Numan Kurtulmuş: Bütün dünya vazgeçse de Türkiye vazgeçmeyecek

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ''Cihannüma Sohbetleri''ne katıldı. Kurtulmuş Filistin davasıyla ilgili; ''Bütün dünya Filistin davasını desteklemekten vazgeçse biz Türkiye olarak vazgeçemeyeceğiz.'' ifadelerini kullandı.

AA

Kurtulmuş, YouTube'da yayınlanan "Cihannüma Sohbetleri"nde, Filistin davasında bıçağın kemiğe dayandığını bundan sonrasının olmadığını dile getirerek, Orta Doğu'da ortaya konulmaya çalışılan yeni İsrail planını bölgedeki hiçbir ülkenin kabul etmeyeceğini söyledi.

Müslüman dünyasının içinde bulunduğu dağılmışlıktan bir an evvel çıkması gerektiğini aktaran Kurtulmuş, "Filistin davasında topyekün bir tavır sergileme becerisini ortaya koymamız gerekiyor. Bütün dünya Filistin davasını desteklemekten vazgeçse biz Türkiye olarak vazgeçemeyeceğiz. Bu duruşumuzun da bu süreçte çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Halklar nezdinde de bu duruşun çok takdir edildiğinden eminim. Zor bir süreç ama Filistin mücadelesinin İslam dünyası içinde bir turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum. Bu turnusol kağıdı Müslümanların daha çok bu davaya sahip çıkmalarını sağlayacaktır." diye konuştu.

Kurtulmuş, Kovid-19 salgını sonrası ortaya çıkacak dünya düzenine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Korona ile birlikte dünyadaki mevcut düzen A'dan Z'ye sorgulanmaya başladı. ABD dünyanın herhangi bir ülkesine müdahale edecek gücü kendisinde görüyor mu? Görüyor. Ancak aynı ABD gariban vatandaşına sağlık hizmeti veremiyor. Sınırlarını mültecilerden korumak için duvarlar ören Avrupa, bu virüse duvar örmekte aciz kalıyor. Dünyadaki devasa sistemlerin içinin boş olduğunu görmüş olduk. 6 milyar insan evinde oturmak zorunda kaldı, bu durum dünyanın her yerini etkiliyor. Ekonomi, sağlık, siyaset ve her alanı da etkileyecek. İnsanların devletle olan ilişkilerini yeniden sorgulamasına neden olacak bir döneme giriyoruz. Nasıl evrileceğini tam manasıyla bilmiyoruz ama bundan sonrasının hiçbir şekilde bundan önceki gibi devam etmeyeceğini görüyoruz. Daha fazla paylaşmacı, dayanışmacı, iş birliğini ön gören, insani değerlerin öne çıktığı ve bireyin daha çok güçleneceği bir döneme gireceğimizi tahmin ediyorum. Aksi takdirde dünya içinden çıkamayacağı bir krize doğru sürüklenir."

"TÜRKİYE BUNDAN SONRAKİ DÖNEMDE AVANTAJLI ÜLKELERDEN BİRİ OLACAK"

Türkiye'nin son 5 yıldır ekonomide faz değiştirip üretimi öncelemesinin avantajlarını salgın sürecinde gördüklerini, 15 gün gibi kısa bir sürede ülkenin kendi ventilatörlerini üretebilir noktaya geldiğini belirten Kurtulmuş, ekonominin salgının etkilerinden en az hasarla çıkması için alınan tedbirleri anlattı.

Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin üretim yapısından asla vazgeçmemesi gerektiğini dile getirerek, "Ekonomimizde belli bir daralmanın yaşanacağı aşikardır ama burada en avantajlı ülkelerden birisiyiz. Çünkü kriz öncesi dönemde ekonomimiz dengelerini üretim esaslı bir noktaya çekmiştik ve özellikle borçların iyi döndürülebilir bir noktaya geldiği dönemdeydik. Eğer üretimimizi ve ihracatımızı devam ettirebilirsek bu süreci bir şekilde atlatacağız ve Türkiye bundan sonraki dönemde avantajlı ülkelerden biri olacak." ifadelerini kullandı.

"Çin ve Avrupa arasındaki gerilimden Türkiye istifade edebilir mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin "Yol ve Kuşak" projesinde önemli bir partner olarak görüldüğünü aktardı.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Çin'in tedarik zincirlerinde zayıflayan konumuyla birlikte Türkiye'nin Asya ve Akdeniz yolu üzerinden çok büyük bir stratejik avantaj sağlayacağını düşündüğünü ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Tedarik zincirinden kopmaları kendi üretimlerimiz ve yakın çevremizde oluşacak üretim ağlarına hakimiyetimiz üzerinden bir şekilde domine edebiliriz. Tabii ki tamamını karşılamamız düşünülemez ama Türkiye çok güçlü bir ticaret ve transit merkezi olmanın ötesinde dünya ticaretindeki zinciri sağlamlaştıracak bir ülke olabilir. Bu imkanımız ve potansiyelimiz var. Bundan sonraki dönemde de hızla içeride bu üretimleri artırarak küresel ölçekte iyi bir ihracatçı ülke haline gelebiliriz."

