1
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 24 Ankara Temsilcisi Melik Yiğiter'in canlı yayında sorularını cevapladı. Akdoğan, göçmen sorunundan Türkiye-AB ilişkilerine, terörden dokunulmazlıkların kaldırılmasına değin birçok önemli konuda açıklamalarda bulundu.
TÜRKİYE YÜK OLACAK DEĞİL YÜK ALACAK BİR ÜLKE
Milyonlarca insanı Türkiye'ye kabul ettik. Türkiye yalnız bırakılda, tek başına uğraşıyoruz. Burada yeni bir süreç ve konunun tekrar müzakere ediliyor olması önemli. Göçmen meselesinde Türkiye'nin birtakım meseleleri çözmek için ne kadar gerekli ve önemli bir ülke olduğu bir kez daha görüldü. Avrupa'da ne kadar Suriyeli varsa toplanacaklar, gelecekler, böyle bir şey yok. Türkiye artık AB'ye yük olacak değil, yük alacak bir ülkedir.
DENİZDE ÖLEN BEBEKLER GÖRMEK İSTEMİYORUZ
Türkiye'ye gelen her kişiye karşı Türkiye'den bir kişi Avrupa ülkelerine gidecek. Gideni yakalayıp geri gönderdiklerinde o kişileri biz Avrupa'ya göndermeyeceğiz. Gitmeye çalışan insanları siz Avrupa'ya gönderirseniz herkes gitmeye çalışır. Biz artık denizlerde ölen küçücük çocuklar görmek istemiyoruz. Ortada bir insani kriz var, biz onu çözmeye çalışıyoruz. Gitmeye çalışan kişiler geri alınacak, Suriyeli ise Türkiye'deki kamplara götürülecek. Bizim tespit ettiğimiz kişiler Avrupa'ya gönderilecek. Avrupa oturacak işine geleni alacak, böyle bir şey yok. Onu biz belirleyeceğiz. Bu AB'ye yapılmış jest değil, kriz çözme aracıdır. Her gelen bir kişiye karşı bir kişiyi biz göndereceğiz. Diyelim ki Avrupa almayı durdurdu, o halde biz de durduracağız.
TÜRKİYE ŞU ANA KADAR 10 MİLYAR DOLAR HARCADI
AB 3 milyar Avro taahhütte bulunmuştu, bu para 6 milyara çıktı. Bu para Suriyeliler için kullanılacak. Bu para insani krizi çözmeye yönelik insani bir gelişmedir. Sistemin nasıl çalışacağına bakacağız. Bunu hep birlikte çözmemiz gerekir. Biz 3 milyona yakın göçmen kabul ettik. Bunları biz birisi dediği için almadık. Kapımızı, gönlümüzü, sınırlarımızı açmamız birileri dediğimiz için olmadı. Bu ahlaki ve vicdani bir görevdir. Türkiye şu ana kadar bu konuda 10 milyar dolar masraf yaptı.
TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSATTIR
Güvenli bölge sayın Cumhurbaşkanımızın çok eski zamanlardan beri vurguladığı bir şeydi. Suriye tarafında 10 tane kamp yaptık biz. O alanın güvenli bölgesi olması, tamamen sivillerin yaşayabilmesi için alanlar olarak tarif edilmeleri, bunun deklare edilmesi ve kabul edilmesine bildiride atıf yapılmasını önemli görüyoruz. Türkiye-AB ilişkileri çok kolay ilişkiler değil. Onlarca yıldır devam eden bir ilişki var. Türkiye'ye farklı bakışlar var. Türkiye herhangi bir ülke değil. 80 milyon nüfusu var. Müslüman bir ülkenin AB'ye katılması önemli. Zaman zaman Türkiye'nin büyüklüğü dezavantaj gibi takdim edilmiştir. Ama zamanla bunun Avrupa Birliği'ne neler katabileceği gerçeği ortaya çıkmıştır. Türkiye Müslüman, demokratik, hukuk devleti. Batılı standartları da hayata geçirebilen bir ülke. Böyle bir ülke AB için bir fırsattır.
