AKŞAM Özel Röportaj: Bugün olsa yine ayağımı kırardım

Ay-Yıldıza ayağını feda eden ‘Rüzgarin oğlu' Orhan Çıkırıkçı'dan AKŞAM'a çok özel açıklamalar: “Türkiye için çok kolay bir maçtı. Depar attım. Açıkçası topu alma şansım da pek yoktu. Kaleciyle çarpıştım. Birçok kişi, ‘5-0'lık maçta ne gerek vardı' dedi ama bugün olsa yine kırılma pahasına ayağımı o topa sokardım.”

AKŞAM Özel Röportaj | Gürkan ATA

Türkiye’nin kabusu İzlanda. Milli Takımımız’a hep ters gelen, her eşleşmede başımıza umulmadık işler açan Kuzey ekibi. İşte o İzlanda’ya karşı tarihimizin en farklı galibiyetine imza attığımız maçta ayağını kurban veren Trabzonsporlu Orhan Çıkırıkçı… Tarih 12 Kasım 1994. İzlanda ile 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası grup eleme maçında karşı karşıya geliyoruz. Milli Takımın başında Fatih Terim ve Rasim Kara var. Türkiye fırtına gibi başladığı maçta golleri art arda sıralıyor. 64’te ceza sahası dışından kazanılan serbest atışta topun başına geçen Sergen Yalçın klasını konuşturup 5. kez topu İzlanda ağlarıyla buluşturuyor.

FUTBOLA OLAN SAYGIM BÖYLE

Kenarda gollere çılgınlar gibi sevinen Fatih Terim oyuncularına, “Durmayın, saldırın” diye işaretler yapıyor. İşte bu maçın hikayesini Orhan Çıkırıkçı’dan dinleyelim: “Ali Sami Yen’de, 5-0’lık İzlanda maçında kaleci ile çarpıştım, ayağım kırıldı. Kolay bir maçtı sonuç olarak, uzun bir depar atmıştım. Açıkçası topu alma şansım da pek yoktu ama içimdeki hırs gözümü kararttı belki de, ayağımı uzattım, kaleci ile çarpıştım. Çoğu kişi ‘ne gerek vardı’ dedi ama bugün olsa, maçta hiçbir iddia da olmasa aynısını yapar, kırılma pahasına ayağımı sokardım topa. Çünkü, futbola olan saygım böyle diyor.”

FENERBAHÇELİLER BİLE TEBRİK ETTİ

Kazanma hırsım hep üst düzeydeydi, küçükbüyük takım, kolay maç, farklı skor hiç fark etmez, 90 dakika aynı enerjiyle top oynardım, formaya aşkım, işime saygım böyle diyordu. Ama rakip futbolculara hep saygı duydum. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi rakiplerle oynadığımız maçların ardından o camiaların taraftarları ile hiç sorun yaşamadım. Hatta bir kez deplasmanda kritik maçta Fenerbahçe’yi yendik, Suadiye’de yürürken Fenerbahçeli taraftarlar beni durdurup tebrik etti. Futbol böyle güzel, sahada bitmeyen rekabet, sonrasında saygı sevgi. Hoşgörü çoktu o dönemler, şimdi daha kavgacı sporseverler olduk sanki!”

ŞOTA ATAMADI ŞAMPİYONLUK GİTTİ

“1996’da inanılmaz şekilde şampiyonluğu kaybettik. Şota süper oynayıp, her hafta gol atıyordu. Van’a ve F.Bahçe’ye atamadı.”

Orhan Çıkırıkçı ilk gol heyecanını şöyle anlatıyor: ”Trabzonspor formasıyla ilk golümü Beşiktaş’a atmıştım, ayın golü seçilmişti. Dün gibi aklımda. Trabzonspor ile çok güzel, anlamlı ve değerli günler geçirdim, ama çok üzüldüğüm maçlar da oldu. 1996’da şampiyonluğu inanılmaz şekilde kaybetmiştik. Önce Vanspor’a karşı belki de tarihin en çok pozisyonuna girdiğimiz bir maça çıktık ama tek atakta gol yiyerek yenildik. Sonra da Fenerbahçe’ye kaybettik. Şota gol kralı olmuştu, haftalardan beri süper oynayıp gol atıyordu, o iki maçta gol bulamadı.”

KURALLARA UYMAYANA İNANILMAZ KIZIYORUM

Orhan Çıkırıkçı: “Bu virüsü ancak kurallara uyarak bitirebiliriz. Yoksa çok can alır. Normalde sakin bir insanım ama ‘Bana bir şey olmaz’ diyenlere inanılmaz kızıyorum.”

