Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV canlı yayınında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Yunanistan'la ilişkilerin son birkaç yıldır gergin seyrettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, bunun, daha ziyade Atina'nın olumsuz yaklaşımından kaynaklandığını ifade ederek "Biz tüm meselelerimizi oturup konuşmaya hazırız" diye konuştu.
İSTİHBARAT KANALI AÇIK
Çavuşoğlu, Mısır ile ilişkilere dair önce istihbaratlar arasında açılan kanalın dışişleri bakanlıkları aracılığıyla devam etmesi konusunda mutabık olunduğunu ifade etti. Çavuşoğlu, ortak niyet konulduktan sonra daha ilişkilerin daha kolay ilerleyeceğini vurgulayarak, "Mısır Türkiye'den bir heyeti davet etti. Mayıs başında bir heyet Mısır'a gidecek. Mısır İslam dünyası için, Afrika için, Filistin herkes için önemli bir ülke" diye konuştu.
Çavuşoğlu Cenevre'de gerçekleştirilen Kıbrıs toplantıları ile ilgili ise şunları kaydetti: "Rum tarafı sürekli geri adım atıyor. Federasyon modeliyle ilgili artık görüşme yapmayacağız. Bu zaman kaybıdır. 53 sene müzakere ettik, sonuç çıkmadı. İmkansızı zorlamanın hiçbir anlamı yok."
MONTRÖ UYGULANIYOR
ABD gemilerinin Boğazlardan geçişini iptal etmesine ilişkin ise Çavuşoğlu, ABD'nin bunu sözlü olarak Türkiye'ye bildirdiğini, henüz yazılı bir notanın gelmediğini ifade etti. Çavuşoğlu, "Türkiye Montrö Anlaşması'nı harfiyen uyguluyor. Bundan ne Rusya'nın ne başkasının bir endişesinin olmaması lazım" dedi. Çavuşoğlu, Kanal İstanbul projesinin Montrö'yü ihlal etmediğini tekrarladı.
BİDEN HUKUKU GÖZ ARDI ETMEMELİ
ABD Başkanı Joe Biden'in sözde Ermeni soykırımını kabul etmesi ihtimaline dair Çavuşoğlu şunları kaydetti: "ABD uluslararası hukuku göz önüne alırsa böyle bir karar vermez. 24 Nisan'da ABD'nin böyle bir söylemde bulunmayacağını düşünüyoruz. En kötü ihtimalle 'kabul etti' diyelim. BM 1948'de açıkça kararını verdi."
BİDEN HUKUKU GÖZ ARDI ETMEMELİ
ABD Başkanı Joe Biden'in sözde Ermeni soykırımını kabul etmesi ihtimaline dair Çavuşoğlu şunları kaydetti: "ABD uluslararası hukuku göz önüne alırsa böyle bir karar vermez. 24 Nisan'da ABD'nin böyle bir söylemde bulunmayacağını düşünüyoruz. En kötü ihtimalle 'kabul etti' diyelim. BM 1948'de açıkça kararını verdi."