"MİLLİ PARA BİRİMİYLE TİCARETİ ULUSLARARASI GÜNDEME GETİRECEĞİZ"

Son dönemdeki döviz sıçramasının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, döviz meselesinin küresel bir tarafı olduğunu, ülkelerin milli para birimlerinin pandemi sürecindeki dalgalanmalarına bakıldığında, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin tamamının milli para birimlerinin çok ciddi şekilde değer kaybettiğini söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'de bunun makul bir şekilde olduğunu, Türk parasının yüzde 20'ler civarında değer kaybı yaşadığını belirterek, şöyle devam etti:

"Bunun rasyonel ekonomi bilimi bakımından izahı yok. Pandeminin kuvvetli tesirlerinin olduğu ve bunun ABD'de de çokça hissedildiği bir ortamda, doların bu kadar çok değer kazanmasının izahı yok. Altının çok kuvvetli bir şekilde artması lazım ama buna rağmen dolar yükseldi. Bu da öteden beri söylediğimiz bir tezi kuvvetlendiriyor. 2. Dünya Savaşı sonrasında oluşan küresel ekonomik finansal mimaride dolar rezerv para durumunda. Şu anda dünya ticaretinin yüzde 65'i dolar üzerinden. Bunun kaldırılması için milli para birimleriyle ticaretin yapılmasını söylüyorduk. Bundan sonra çok daha güçlü bir şekilde söyleyeceğiz. Bir diğer konu da altına dayalı para sisteminin kurulabilmesi. Koronavirüsten sonraki dönemde bu iki konuyu uluslararası gündeme çok sık getireceğiz."

"TÜRKİYE ÇOK STRATEJİK BİR NOKTADA DURUYOR"

Pandeminin uluslararası kurum ve kuruluşlar ile ülkelere etkisine değinen Kurtulmuş, salgının Avrupa ülkeleri ile ABD'yi siyasal olarak etkileyeceğini düşündüğünü dile getirdi.

Ülkeler arasındaki güç denkleminin bozulduğunu, bu denklemde söz sahibi olmak için bütün ülkelerin pandemi öncesinde olduğu gibi güçlerini göstermeye gayret edeceklerini belirten Kurtulmuş, bu denklemin yeniden kurulacağını söyledi.

Avrupa-Amerika, Amerika-Rusya ve Çin-Amerika ilişkilerinin nasıl bir kutuplaşmaya neden olacağının önemine işaret eden Kurtulmuş, "Bizim diğerlerinin çoğundan farklı olduğumuz taraf şu. Belki bu ülkelerle aynı kategoride değiliz ama çok stratejik bir noktada duruyoruz. Türkiye kendi millet gücünü son yıllarda çok ciddi şekilde fark etti. Libya meselesi, dünyanın dört bir tarafındaki dostlarımıza elimizi uzatabiliyor olmamız... Türkiye güçlü bir yönetim imkanına hatta yönetişim ağlarına sahip bir ülke. Bu bize büyük avantaj veriyor. Bizim yolumuz bellidir. Bu pandemiden en kısa zamanda en az zayiatla çıkacağız. Yeni bir küresel finansal mimarinin ve küresel siyasal mimarinin kurulması için de mücadele edeceğiz." diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, bu süreçte yeni denklemin içerisinde en çok kaybedenin Avrupa olduğunu düşündüğünü ifade ederek, AB'nin varlığının Avrupa ülkelerindeki vatandaşlar tarafından sorgulanmaya başlandığını belirtti.

"İDDİAMIZ YENİDEN GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE'Yİ KURMAKTIR"

Kurtulmuş, Barış Kalkanı ile Fırat Kalkanı Harekatları ve İdlib operasyonunun hem Türkiye'nin ulusal menfaatlerini korumak hem de Suriye halkının geleceğini güvence altına almak için yapıldığının altını çizerek, "Şöyle düşünülüyordu, 'Bu Türkler konuşur konuşur ama oraya giremez.' Ancak Türkiye girdi, zor oyunu bozar. Oyunların bir kısmını bozdu." dedi.

Aynı durumun Doğu Akdeniz için de geçerli olduğunu ve Türkiye'yi kendi kara sularında hapsedecek planın Libya ile yapılan protokolle anlamını yitirdiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye bu sayede bir şekilde kafesi kırdı. Türkiye bunun için oradaki meşru hükümete destek verdi. Türkiye bu desteği vermeseydi şu ana kadar merkezi hükümet de kalmazdı. Türkiye bu açılımı kendisi için, Akdeniz'deki varlığını korumak için yapmıştır. Biz Libya ve Suriye'de birtakım işgalci ve emperyalist anlayışla değil kendi ulusal menfaatlerimizi korumak için varız, gayrimeşru unsurların kendi halklarını kesip biçmesine müsaade etmediğimiz için bu mücadeleyi sürdürüyoruz."

Siyasetlerinin esasının iddia, irade ve ahlak sahibi olmak şeklinde ifade edileceğini vurgulayan Kurtulmuş, "İddiamız yeniden güçlü ve büyük Türkiye'yi kurmaktır. Hakkaniyetli bir dünya düzeninin kurulması için mücadele etmektir. Zamanının gerektirdiği donanımla bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. İddia, irade ve ahlakı yan yana koyarak yol almamız lazım." ifadelerini kullandı.