçusuna acayip bir sevinç yaşamaları fena zorumuza gitmişti... Kümede kalma dertleri yoktu. Şampiyonluk hedefleri yoktu?! Neydi bu garabet? Enteresandı, ilginçti!?

3 GÜN 3 ASIR GİBİ GELDİ...

Maç içinde 1-1'den sonra 10 kişi kalmaları iştahımızı kabartmış bu maçı alalım Göztepe maçında beraberliği cebimize koyalım feveranlığıyla saldırmış yüklenmiş, zorlamış, direklere takılmıştık ve ani bir kontrada zulada bekleyen kınsız bıçak gibi yara almış, statta olsak herhalde 3 saat dışarı çıkamayacağımız yığılıp kalacağımız bir gol yemiştik Roiser sahanın ortasında ağlıyor biz ağlıyorduk... Acayip işler oluyordu Fener de Sivas'a yeniliyor Galatasaray oturduğu yerden hem de hiç akıllarda yokken şampiyonluk potasına giriyordu... Puanlar eşitlenmiş nefesler tutulmuştu... 3 gün 3 asır gibi geldi... Göztepe maçı gelsindi ve bir an evvel bitsindi...

VE RÜYA BİR ANDA KÂBUSA DÖNÜYOR

Galatasaray kendi sahasında Malatya ile oynuyordu... Galibiyetler halinde Galatasaray'ın bizden 3 averaj fazla yapması gerekiyordu şampiyonluk için... İşte böyle bir ortamda İzmir'e gittik... Ljajic çıkık omuzuna Oğuzhan yırtık adalesine rağmen gerekirse oynarım demiş, Aboubakar ve Cenk sakatlığına Hasic koltuk değneklerine rağmen İzmir kafilesine dahil edilmiş, takım İzmir'e tam kadro gitmişti... Tabii bu psikolojik kadro yerini fizyolojik kadroya bıraktığında, ne kadar da, vakur, sınırlı, savaşçı ve "11 kişi sahadaysak eksik sayılmayız." fotoğrafıyla baş başa kalmıştık... Kırılma noktalarının tillahı Vida yine sarı saçlarıyla esiyor, Akabinde Malatya, Sami Yen'de gol atıyordu... uyanmak istemediğimiz rüyalara giriyorduk. Tabii bu rüya Göztepe'nin golüyle kâbusa dönüyor, Çile bülbülüm çileyi vücudumuzun her yerinde hissediyorduk... G.Saray gol attığında Göztepe tribünün gol diye ayağa kalkması da gözlerimizden kaçmadı! Lakin onlarla uğraşacak zamanımız yoktu! Artık bizim 1, G.Saray'ın 5 gole ihtiyacı vardı... Ve azap saatleri başlamıştı... İşler saha içinde yüksek oranda heyecandan dolayı istediğimiz gibi gitmiyordu ama sene başından beri hırsı ve çalışkanlığıyla öne çıkan Larin, Taşıdığı topun sonunda penaltı yaptırıyor Gizli bahçe Ghezzal ters köşe yaptığında Gözlerimizi tekrar Sami Yen'e çeviriyorduk. Orada da zaman tükenmiş biz de İzmir'de Fırat Aydınus'un son düdüğünü Sergen Hoca'nın saha içine kadar girip bitir artık diyen ellerini çıktığımız kanepenin üstünde duvarlara vurarak destekliyorduk...

Film kopmuştu Şampiyonduk...

BİTTİ

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (1): Öykü değil destan bu...

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (2): Korona kuşatmasında cendereden çıkış planları

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (3): Şampiyonluğun sinyalleri

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (4): Puanlar eşitlendi, lig yeniden başladı

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (5): 2 dakika geçse deniz görünecek

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (6): Yine sahnede dertlerimi zincir yaptım!