Türkiye'ye karşı psikolojik harp

Bahçeşehir Üniversitesi İİSBF Dekanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu, Star Gazetesi’nin Açık Görüş ekinde Akdeniz’de yaşananlara ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Prof. Dr. Ateşoğlu, “Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan meşru hakları doğrultusunda Akdeniz’de sürdürdüğü sismik araştırma ve sondaj faaliyetleri karşısında rahatsız olanlar kervanına aleni bir biçimde katılanların sayısında hızlı bir artış gördük” diyor.

Konu üzerinden Türkiye’ye karşı yöneltilen psikolojik harbe vurgu yapan Ateşoğlu, “Aslında Türkiye’ye yönelik içerisinde psikolojik harp unsurları ve yalnızlaştırma stratejisi olan ilk melez/hibrit saldırı değil bu, hatırlanacaktır; daha yeni Kaşıkçı hadisesi bir başka iyi piyonun eline yüzüne bulaşmıştı” yorumunu yapıyor.

TÜRKİYE GÜÇLÜ OLDUĞUNU GÖSTERDİĞİ İÇİN…

Türkiye karşıtı söylemlere değinen Ateşoğlu, “Ankara, güçsüz olduğu için değil yeterince güçlü olduğu için ve yeterince güçlü olduğunu gösterebildiği için hırpalanmaya çalışılıyor. Türkiye, bugüne gelinceye kadar adım adım gücünü görünür kıldı. Üç denizde aynı anda icra edilen Mavi Vatan tatbikatı ile kıyıdaş denizlerde aynı anda askeri ve sürekli olarak var olabileceğini gösteren Ankara, aynı süreç zarfında KKTC tarafından Tüpraş’a verilen doğal gaz arama ruhsatları ve Fatih, Barbaros ve şimdi Yavuz sismik araştırma ve sondaj gemileriyle KKTC ve TC’nin deniz yetki alanlarında çıkarlarını koruyabilecek ve aksi gelişmeleri caydırabilecek güçte olduğunu kanıtladı” diyor.

Prof. Dr. Ateşoğlu’nun Yeni Soğuk Savaşı’ı anlattığı yazı şöyle:

Türkiye, Soğuk Savaş’ın ilk cephesi olarak Akdeniz ilan edildiği için Akdeniz’deki varlığını, amaç ve araçlarını dosta düşmana anlatan çok yönlü bir Akdeniz Stratejisi oluşturmalıdır. Bu oluştuğunda, kimileri büyük güç politikasının nasıl kaypak olabileceğini, dengelemenin sağduyulu bir strateji olduğunu, Ankara’nın yolunun maliyet, risk kadar kazanç da getirdiğini görecek.

Son bir haftada Poseidon mızrağını Akdeniz’e indirmiş olmalı ki, normal şartlarda güneşin altında parıldayan sular Akdeniz jeopolitiğinin aktörleri için kabardıkça kabardı, ısındıkça ısındı. Önce, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan meşru hakları doğrultusunda Akdeniz’de sürdürdüğü sismik araştırma ve sondaj faaliyetleri karşısında rahatsız olanlar kervanına aleni bir biçimde katılanların sayısında hızlı bir artış gördük.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN