MHP lideri Bahçeli: MHP, AK Parti ile sonuna kadar yan yana mücadelesini sürdürecektir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli ''''CHP yanına HDP ve diğer yedeklerini alıp 16 Nisan'ın rövanşını almak için çalışmalarına hız verirse, MHP buna duyarsız ve tepkisiz kalmayacaktır. Partimiz, 7 Ağustos Yenikapı ruhu ve 16 Nisan Halkoylaması şuurunun gereği olarak AK Parti ile Cumhurbaşkanı Hükümet etme sistemini 2019'da tam manasında tesis etmek maksadıyla, sonuna kadar birlikte ve yan yana mücadelesini sürdürecektir.'' dedi.

1

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Atatürk hiç kimsenin tekelinde değildir. Hele hele HDP, PKK ve FETÖ'nün yörüngesine giren CHP'nin Atatürk adını anmaya ne yüzü ne de hakkı kalmıştır." dedi.

Bahçeli, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesine ilişkin, "ABD, anlık müdahaleyi, telefon diplomasisini bir kenara bırakmalı; samimiyse, Türkiye ile aynı ittifakın içindeyse, önce terör örgütlerinden elini ayağını çekmeli, ardından FETÖ'nün hain başını elleri kelepçeli şekilde ilk uçakla Türkiye'ye göndermelidir." ifadelerini kullandı.

"MHP duyarsız ve tepkisiz kalmayacaktır"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:

"Şayet önümüzdeki siyasal süreçte bloklaşma sertleşir, cepheleşme kesinleşirse, CHP yanına HDP ve diğer yedeklerini alıp 16 Nisan'ın rövanşını almak için çalışmalarına hız verirse, MHP buna duyarsız ve tepkisiz kalmayacaktır. Partimiz, 7 Ağustos Yenikapı ruhu ve 16 Nisan Halkoylaması şuurunun gereği olarak AK Parti ile Cumhurbaşkanı Hükümet etme sistemini 2019'da tam manasında tesis etmek maksadıyla, sonuna kadar birlikte ve yan yana mücadelesini sürdürecektir."   

SUUDİ ARABİSTAN'DA YAŞANANLARA TEPKİ GÖSTERDİ 

Beyrut ile Riyad arasındaki ilişkiler sürekli geriliyor. Hariri'nin rehin mi, yoksa gönül rızası ile mi Suudi Arabistan'da bulunduğu tam olarak açıklanamıyor. İsrail ile ilgili kuşkular Suudi Arabistan'ı tümden kavramış, tutuklamalar, cinayetler, küresel senaryolar son günlerde herkesin gündemindedir. Bizim ilgilendiğimiz hanedanlar arasındaki kavga değildir. İnancımız, kutsal mabet ve mirasların bulunduğu Suudi Arabistan'ın dünyevi iktidar çatışmalarına kapılması esef vericidir. 

Milyarlarca Müslüman açlık içinde kaybolmuşken, bir avuş şeyhin, emirin doymaz hırslarını nasıl açıklayacağız? Bu nasıl Müslümanlıktır, nasıl İslam anlayışıdır? Ilımlı İslam denilen dayatma nasıl dillendirilmektedir. Neyin ılığı? FETÖ'ye sipariş edilen dinler arası diyalog ve ılımlı İslam projesine şimdi yeni yetme prensler mi taliptir? Bu yolun sonunda hayır, huzur yoktur. Suudi Arabistan, tasarlanan robota dünyada ilk kez vatandaşlık vermekle ne yapmak istemektedir?

IŞİD'le sürdürülen mücadelede önemli mesafeler alınmaktadır. 9 Kasım'da Suriye rejimi Ebu Kemal'i Bağdat'ın desteği ile almıştır. Anlaşıldığı kadarıyla IŞİD, Suriye ve Irak'ta işgal ettikleri alanların büyük bir kısmını kaybetmiştir. YPG, PKK, PYD terör örgütleri doldurmaktadır yerini. Doha'da anti IŞİD koalisyon merkezi varken, ABD'nin, imzalanan memorandumla Amman Gözlem Merkezi'nin kurmasının sonuçlarının nelere neden olacağını zaman gösterecektir. Sayın Cumhurbaşkanı inaniyorum ki muhataplarından bilgi alacak, Türkiye'nin tavrını gösterecektir. 