BRÜKSEL'DEKİ PATLAMA NEYSE ANKARA'DAKİ DE ODUR
Arap Baharını tersine çevirdiler. Halkların iradesi yönetimlere yansırsa biz buradaki yönetimimizi kaybederiz diye bir kaygı oluştu. Orada tekrar işbirlikçi, totaliter, baskıcı rejimler olsun dediler. Bu Avrupa'nın kendi üzerinde yükselen değerleri imha eden bir şeydir. Daha sonra El Kaide, DAEŞ ortaya çıktı. Avrupa şimdi bunlarla nasıl başedeceğiz diye düşünüyor. Türkiye'nin burada desteklenmesi lazım. Brüksel'de patlayan bomba ile Ankara'daki patlayan bomba birbirinden ayrılamaz. Bizim bu anlayışı çok iyi görmemiz lazım, Batı'nın bunun doğru anlaması lazım. Bunun panzehirinin ne olduğunu iyi görmesi lazım. Terörün dini, ideolojisi, vatanı yoktur.
PKK, YPG, DEAŞ, EL KAİDE, DHPK/C'NIN HEPSİ AYNI
Brüksel'de hala çadırlar nasıl oluyor? Şimdi El Kaide, DEAŞ Brüksel'de çadır kurabilir mi? Niye? Şimdi orada nasıl çadır kuruyorlar, para topluyorlar? O yılan seni de sokuyor. Ortak mücadele gerekiyor. Adı ne olursa olsun teröre karşı mücadele ortaya koyabilmeliyiz. Biz ilkesel yaklaşıyoruz. İster PKK, YPG, DEAŞ, DHKP/C adı ne olursa olsun bunların hepsi aynı anlayıştır. Aynı ideolojidir demiyorum aynı hastalıklı anlayıştır. Bunların hepsi insanlık açısından bir beladır.
GAZETECİLER YARGILANINCA NİYE ORTALIĞI AYAĞA KALDIRIYORSUNUZ?
Avrupalılara diyoruz ki, 'PKK'nın derneği var yardım topluyor' dediğimizde 'Burası hukuk devleti biz karışamayız' diyorlar. Peki Türkiye'de birtakım gazeteciler yargılandığında ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz. Burası da bir hukuk devletidir. Bu bir samimiyetsizliktir, ikiyüzlülüktür, çifte standartlılıktır.
TERÖR ÖRGÜTÜ ÇÖKÜŞÜN EŞİNE DOĞRU GİDİYOR
Bir örgüt canlı bomba eylemlerine yöneldiyse, artık sonun başlangıcına geldi demektir. Suriye üzerinden bir ütopya hayata geçirebileceklerini düşündüler. Bunlar biz silahlı eylemler gerçekleştiriz, devlet buna müdahale etmeye göze alamaz, Batı ayağa kalkar, biz burada fiili durum yapar, özerkliği ilan ederiz diye düşündüler. Ama öyle olmadı. Devlet son derece insani duyarlılıkla, kararlı bir şekilde mücadele etti. Onlar devlet sivilleri öldürüyor görüntüsü vermek isterken örgüt sivil halkının hayatını oralarda mahvetti.Burada örgüt amacına ulaşamadı ve çok büyük kayıplar verdi. Hem halk nezdinde hem de örgüt içinde sorgulanmaya başladı. Bu yüzden canlı bomba eylemleri son stratejileridir. Örgütün halkını oyan bir şeydir. Biz orada yıkılan yerleri yeniden yaparak tam anlamıyla bir seferberlik başlattık. Terörle mücadele ile kararlı bir şekilde sonuna kadar gideceğiz. Bu şekil oldu bittilerle, silahla bir yere varamayac aklarını görmüş olacaklardır.
