1
AB Bakanı Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle;
Türkiye burada koridor açılsın, masum insanlar orayı terketsin diye gayret sarfediyor. Şimdi yeni bir saldırı yapıldı. Yeniden ateşkesin sona ermesi gibi bir tablo çıktı. Aslında sürekli ateşkes diye bir durum yok. Dünyanın gözü önünde bu katliamın gerçekleşmesi bir utanç vesilesidir. Uluslararası hukku, küresel bakış, demokratik kazanımlar anlamında çok mesafe alınmasına rağmen gelinen noktada, varolduğunu düşündüğümüz kazanımlar Halep'teki insanlar için bir umuda dönüşmüyor. Halep için hep berabar sesimizi daha çok yükseltmek durumundayız. Halep için dünyanın ayağa kalkması lazım. Dünyanın bu utançla yüzleşmesi lazım.
AB-Türkiye arasındaki iletişim kazalarının önlenmesi Almanya ile iletişim kazalarının önlenmesinin altını çiziyoruz. Türkiye ile Almanya arasında gerilim yaşanıyor. Örneğin göç anlaşmasının Avrupa'nın, dünyanın karşı karşıya kaldığı büyük bir insani ve siyasi krizi önleme bakımından başarılıyla uygulandığını görüyoruz. Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak çok önemli bir işe imza attı. Almanya kendisi ifade etti, bu anlaşma çerçevesinde Yunanistan yeterli kapasite sergileyemiyor. Türkiye 3 milyonu misafiri ediyor, bunların 8 milyonu çocuk. Bu çocuklara eğitim verilmesi için 25 milyon harcama yapıldı. AB'nin vaadettiği 3 milyon Avro'nun taahhüt düzeyinde kaldığını söylemeliyiz.
TÜRKİYE BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ
Bizim Türkiye olarak gurur duyduğumuz olaylardan bir tanesi burada 3 milyon misafir edilirken herhangi bir şekilde ırkçılık, yabancı düşmanlığı yaşanmamasıdır. Bu konuda Türkiye'nin hiçbir sıkıntısı yoktur. Ancak AB'de yabancı düşmanlığı, siyasi düşmanlık, ırkçılık akımlarının çok yükseldiğini görüyoruz. Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakereler kesilsin diye vizyonsuz ve hukuki bağlayıcılığı olmayan bir karar aldı. Avrupa Birliği ülkelerinin meclislerinin bombalandığını düşünün. FETÖ'ye bağlı teröristler Türkiye'de darbe girişimine kalktılar. Türkiye buna cevap verdi. Halkımız buna cevap verdi. Türkiye demokratik bir ülke açısından birinci sınıf bir ülke olduğunu tüm dünyaya göndermiştir.
TÜRKİYE ÜYELİĞİNE KARŞI OLMAK AB'YE KARŞI OLMAK
Türkiye OHAL ilan ederken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni bağlılığını ifade etmiştir. Gerçek anlamda demokratik siyasi değerlere dayanan AB projesine Türkiye tam olarak üye olmak istiyor. Ama farklı birtakım oluşumların ortaya çıktığını görüyoruz. Avrupa'da yükselen Türkiye karşıtlığı, İslamofobik yaklaşımlar, yabancı düşmanlığı yükseliyor. Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi aslında AB karşıtı bir söylemdir. Türkiye karşıtlığı Avusturya'da aşırı sağın yükselmesine sebep olacak diyorduk ve bunu gördük. Bu Hollanda, Fransa için de geçerlidir.
CUMHURBAŞKANIMIZ HAKKANİYET İSTEYİNCE KARŞITLIK ÜRETİLİYOR
Almanya'da sayın Cumhurbaşkanımıza karşıtlık üreten bir televizyon programı yayınlanmış. Peki bu Türkiye karşıtlığı niçin oluyor, niçin üretiliyor? Bunun net sebepleri var. Türkiye uluslararası ilişkilerde hakkaniyet ve adaletin altını çiziyor. Özellikle Türkiye-AB ilişkilerinde biz indirim istemiyoruz ama AB'de sözkonusu Türkiye olunca sürekli çifte standart üretmeyin diyoruz. Önümüzdeki dönemde 5 önemli AB ülkesinde seçim olacak. Aşırı sağcı, ırkçı, AB projesine karşı olan akımların bu seçimlerde iddialı olduğu gözüküyor.
BAZI AVRUPALI SİYASETÇİLER KAMUOYUNU ZEHİRLİYOR
Biz Türkiye-AB ilişkilerinin doğru bir zeminde ilerlemesi, birtakım Türkiye karşıtlığı, İslamofobik yaklaşımların takip edilmesi bizim gündemimizin önemli parçası. Avrupa'nın geleceğinde siyasi, demokratik değerlerin daha da güçlenmesi bizim arzu ettiğimiz bir şeydir. Bu projeyi tehdit eden aşırı sağcı, ırkçı akımların giderek güç arttırdığı Avrupa bizim için kaygı sebebidir. Hollanda'daki Altınşafak Partisi, Beşyıldız Hareketi gibi kafasındaki Avrupa projesini tabii ki doğru bulmuyoruz. Böyle bir Avrupa'nın içinde yer almak istemeyiz. Uzun zamandır çeşitli konuşmalarda Avrupalı dostlarımız zaman zaman bize bazı endişeleri olduğunu söylüyorlar. Bazı siyasetçiler Avrupa kamuoyunu zehirliyorlar. Yanlış bilgiler veriyorlar.
TÜKRKİYE İLE KONUŞMANIN YOLU FASILLARIN AÇILMASIDIR
Bu dönemde örneğin darbe girişimine uğramış, bombalanmış Türk Parlamentosuyla dayanışma içerisinde olması gerekirken Avrupa Parlamentosu'nun 'müzakereleri keselim' demesi, demokrasi ile dayanışma içerisine girmek yerine tam tersi bir politika izlediği gözüküyor. AB bu zamanda dayanışma gösermeyecekse ne zaman gösterecek? Bize yapılan eleştirilerden kaçmıyoruz. Bunları konuşacağımız zemin bellidir. Bunun yolu da fasılların açılmasıdır.