Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (4): Puanlar eşitlendi, lig yeniden başladı

Beşiktaş tribünün sesi Alen Markaryan, şampiyonluk öyküsünü AKŞAM okurları için kaleme almaya devam ediyor.

Antalya maçında, 4. haftadan beri ilk defa 2 maç üst üste puan kaybediyorduk. Sonra nefes almadan Konya geliyordu. 3 büyük takımın puanları eşitlenmişti. Ve lig yeniden başlıyordu.

İlk yarı bitmişti ama sezonun 2. Yarısı sıkışık fikstürden dolayı, ara vermeden "Hemencecik" başlamıştı... Rakip, maaşını Beşiktaş Kulübü'nün ödediği. Abdullah Avcı'nın Trabzon'uydu... Ne garip sözleşmeler değil mi!!!!?? Daha maçın başında Rıdvan sakatlanıyor Yerine N'Sakala giriyor, Girer girmez de orta yapıyor, Abou kafayı uzatıyor, Top ağlara gidiyor.

Bunu gören taraftar tribünde coşuyordu. Larin, fişi çekip kablosunu falan atması gereken yerde. Akıl almaz goller kaçırıyordu üstüne bir de... Tabii hal böyleyken, Evrendeki döngü hayatta affetmez. Altın kural devreye girip "Atamayana atarlar" modeli harekete geçiyordu. Öyle bir gol yiyorduk ki Breh! Breh! Breh! Önce Vida, sonra Montero en sonunda Ersin'e çarpıp ağlarımıza giden top Yazı başlığımda belirliyordu... "3bantbilardo." 2. yarıda sahada Trabzon yoktu

NE VARSA BİZİM ÇOCUKLARDA VAR

Çocuğunu evde bırakıp misafirliğe giden anne-baba gibi Uğurcan'ı kaleye koyup gitmişlerdi sanki... İnanılmaz toplar çıkardı o gün Uğurcan... Dorukhan'ın oyuna girer girmez gördüğü kırmızı karta rağmen Ablukaya almıştık Trabzon kalesini... Ama Uğurcan'ı geçemedik. Biz bu maçı 2-1 kaybetmiştik ama Aklımızla da alay edilmesi zorumuza ve ne yalan söyleyeyim komiğimize gitmişti. Zira pandemi nedeniyle sınırlı sayıda taraftar alacağız diye açıklama yapılmasına rağmen ev sahibinden fazla Trabzonlulara akreditasyon çıkarılmıştı. Ne yapalım yani avele mi yatalım!!!!! Bu beklenmedik mağlubiyet futbolun cilvesi olarak değer buldu bende...

TAŞ KAPI, KÖR PENCERE

Tabii dünya dönüyor, hayat devam ediyor- du. 23.haftada Antalya maçına çıkmadan evvel. Bir gün Mandzukic imza atıyor, sonra ayağına raftan sünger düştü deniyor, Gelmiyordu!!! Bir gün "Yeşil dev Hulk uçakta" indi inecek diye algı yaratılıyor. Sonra bir bakıyorduk onun da "Kılı dönmüş"!!!! En sonra ne varsa bizim çocuklarda var deyip, Cenk'i Everton'dan getiriyor, Limit açılması içinde Güven'i İtalya'ya Lens'i K.Gümrük'e, Boyd'u Sivas'a kiralıyorduk. Ne limitmiş be!!! demekten de kendimizi alamıyorduk. Adamlar 78 tane! pardon! 18 tane transferin üstüne Szalai, Mesut, Samuel'i alıp, İrfan'la Can kahve partileri düzenliyor, Öte yandan, öte tarafta Mustafa muhabbet Onyekuru'yla kimseyi "tanımazük" fotoğrafları piyasaya servis ediliyordu. Federasyon açık çek vermiş de. Bize de 50 tane senet imzalatıp eve icra memuru yollamış gibi bir haletiruhiyenin içine itmişti... Tabii bütün bunlar yaşanırken maçlar durmuyordu. Antalya'ya gittik. Ersun hocayla anlaşmışlar o sıralar. Beraberliklerle beraber yenilmezlik serileri var hatta. Kapalı defans, kale önüne otobüs çekmeler falan. Neyse gittik. Klasik! Top bizde, saldır babam saldır. Taş kapı, kör pencere. Hani filmlerde olur ya. Kaleyi kuşatmışsın, kaçışları yok.. Kale kapısı birden açılır sen dürbünle bakarsın ve biri o kapıdan koşmaya başlar Tuzaktır bu aslında! Yedin! Yedin... Yemedin ver gargara yapsınlar. Biz yedik arkadaş!!! Adamlar bir çıktı gol oldu iyi mi! Tabii bu golden sonra o kalenin içine çadır kurup ateş yakıyoruz ama hava! 74'te duran top Ghezzal, uçan kafa Vida'yla 1-1'i yakalıyoruz. 10 kişi kalıyorlar, direkten dönenimiz, çizgiden çıkanımız var ama 1-1'le dönüyoruz işte. Ve bu sonuçla 4.haftadan beri ilk defa 2 maç üst üste puan kaybediyorduk. Sonra nefes almadan Konya geliyordu. 3 büyük takımın puanları eşitlenmişti. Ve lig yeniden başlıyordu. Peki maçın hakemi kimdi? Ankara'da Larin'in buz gibi golünü vermeyen arkadaş, Halis Özkahya... Neler yapıyor bakın... N'Sakala'ya biri 15'te öteki 20'de iki sarı kartı peş peşe çıkartıyor beyefendi. Tam 75 dakika 10 kişi oynadık bilmiyor mu- sunuz?!! İnanılmaz reaksiyon gösterdik. Konya'nın pozisyonu yok desek yeridir... Bu cenderede Rosier'in aradan delik bulup şirazeyi kırması, revaninin üzerindeki Napolyon kirazı gibiydi!!! Maç bittiğinde bütün top- çuların kendini yere bırakmasını şampiyon olduğumuz gece en güzel Murat Şahin belirleyecekti.

DEFANSIMIZI KARA DELİK YUTMUŞ GİBİ...

40 maç içinde tek kilit maç o Konya maçıy- dı... Hüseyin Çimşir, Samet Aybaba'dan sonra İsmail Kartal da, Bir Beşiktaş maçı sonrası istifa ediyordu... 25. hafta Ankara'ya G.Birliği maçına gider- ken, takımın yarısını İstanbul'da bırakıyorduk. Vida sarı, N'Sakala kırmızı kart cezalısı, Rıdvan, Montero sakattı... Gördüğünüz gibi defansımızı kara delik yutmuş gibiydi... Dorukhan, Necip kim varsa defansa çağırıyorduk... Tek transferimiz Cenk kulübede acabalarla, dualarla çıktığımız maçta, gizli bahçe Ghezzal sağ çaprazdan sol çıksana müthiş bir plase bırakıyor, Gözümüzün pasını alıyor, bundan sonrası içinde ayık olun mesajı veriyordu taraftara...

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (1): Öykü değil destan bu...

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (2): Korona kuşatmasında cendereden çıkış planları

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (3): Şampiyonluğun sinyalleri

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (5): 2 dakika geçse deniz görünecek

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (6): Yine sahnede dertlerimi zincir yaptım!

Alen Markaryan'dan Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunun öyküsü (7): Ve içimizi titreten o ses: Beşiktaş'ım sen çok yaşa!..