3 yabancı da çok 'Sir' Aybaba

Ali Ece, bugün BJK Teknik Direktörü Samet Aybaba'nın 'Yabancı sayısı en fazla 3 olsun' talebi sonrası yaşanan polemiği sıcağı sıcağına kaleme aldı. İşte Ali Ece'nin yazısı...

Ali ECE

         Son zamanlarda büyük takım teknik direktörlüğünü her gün konuşmak olarak algılayan Samet Aybaba farkında değil: Beşiktaş taraftarından büyük tepki görüyor. Mesela herkes geçen hafta basının önünde bel altı vurarak eleştirdiği Oğuzhan’ın Ümit Milli Takımımız’ın son maçındaki 2 gol 1 asistlik performansı hakkındaki görüşlerini merak ediyor. Kendi yaptığı hataları asla kabul etmediği ve puan kaybedilen maçlarda başta kendi transfer etmediği oyuncular olmak üzere kendisi hariç herkesi suçlayan Samet Aybaba’ya bu yüzden Beşiktaş taraftarı “Sir” diyor!

TRTspor Beşiktaş muhabiri Fırat Günayer’in “Hocam Oğuzhan’ın Ümit Milli Takım’daki harika performansı hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna sadece “iyi” deyip maçı hiç izlememiş gibi konuyu geçiştiriyor. Sonra da tüm Beşiktaş muhabiri emekçi arkadaşlarımıza Türk futbolunu kurtaracak dâhiyane (!) planını açıklıyor: “Yabancı sayısı düşmeli. Bir kadroda en fazla 3 yabancı oyuncu olmalı. Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazandığı zaman kadrosunda kaç yabancı vardı?” diye soruya soruyla cevap veriyor.

UEFA FİNALİNİ KAZANAN GALATASARAY’DA 3 DEĞİL 5 YABANCI VARDI!

17 Mayıs 2000 gecesi oynanan UEFA Kupası finalinde Galatasaray 11’inde tam 4 yabancı vardı: Taffarel, Hagi, Popescu, Capone. Yedek kulübesinde ise Brezilyalı Marcio. Yani toplam 5 yabancı. Türkiye’ye UEFA Kupası’nın geldiği o gece UEFA maçın adamı olarak o 5 yabancıdan birisi olan Taffarel’i seçmişti. Peki, Samet Aybaba, kaleci antrenörü olarak yabancı diye Taffarel’i de almaz, sırf tanıdığı diye şimdiki Türk kaleci antrenörünü mü seçerdi sizce?

100 TÜRK SOL BEKİ DE BEĞENMEDİYSENİZ!

Asıl “yabancı” olma durumu bu işte. Modern futbola, onun dinamiklerine “yabancı” olmak. Birkaç hafta önce “Escude’yi yabancı sınırından dolayı oynatamadım” diyen sürekli “Yüzlerce Türk sol bek izledim hiçbirini beğenmedim” diye buyuran Samet Aybaba, “En fazla 3 yabancı olsun” diyor. Bu açıklamasıyla da Beşiktaş taraftarının önemli bir kısmı için “Sir”lükten “Dük”lüğe terfi ediyor!

OĞUZHAN DA MI YABANCI?

Hatta haklı olarak birçok kişi Aybaba’nın Oğuzhan’a karşı takındığı anlamsız tavırla ilgili şöyle düşünmeden edemiyor: “Acaba Oğuzhan, Hollanda 17 yaş altı takımının eski kaptanı olduğu ve Londra takımı Arsenal’de oynadığı için onu da mı yabancı olarak görüyor?”

