AA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Atina yönetiminin egemen ve meşru sınırlarımız içinde bulunan bir camimiz üzerinde fiili hak iddiası sadece husumetle tarif ve tefrik edilemeyecek, tarihsel akışın 567 yıl öncesinde donup kaldığını da temellendirip delillendirecektir." ifadelerini kullandı.
AA'nın aktardığı habere göre, Bahçeli, yazılı açıklamasında, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in müstesna bir kararlılık eşliğinde, muazzam bir katılımla aslına rücu ederek ibadete açılmasının yakın tarihin en önemli olayı olduğunu belirtti.
Müslüman Türk milletinin, inanç haklarına sahip çıkmanın yanında irade ve istiklal haysiyetini cesaretle savunduğunu vurgulayan Bahçeli, 1930'lu yılların kasavet dolu iç ve dış siyasi şartlarında müze yapılan Ayasofya'nın nihai aşamada camiye dönüştürülmesinin aynı zamanda aziz ecdada saygının bir nişanesi, fetih mirasına bihakkın muhafaza dirayeti olduğuna işaret etti.
Bahçeli, 24 Temmuz'da kılınan cuma namazıyla kilitleri kırılan, kapıları açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in inananlarla buluşmasını hazmedemeyen iç ve dış odakların varlığının hem düşündürücü hem de düzeysizliğin açık kanıtı olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
"Müfteri zihniyetlerin felaket tellallığına heveslenerek tehlikeli itham ve isnatları seri halde tedavüle sokmaları yalnızca fütursuzluk değil, bundan daha fazlası olan ahlaki kopuş, vicdani kırılmadır. Milli ve manevi değerlerimize kör bir taassupla ve köhne bir tahammülsüzlükle cephe alanların içine düştükleri ilkel ve ibretlik haller vahamet sınırlarından hızla taşmaktadır. Türkiye'nin egemen devlet vasfına kategorik bir saldırı alenen mesafe almaktadır. Yeminli Türk ve İslam düşmanları mimarı oldukları karanlık kampanyayı devamlı ileriye taşımaktadır. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in ibadete açılması münasebetiyle Müslüman'ın mabediyle, caminin cemaatiyle kucaklaşmasını ağır mağlubiyet olarak görenler yanlışa gömülmekle kalmamışlar altından kalmayacakları bir hesap hatası yapmışlardır."
Bahçeli, bu hesap hatasının fail ve figüranlarının iki ana ayakta temerküz ve tezahür ettiğine dikkati çekerek "Birinci ayakta, Yunanistan'ın başını çektiği ülkelerin haddi ve hududu aşan şuursuzlukları, dayanaksız ve temelsiz suçlamaları yer almıştır. 24 Temmuz günü Yunanistan'da matem havasının hakim olması tam bir akıl ve izan tutulmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRK MİLLETİNİN AYRANI KABARIRSA..."
"Atina yönetiminin egemen ve meşru sınırlarımız içinde bulunan bir camimiz üzerinde fiili hak iddiası sadece husumetle tarif ve tefrik edilemeyecek, tarihsel akışın 567 yıl öncesinde donup kaldığını da temellendirip delillendirecektir." ifadelerini kullanan Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu ülkede bayrakların yarıya indirilmesi, kiliselerde devamlı çan çalınması elbette kendi meseleleridir ve Türkiye'yi hiçbir şart altında ilgilendirmeyecektir. Selanik'te Türk bayrağını alçakça ateşe verecek kadar gözlerini kan ve nefret bürümüş olan Yunan faşistlerinin sıradan Bizans artıklarından başka bir özellikleri olmadığı da bizim nazarımızda açık bir gerçektir. Yunanistan'ın bu tutumu ne istikrara, ne huzura, ne de barışa hizmettir. İstanbul üzerinde spekülasyon yapanlar, Konstantinopolis özlemi çekenler, milletimizin sinir uçlarıyla oynayacak kadar hezeyan ve hezimet çıkmazındadır. Türk milletinin ayranı kabarırsa muhasım çevrelerin kaçacak delikleri bile olamayacaktır. Ayrıca Yunanistan Başpiskoposunun din ve medeniyetler arasında kışkırtmalar yapması ayıplı ve ahlaksız bir komplonun izharıdır."