Evimiz hamdolsun düzenlidir, aksini inkar eden varsa geçmişteki günahlarını affettirmek için özeleştiri yapacak cesareti göstermelidir.

ABD'YE ÇAĞRI YAPTI: FETÖ ELEBAŞINI İLK UÇAKLA TÜRKİYE'YE YOLLA

Başbakan Binali Yıldırım'ın düzenlediği ABD ziyaretinin verimli geçtiğinin ifade edilmesi hiç kimseyi rehavete sürüklememelidir. Burada sorumluluğun esas itibarıyla ABD'de olduğunu aklımızdan çıkarmayız. Çürük iple kuyuya inen dibe çakılır. Terör örgütleri ile düşüp kalkandan dost olmaz. Sorunların anlık müdahalelerle, telefonla çözümünde mutabık kalınmıştır. ABD anlık müdahaleyi, telefon diplomasisini bir tarafa bırakmalı, önce terör örgütlerinden elini ayağını çekmeli, sonra FETÖ'nün hain başını elleri kelepçeli şekilde ilk uçakla Türkiye'ye göndermelidir. Klişe ifadeleri geçelim. Suçluların derhal ve ön şartsız iadesini talep ediyoruz. Çok mu şey istiyoruz? Saygı duyulmasını, milletimizin egemenlik haklarına riayet edilmesini şart görüyoruz. ABD, PKK'ya silah vermeyi bıraksın, Türkiye'yi küçük görmekten çok acilen uzaklaşsın. 

SEÇİM BARAJI SÖZLERİNE AÇIKLIK GETİRDİ 

Geçtiğimiz hafta, dile getirdiğim bazı düşüncelerim hafta boyunca tartışılmıştır. Kuyuya taş atmasam da bazı gafilleri taşı düştükleri çukurdan çıkarmak için adeta çırpınmışlar, seçim barajı kapsamında hikayeler uydurmuşlardır. Bunlara hakikaten de acıyorum. Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez. Biz doğru gördüklerimizi hilesiz, hurdasız haykırmayı sürdüreceğiz. Yüzde 10 barajı ağır dedim, buna itiraz eden çıkmadı. 12 Eylül sonrasında inşa edilen barajla, MHP'nin ve Milli Selamet Partisi'nin silinmesi hedeflenmişti. İttifaklarla barajın aşılması mümkün olmuştur. Yüzde 10 barajı aşılabilir duruma gelmiştir. Artık bu kadar zorlamalar ve dayatmalarla birilerini öldürerek kendini yaşatma yerine hep beraber nasıl yaşarız noktasında bir uzlaşmaya varacak çalışma yapılmalıdır. Bu yüzde 5 mi olur, 6 mı olur, 10 olarak mı kalır? Müfteriler saldırmaya, MHP'yi karalamaya başlamışlardır. Şunu herkes bilsin ki, MHP'nin baraj maraj sorunu asla yoktur. Aziz milletimizin desteği bunun en açık örneğidir. MHP, selin önündeki kütük değil, bizzat selin ta kendisidir. Biz barajdan korktuğumuz için değil, Türkiye'nin 16 Nisan'dan sonra değişen hükümet etme sistemi ile birlikte ortaya çıkan siyasal zaruretten, olası ittifaklarla barajın delinmesinden dolayı düşüncelerimizi paylaştık. MHP, onyıllardır yüzde 10'luk barajın aleyhine kurgulandığını gayet iyi bilmektedir. 

GÖKTEN KEMİK YAĞMAYACAK...

Baraj altına kaldığımızdan dolayı söylediğimizi iddia ettiler. Yüzsüzce, hayasızca ifade ettiler. Oy oranımızın yüzde 3, 5 civarında seyrettiğini şerefsizce ifade ettiler. Gökten kemik yağmayacaktır. Bozkurtun beğenmediğini çakallar kapışırmış. Bunların alayının sıraya girmesi de bu yüzdendir. Demokratik sistemlerde meşruiyetin temeli seçimlerdir. Seçim sisteminden beklenen aynı zamanda tüm siyasi akım ve eğilimlerin de parlamentoya yansımasıdır. Temsilde adalet ilkesinin de gereği budur.