Sahi, “Oğuzhan’ı şımarttınız!”  ne demek? Ne yapmış Oğuzhan size? “İnek Şaban” filminde Kemal Sunal’ın canlandırdığı karakter gibi antrenman yapmak yerine kale arkasında yöneticilerle pişti mi oynamış? Ya da Galatasaray derbisi öncesinde Oğuzhan’ın oynadığı Beşiktaş maç başına 2.2 puan (Oğuzhan’ın oynamadığı maçlarda 1.1) ortalaması yakaladığında “Hocam ben yarın sabah antrenmana gelmeyeceğim son maçta süper oynadım o yüzden sabaha kadar gazinoda Emel Sayın dinleyeceğim” mi dedi? 



GUARDIOLA SALAK MI YANİ?

“Oğuzhan bir şey yapmadı, oynayıp bizi şampiyon yapsın o zaman iyi mi değil mi göreceğiz?” ne demek? Oğuzhan gibi genç yaşta Arsenal altyapısında forma giyen Fabregas varken Arsenal A Takımı hiç Premier Lig şampiyonu olmadı! Yani Aybaba mantığına göre Fabregas iyi oyuncu değil mi? Barcelona’nın o zamanki teknik direktörü Pep Guardiola salak mı ki Fabregas’ı almak için Arsenal’e 34 milyon Euro ödedi? 

Samet Aybaba sadece modern futbola ve dinamiklerine yabancı değil, maalesef yıllarca formasını giydiği Beşiktaş’a da “yabancı” bu aralar… Ekonomik açıdan zor bir dönem geçiren ve yönetimin de sürekli altını çizdiği gibi sıkıntılı durumdan çıkmak için mutlaka Avrupa kupalarına gidip başarılı olmayı hedefleyen bir Beşiktaş söz konusu.

BEŞİKTAŞ, BARCELONA’YI 3 – 0 YENERKEN KAÇ YABANCISI VARDI?

Hedef Avrupa’da başarı ise son 10 yılda feyz alınacak iki çok önemli başarı sağlanan maç var. 2000 yılında Şampiyonlar Ligi’nde Beşiktaş, Barcelona’yı 3 – 0 yendiğinde ilk 11’de tam 5 yabancı oyuncu vardı: Shorumnu, Karhan, Munch, Khlestov, Nouma. Peki, Allah aşkınıza Beşiktaş’ta Nouma mı yabancı yoksa Samet Aybaba’nın bu sezon transfer ettiği bazı Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan adamlar mı Beşiktaş kalitesine daha çok yabancı?

BEŞİKTAŞ, DEPLASMANDA CHELSEA’Yİ YENERKEN 7 YABANCISI VARDI!

Avrupa’da başarının kralını aslında bıraksalar Mircea Lucescu-İbrahim Altınsay-Erdil Arpacı 3’lüsünün ortaklaşa kurduğu kadro yaşatacaktı. Mesela Abramovich’in Chelsea’sini Şampiyonlar Ligi maçında Londra’da 2 – 0 yenen Beşiktaş’ta o gece kaç yabancı oynadı? Cordoba, Zago, Ronaldo, Giunti, Pancu, Ahmed Hassan ve Türk vatandaşı statüsünde oynayan Polonyalı Dobrowski namı diğer Kaan Dobra: Yani o gün Beşiktaş forması giyen 14 oyuncunun 7’si yabancıydı!

SALİH GERÇEĞİ BAMBAŞKA!

Samet Aybaba bunları bir anda unutmuş herhalde. Ya da bu yaptığı açıklamada bir kez daha görüyoruz ki maalesef “Dük” Beşiktaş’tan çok kendi koltuğunu sağlama alma hesapları yapıyor.
Yazın İbrahim Altınsay’ın hazırladığı daha sonra ayrılınca görevli kişilere bıraktığı listede Oğuzhan, Hakan Çalhanoğlu ve Salih Uçan da vardı. “Ben o zaman Beşiktaş’ın teknik direktörü olsam Salih Uçan, Fenerbahçe’ye değil Beşiktaş’a gelirdi” demek maalesef gerçeği kendine göre yontmaktır. Beşiktaş mayıs ayının son günlerinde Salih Uçan’ı almak için her şeyi yaptı. Birçok yönetici gecesini gündüzüne kattı. Ancak Bucaspor, Salih’i Beşiktaş’tan daha fazla bonservis ücreti teklif eden Fenerbahçe’ye  sattı. Ayrıca Samet Aybaba, 27 maç görev yaptığı Bucaspor’da Salih’i topu topu 95.5 dakika oynatmamış mıydı?