İstanbul'un dünyanın en büyük Türk kenti olduğunu hatırlatan Bahçeli, bu tarihi gerçeğin kıyamet gününe kadar baki kalacak milli bir hakikat olduğunun altını çizdi.
"HERKES SUSUP SEYRETSE BİLE..."
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in Türk milletinin 567 yıldır emanetinde olan fetih sembolü, zafer simgesi, iman ve inanç ziyneti olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları vurguladı:
"Bizans kokuşmuşluğunun varisleri ne derse desin, ne yaparsa yapsın bu gerçek Türk milletinin namusudur. Provokatör Yunanistan yönetimi Ege ve Akdeniz'de tırmandırdığı gerilim ve tahriklerden de derhal vazgeçmelidir. Kurtuluş Savaşı'nda başı ezilen Megali İdea anlayışı, yeri ve zamanı gelirse cüretinin bedelini tekrar ödemek zorunda kalacaktır."
İkinci ayakta ise Yunanistan'ın yanında hizaya giren, Yunan tezlerini ısrarla selamlayıp iffetsizce sahiplenen iş birlikçilerin bulunduğuna dikkati çeken Bahçeli, şunları ifade etti:
"Diyanet İşleri Başkanı'nın cuma hutbesi esnasında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in minberinde yaptığı değerlendirmeleri bağlamından koparıp Atatürk'e lanet şeklinde tavzih ve tevil edenler bu ülkeye en büyük kötülük yapan sorumsuzlardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi, ilk Cumhurbaşkanı'mız, İstiklal Mücadelemizin Lideri ve Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, bu topraklarda lanet okuyacak bir hayasız ve hamiyetsiz henüz anasından doğmamıştır. Atatürk'e hakaret ve hıyanet vatan hainliğidir. Herkes susup seyretse bile böylesi bir rezilliğe MHP'nin sessiz kalması, seyirci olması varlığını inkardır. Aziz Atatürk'e lanet değil, rahmet okunur, dua edilir, minnet, şükran hisleriyle muhterem hatırası yad edilip emanetlerine sahip çıkılır. Atatürk'e lanet okunduğu yalanıyla imal ve inşa edilen kutuplaşma zalim bir bölücülüktür, Türkiye'yi uçuruma çekmenin zehirli hazırlığıdır. Lekeli dostlarıyla iktidar olmak için hedef koyan CHP'nin, arada ve arafta kalmanın sancısını çeken İP'in, kendilerine bizzat Cumhuriyet'in bekçisi rolü vermiş kişi ya da grupların Atatürk ve laiklik üzerinden yeni bir mevzi arayışları boşuna bir çırpınıştır."
"FATİH NEYSE ATATÜRK ODUR"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 29 Ekim 1923 kuruluş ruhuna aynen bağlı ve sadık olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin iftihar ve itibar zirvesidir. Hiç kuşku yok ki İstanbul'u fetheden yüksek iman kadar işgalden kurtaran muhteşem irade de değerlidir, yok sayılması düşünülemeyecektir. Şayet Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'ten ezanlar yükselip tevhit inancımızın sancağı dalgalanıyorsa bunun şeref payesi hem Fatih Sultan Mehmet Han hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tedir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin birbirinin zıttı, tarihin iki ayrı devlet modeli, birbirine yabancı iki egemenlik anıtı olmadığının altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:
"Osmanlı İmparatorluğu Oğuz neslinin devamı, Türkiye Cumhuriyeti bu neslin varisidir. Fatih neyse Atatürk odur. II. Abdülhamid Han nasıl değerliyse Atatürk de bir o kadar değerlidir. Yunanistan Başbakanı ile Yunanistan Başpiskoposunun üslubuyla konuşanlar kaleyi içten düşürmeye azmetmiş iç işgal cephesidir. Bunların oyunları bozulacak, milli birlik ve dayanışma iradesi en büyük güvence olacaktır. Nitekim bu müfsit emellere asla göz yumulmayacaktır. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in ibadete açılmasına Orta Çağ çamuru sıçratmak, Cumhuriyet'in ve laikliğin cenaze namazı yaftası vurmak vesayetçi bir dil, mütehakkim bir dayatma, nifak saçan bir ağızdır. Hilafet tartışmalarını böylesi nazik bir ortamda kızıştıranlar ise Türkiye Cumhuriyeti'ne büyük bir bühtan içindedir. Bu mesele kapanmış, tartışmaların üzeri küllenmiştir. 'Yeniden hilafet' demek yeni bir cepheleşme, önü arkası kestirilemeyen iç kargaşa demektir. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur."