PARALEL YAPI HÜKÜMETİ DEĞİL DEVLETİ DEVİRECEKTİ
Bu paralel yapıyla Türkiye'nin düşmanı kim varsa işbirliği yapıyor. Onun için ihanet şebekesi diyoruz. Paralel yapı Türkiye düşmanlarının bir numaralı partneri olmuş durumda. PKK'yla işbirliği içindeler. Buradan terör örgütü ile işbirlikleri içerisine girdiklerini görüyoruz. Türkiye'ye karşı pozisyon alan kim varsa paralelin partneri görünümde. Türkiye'de birçok darbe oldu. Bugüne kadar yapılan müdahalelerin darbe girişimlerin en kapsamlısı ve en tehlikesi Paralel'in girişimiydi. Tayyip Erdoğan'ın dışında hiçbir lider bu kadar büyük bir dalgayı boşa çıkaramazdı. Bunlar partiyi değil devleti devirmek istediler. MİT'e operasyon yaptılar. Yargıyı, Emniyet'i ele geçirdiler. Devletin genetiğine müdahale ettiler. Tayyip Erdoğan çok şey yaparak tarihe geçecek ama en önemlisi tsunami gibi bir darbe girişimini tersine çevirmiştir. Bugün Paralel yapı Türkiye düşmanlarıyla işbirliği halindedir. Bu daha da görünür hale gelmiştir.
TERÖRE DESTEK VERİYORLAR TÜRKİYE ALEYHİNE ÇALIŞIYORLAR
Paralelin farklı kamu kurumu içerisindeki ajanları üzerinden birtakım sabotajlar yapabiliyorlar. Doğrudan teröristlere destek vermek anlamında ciddi bir işbirliği içindeler. Dünyada Türkiye aleyhine propaganda yapıyorlar.
HDP KANDİL'İN TAKTİKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME BİRİMİ GİBİ
Türkiye'de siyaset kurumunu, demokrasiyi güçlendiren AK Parti'dir. Gelinen noktada terörün manivelası haline getirilmek isteniyorsa, Siyasi parti terör örgütünün yedeğine giriyorsa, doğrudan Kandil seni yönetmeye başlıyorsa. Sen artık siyasi bir faaliyet yapmak yerine terör örgütünün taktiklerinin gerçekleştirme birimi gibi çalışıyorsan o zaman demokrasi ve hukuk içinde kabul edilebilir bir şey olmaktan çıkmış demektir. Dokunulmazlık meclisin saygınlığını korumak için olan bir şeydir. Ama sen meclisin saygınlığına gölge düşürüyorsan, terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye çalışıyor, Kandil'den talimat alıyorsan orada bir sorun var demektir. Dokunulmazlılarda hodri meydan dedik, CHP ipe un seriyor.
ERDOĞAN SEVGİSİ SENİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR TWITTER?
Twitter sahte hesaplardan hakaret ettiğinde bir şey denmiyor ama sayın Erdoğan'a sevgi gösterilerine müdahale ediyorsun. Bu ikiyüzlülüktür, ayıp şeydir. Erdoğan sevgisi neden rahatsız ediyor?
ANAYASA KONUSUNDA HUMMALI ÇALIŞMALARIMIZ VAR
Anayasa konusunda gerçekten çok hummalı bir çalışma var. Türkiye'nin geleceğini anayasal düzenlemelerle götüremeyiz, mutlaka anayasa yazılması gerekiyor. Bu yüzden anayasanın değişmesi ihtiyaç. O zaman burada adım atmamız lazım. En son CHP masayı devirdi. Biz de kendi çalışmamızı yaptık. Daha önce de çalışmamız vardı, bir müktesebatımız var. Sayın Başkanımız da Nisan ayı içerisinde muhtemelen yazımı tamamlıyoruz, daha sonra da meclise sevkedilebileceğini açıkladı. Madem partiler yanaşmıyor, uzlaşmak istemiyor, biz kendi taslağımızı Meclise göndeririz.
BAŞKANLIK SİSTEMİ VAZGEÇMEYECEĞİZ ÖNERİLERİZDEN
Türkiye'nin geleceği için yeni anayasa ne kadar önemliyse idari sistem de çok önemli. Onun için Başkanlık sistemini bunun bir parçası olarak görüyoruz. Onun için bizim vazgeçmediğimiz önerilerimizden birisidir.
Burada toplumsal baskının oluşması önemli. Toplumun diğer siyasilere baskı yapması lazım. Bu işin millete götürülmesi konusunda milletin diğer partilere baskı yapması önemli bir husustur. Buraya yoğunlaşmamız lazım.