SALİH YOKSA OĞUZHAN VAR!

Ayrıca iş işten geçmiş, Salih ezeli rakibinize transfer olmuş ve orada çok başarılı. O zaman şimdi bonservis ücretini en az 4’e katlayan Salih’ten bahsetmenin Beşiktaş’a faydası nedir? Üstelik de elinde Oğuzhan varken bu Salih açıklamaları ne kadar gerekli?

Ama işte yazının başında da anlatmaya çalıştığım gibi Samet Aybaba modern futbola olduğu kadar Beşiktaş’ın kadrosuna da zaman zaman “yabancı” kalıyor! İbrahim Altınsay’ın bıraktığı ve sonraki arkadaşların scouting çalışmasıyla önemli isimler eklediği listeden önerilen oyunculara “Ben bilmediğim izlemediğim oyuncuyu almam” tavrı da neyin nesidir? Beşiktaş teknik direktörü hele hele bu dönemde yabancı ayrımı yapmadan tüm potansiyeli yüksek, Oğuzhan örneğindeki gibi ucuza alınıp hem takıma çok şey katacak hem de alındığı bonservis fiyatını katlayarak arttıracak oyuncuları bilmeli, izlemeli, takıma kazandırmak için çalışmalıdır.

AVRUPA’NIN KALİTE LİGLERİNİN HANGİSİNDE 3 YABANCI SINIRLAMASI VAR?

İşler iyi giderken Samet Aybaba “Yurt dışında çalışmak istiyorum” demişti. Peki, hedeflediği hangi ligde “3 yabancı sınırlaması” var ki? Ligin seviyesini gerçekten de en üste yükseltmek istiyorsak ülkemizde yabancı kontenjanı dâhil bir çok uygulama İngiltere, İspanya, Fransa, Almanya, İtalya yani Avrupa’nın en başarılı 5 büyük ligindeki gibi olmalı. Orada herhangi bir takıma giderseniz de “Yabancı sayısı 3’le sınırlandırılmalı!” der misiniz Sir Aybaba?

YABANCILAR VE İNGİLTERE MİLLİ TAKIMI GERÇEĞİ

Bu vesile ile yabancı kontenjanını sınırlamak isteyen herkesin verdiği İngiltere örneğinin aslını astarını da anlatmaya çalışalım. Evet, eskiden İngiltere’de yabancı sınırlaması vardı. Mesela 1970’lerde her İngiltere takımında (İrlandalı, İskoç, Galliler ligde yabancı sayılmıyordu) ortalama 1 yabancı bile yoktu. İngiltere 1974 ve 1978 Dünya Kupası’na katılamadı. 1980’lerde ise takım başına neredeyse 2 yabancı düşüyordu: 1982’de son 6’ya 1986’da son 8’e kaldılar. Euro 84’e katılamadılar, Euro 88’de gruptan çıkamadılar. 1990 Dünya Kupası’nda yarı final oynadılar. 

Euro 92’de ise tarihin en silik en kalitesiz İngiltere Milli Takımı gruptan bile çıkamadı, 1994 Dünya Kupası’na da katılamadı. Tam da o dönemde lig revize edildi, yabancı sınırlaması AB standartlarında genişletildi. 1992-93’te Premier Lig başladı. Önce Cantona, Ginola, Bergkamp, Schmeichel, Anelka gibi çok kaliteli yabancılar ligi globalleştirdi, kaliteyi arttırdı. Sonra Euro 96’da 1966’dan beri en güzel oynayan İngiltere Milli Takımı’nı izledik, yarı finalde penaltılarla elendiler. 2000’lerde sadece Euro 2008’e katılamadılar onun dışında 5 büyük turnuvada da çeyrek finale kadar çıktılar. Yani ligde yabancı sınırlamasına gidince milli takımın düzeleceğini sanmak İngiltere Ligi ve milli takımı arasındaki ilişkiyi anlayamamaktır. 