"ATATÜRK ORTAK DEĞERİMİZDİR"
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'nın ikinci maddesinde vurgulandığı gibi demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten Bahçeli, Türkiye Devleti'nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin dilinin Türkçe, bayrağının şeklinin kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayrak, milli marşının "İstiklal Marşı", başkentinin Ankara olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Atatürk ortak değerimizdir. Türkiye Cumhuriyeti 1923 felsefesiyle nice asırlara birlik, beraberlik, kardeşlik ve vatandaşlık irfanıyla ulaşacaktır. Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türklük ırki bir aidiyet değil, kültür, tarih, inanç ve ülkü birliğinin potasında yoğrulmuş ve süzülmüş kutlu bir mensubiyet halidir. Türkiye'nin varlığına ve güvenliğine zarar vermedikten sonra herkesin inanç ve düşünce hürriyeti vardır ve kutsaldır. Camiyle cemevi arasında fitne üretmek Türkiye'ye ihanet, milli dokumuza suikasttır. Kimin nerede ibadet edeceği, kimin neye inanacağı devletin konusu değildir. Türkiye'de hukukun üstünlüğü asıl ve egemendir. Türkiye özgür dünyanın onurlu bir üyesidir. Ülkemizde hangi dini inanıştan, hangi mezhepten, hangi etnik kökenden, hangi yöreden gelirse gelsin, hiç kimse ikinci sınıf insan görülemeyecektir. Türk milleti hayranlık verici bir kaynaşma ve kucaklaşma halinin mecmuudur."
Bahçeli, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif etrafında fitne çıkaran, insanları birbirine düşürmeye çalışanın, ayrımcılığı teşvik ve tahrik edenin her kim olursa olsun tarih, maneviyat ve millet nezdinde suç işlediğine işaret ederek "İkinci yüzyılı hedefleyerek 13 maddelik kopya çağrı bildirisi açıklayan CHP Genel Başkanının bu sarih gerçeklere muvafık hareketi mecburiyettir. İktidar parolasıyla 37'nci Büyük Kurultay'ı da atlatan Kılıçdaroğlu'nun HDP'ye zeytin dalı uzatan, PKK'ya gülücükler saçan, FETÖ'yü umutlandıran, Türkiye düşmanlarına köprü olan politikalarından geri dönüşü de hem ülkemiz hem kendi hayrına olacaktır." ifadelerini kullandı.
"GELECEĞİN BÜYÜK GÜCÜ TÜRKİYE'DİR"
Türk milletinin ahlaki bir uzlaşmayla her sorunu çözeceğini vurgulayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Saygı kültürünün olgunlaşıp genişlemesiyle her güçlük aşılacaktır. Birbirimizi dinleyerek, birbirimize kenetlenip hoşgörüyle yaklaşarak, birbirimizin düşüncelerine meşru ve adil sınırlar içinde hürmet ederek milli birliğimiz çelikten farksız hale bürünecektir. Geleceğin büyük gücü Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türk milleti nasıl ki geçmişteki badireleri yenmişse, bugün karşısına çıkanları da alt edecek, istiklalini ve istikbalini imrenilecek adanmışlıkla savunacaktır. Bu savunma hattı Ötüken'den Ankara'ya asırlar içinde nice fedakârlıkla uzanmış, aynı zamanda kırılması ve küflenmesi imkansız beka zinciridir. MHP milli bekayı, milli varlığı, milli huzuru, milli refahı, milli tarihi ve milli haklarını müdafaaya sonuna kadar yeminlidir."
Devlet Bahçeli, Mersin'in Mut ilçesinde askerleri taşıyan otobüsün şarampole devrilmesi sonucu şehit düşen askerlere Allah'tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz millete sabır ve başsağlığı, yaralanan ve tedavi altına alınan askerlere şifalar diledi.