Trabzonlu iş insanı Ecmel Faik Sarıalioğlu’nun başkanlığını yaptığı İstanbulspor’u Fatih Tekke ile birlikte çalıştıran Orhan Çıkırıkçı, koronavirüs salgınıyla mücadelede herkesi dikkatli olmaya çağırdı, şu mesajları verdi: “Bugünlerde yaşananları kim hayal edebilirdi ki. Mesela ‘bütün dünyada futbol maçları yasaklanacak’ deseler, gülerdik. Zihnimizi zorlasak bir ihtimal savaştan dolayı olabilir derdik. Ama şimdi filmlerde bile bu kadar geniş kapsamlı düşünülmedi bu salgın. İnanılır gibi değil ama kabullenmemiz, kurallara mutlaka uymamız gerekir. Bu virüsü ancak böyle bitirebiliriz. Aksi takdirde bu iş uzar, çok can alır. Haberlerde görüyorum, sokakta gezenler, polise karşı gelenler, ‘bana bir şey olmaz’ diye düşünenler. Ben sakin insanım aslında ama onlara inanılmaz kızıyorum. Devletimiz her türlü tedbiri alıyor, salgın başladığından beri seferberlik var. Diğer ülkelere bakıyorum, çok vahim günler geçiriyor. Biz Türkiye olarak el birliği ile bu işin üstesinden daha az can kaybı ile geleceğiz, buna yürekten inanıyorum.”

FUTBOLUN RENKLİ ŞEHRİ

Trabzonlu olmasa da Trabzonspor’la özdeşleşen Orhan Çıkırıkçı, Bordo-Mavili şehri şöyle anlatıyor: “Trabzon, sportif anlamda bacasız fabrika gibi. Futbol başta, her branşa ilgi var bu şehirde ve bence bu şehrin en önemli çıkış yollarından biri de spor. Sevgi ve ilgi çok, bunlar daha iyi değerlendirilmeli. Trabzon, Türk futbolunun en renkli şehridir.”

O BÜYÜK RAKAMLARI UNUTUN

Algının transfer piyasasına etkisi konusunda Orhan Çıkırıkçı’nın öngörüsü şöyle: “Korona sonrası futbol sektöründe çok şey değişecek. Kimse önünü göremiyor, gelirler bitti, liglerin geleceği, kulüplerin durumu ile ilgili herkes ayrı bir senaryo yazıyor, sonları kötü bitiyor. Bundan sonra, büyük rakamlarla sözleşme yapılmaz artık, düşünün benim 10 yılda kazandığımı vasat bir futbolcu bir yılda kazanıyordu düne kadar.”

EVLATLARINA DEĞER VERSİNLER

Orhan Çıkırıkçı: “Trabzonspor efsaneyi alt yapıdan isimlerle yaptı, yine yapabilir. Bunu yeniden gösterdiler son dönemde, çünkü burada inanılmaz bir potansiyel var. Yusuf, Abdülkadir, Uğurcan ve diğerleri dünya çapında futbolcular artık, herkes bu isimleri biliyor, yenileri de yolda. Camia onlara güç versin, korusun yeter. Ama kabul edelim, yabacılara gösterilen hoşgörünün onda biri öz evlatlara gösterilmiyor.”

LEMİ’NİN SEVİNCİ KURSAĞINDA KALDI

“Barcelona’ya deplasmanda farklı yenilmiş, İstanbul’a gelmiştik. Fenerbahçe ile maçı bekliyorduk, toplantı yaptı Özkan Hoca. Hepimize çok sert sözler söyledi. Sadece biri hariç. Lemi Çelik, ‘Bak beni eleştirmedi’ diye fısıldadı. Ama Özkan hoca çıkarken, ‘Farkındaysanız bir arkadaşı konuşmadım. Çünkü onu hiç göremedim’ dedi. Lemi’nin sevinci kursağında kaldı.”

KÜÇÜK BEYİNLİLER BÜYÜK TOPLARLA

“Özkan Sümer hoca antrenmanlarda bize kızıyor, yoruyor. Bir gün öğrendik ki tenis oynamaya gitmiş. Dalga geçip intikam almak için rahmetli Turgut Uçar ve sevgili İsmail Gökçek ile korta gittik. Bizi görünce, ‘Bakın, küçük beyinliler büyük toplarla, büyük beyinliler küçük toplarla oynuyor’ dedi, hemen geri döndük!”

AT HOCAYI DA KURTULALIM

“Bir maçta hakem Sadık Deda, Özkan hoca sürekli bağırıyor. O gün inanılmaz agresif, hakeme de aynı şekilde sürekli itiraz. Bir ara oyun durdu, Özkan hoca bağırmaya devam ediyor. Şeyhmuz hakemin yanına geldi, ‘Hadi be hocam, at Özkan hocayı, sen de kurtul, biz de’ dedi. Sadık Deda çok güldü, dediğini yapmadı.”

EYLÜL’ÜN DÜĞÜNÜ EYLÜL’E KALDI

Orhan Çıkırıkçı Mayıs’ta yapmayı planladıkları kızı Eylül’ün düğününü mecburen ertelemiş. Ancak bunda da bir hayır vardır diyerek olaya esprili şekilde yaklaşıyor: “Kızımın düğünü önümüzdeki ay sonunda olacaktı, ertelemek zorunda kaldık. Eylül’e, ‘düğünün de Eylül’e kaldı, Eylül Eylül’de evlenecek’ diye takılıyorum.”

EŞİME YARDIM EDİYORUM

Çıkırıkçı: “Zaman bol, sadece oturmakla geçmiyor. Eşime yardım etmeye çalışıyorum, çay demliyor, masayı topluyorum. Oğlum Orhun ile birlikte spor yapıyoruz. Daha çok kitap okuyorum bugünlerde, bu iyi oldu. Televizyon konusunda eşim dizi izleyince mecbur ona takılıyorum (gülüyor), o yatınca film izliyorum.”