YENİ MESSİ GELMESİN Mİ YANİ?

Ekonomisinde, kültüründe bu kadar dışa açılmış bir Türkiye’nin futbolunu dışa kapamayı düşünmek “Küçük olsun bizim olsun” kafasıdır. Bu kafadan çok çektik, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar alacağımızı sanarak aynı hatayı tekrarlamayalım. Avrupa’da mücadele ediyorsak mümkün olduğu kadar rakiplerle eşit şartlarda mücadele etmek gerek. 

PASAPORTU BIRAKALIM, OYUNCU YETİŞTİRELİM!

En üst seviyeyi düşlüyorsak pasaportları bırakıp oyuncu yetiştirmemiz gerek. Şu anda dünyanın faal en iyi iki futbolcusu Arjantinli Messi, Barcelona’da; Portekizli Cristiano Ronaldo ise 16 yaşında geldiği Manchester United’da yetişti. Yani getirilmek istenen “yabancı oyuncu gelecekse milli takımının son maçlarının yüzde şu kadarında oynamalı" kriterine göre Ronaldo ve Messi Türkiye’ye genç yaşta da gelemeyecek kontenjana takılacaktı. İngiltere Ligi’ndeki “yabancı oyuncu gelecekse milli takımının son maçlarının yüzde şu kadarında oynamalı” kriteri ayrı tabii ki! Çünkü dünyadaki futbolcuların çoğu İngiltere’nin de dâhil olduğu Avrupa’nın 5 büyük liginde oynamak için can atıyor. Bizim lige ise böylesine bir rağbet olmadığını da göz önünde bulundurursak yeni yabancı kısıtlaması demek yeni Mehmet Topuz’ları 9’a değil 19 milyon’a almaya çalışmak demek.

MICHU MU KİM?

Onun yerine Samet Aybaba ve benzer düşünenlere daha çok maç izlemeyi, yetenek keşfetmeyi öneriyorum naçizane. Mesela geçen sezon İspanya La Liga’nın en çok gol atan İspanyol orta sahası olan Michu, Rayo’dan Swansea’ye sadece 4 milyon lira karşılığı transfer oldu. Swansea’de daha da iyisini yapıyor, şimdilerde fiyatı 20 milyon liradan fazla!

Swansea, İngiltere Premier Lig’de mücadele eden bir Galler ekibi 101 yaşında ve ilk kupasını bu sezon kazandı! 33 kişilik kadrosunda sadece 10 Galler vatandaşı var! Tarihinde ilk kez bir kupa kazanırken Lig Kupası finaline çıkan ilk 11’de sadece 2 Galler vatandaşı vardı. Ama tabii Samet Aybaba kafası ile en büyük farkı Danimarkalı teknik direktör Michael Laudrup’un İngiltere Lig Kupası’nı kazanan Galler ekibini çalıştırıyor olması.

Futbolu biraz bilip de Laudrup’u bilmeyeni döverler ya hani, tarihin en büyük futbolcularından birisi olmasına rağmen Laudrup sürekli maç izliyor, tüm ligleri tarıyor. 101 yıl sonra kulübüne ilk kupasını kazandırırken de finalde Laudrup’un toplam 4 milyon Euro’ya transfer ettiği Michu ve De Guzman toplam 3 gole imza attılar. Swansea de siyah-beyaz oradan bu örnek aklıma geldi. Yoksa bilen biliyor Samet Aybaba’nın saçma ötesi yabancı sınırlamasını anında çürütecek en az 100 futbol örneği daha var ama daha fazla yerimiz yok!