Mehmet Uçum: Cumhurbaşkanlığı rejimi güçlendiriyor 

Mehmet Uçum, iddia edildiği gibi cumhurbaşkanlığı sistemi ile rejimin değişmediğini aksine anayasa değişikliğiyle birlikte hem Meclis’in hem de cumhuriyet rejiminin güçleneceğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı  Başdanışmanı Mehmet Uçum, cumhurbaşkanlığı sistemi ve yeni anayasa konusunda referandum süreci öncesi ESMEDYA’nın sorularını yanıtladı. Türkiye’de 19 Mayıs 1919’da başlayan millet olma sürecinin, şimdi kapsayıcı bir Türk milleti kavramıyla tamamlandığına dikkat çeken Uçum, önerilen sistemle Türkiye’de gerçek anlamda kuvvetler ayrılığı geleceğine, diktatörlük yolunun kapatılacağına dikkat çekti.

PROFİL DEĞİŞECEK 

Cumhurbaşkanlığı sisteminin en önemli özelliği nedir? 

Parlamenter hükümette, Meclis içinden seçilen başbakan, bakanlar vardır. Kabine esaslı olduğu için tek kişilik değil kurul hükümetidir. Başkanlık sisteminde ise hükümet, direkt halk tarafından başkanın seçilmesiyle kurulur. Başkanlık sistemi hükümetinin en önemli özelliği, başkan dışında görev yapan yardımcı veya bakanların siyasi profilleri düşüktür. Oysa parlamenter hükümette, başbakan kadar diğer bakanların da hizmet aktörlüğünden daha çok siyasi kimlikleri öne çıkar. Çünkü bakanlıklar genel siyasi teamüller gereği vekillerden seçilmekte. Milletvekilinin seçmene ve temsil ettiği partiye karşı siyasi sorumluluğu, bakanın hizmet için teknokratlık özelliği taşıması sebebiyle uyumsuzluklar çıkıyor. Türkiye’deki sistemde, 2014’ten bu yana halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Meclis çoğunluğuna dayanan Başbakanlıktan kaynaklanan iki başlılığın yanı sıra hükümet içinde her bakanın ayrı siyasi kişilik olması nedeniyle inanılmaz çok başlı hükümet modeli ortaya çıktı. Sanki ne kadar bakanlık varsa, o kadar hükümet pratiği varmış gibi bir durum oluştu. Bu tabii atalet, koordinasyonsuzluk ve birçok sorun üretiyor. Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı, tek kişilik hükümetle siyaseten güç yoğunlaşması sağlanması, daha etkin ve koordinasyonu yüksek hizmet verilmesinin sağlanması demektir. 

Bakan sayısı azalıp vekillerin gücü artacak mı? 

O günün ihtiyaçlarına göre seçilen cumhurbaşkanı ona karar verir, artırır veya azaltır. Önerilen modelde büyük ölçüde meclis dışından atanacak bakanlar. İstisnai olarak milletvekili bakan atanırsa, vekilliği sona erecek. Şimdiki gibi “Şu bölgenin seçmenleri için bir bakan”, “Bu kesime mesaj için bakan” gibi bakanlık ölçütleri ortadan kalkacak. Ama dikkat edin, bakan olma ölçütünde göreve uygunluk tali kalıyor.  Ya da “Şu vekil, bakan olsun” dendiğinde, “O ilden zaten bir bakan var, ikinci bir bakan olmaz” deniyor. Bakanlar açısından siyasi temsil zorunluluğu ortadan kalkacak. 

Vekiller özgürleşiyor

Meclis-hükümet dengesi nasıl sağlanacak? 

Bu sistemde, yürütme meclisten kovuldu. Meclis özgürleşiyor. Meclis araştırma yaptığında, ihtiyaç duyarsa başkan yardımcılarını, bakanları ve bürokratları dinleyebilecek. İsterse o araştırmayı yürütmeyi katmadan yapabilecek. Milletvekilleri yazılı soru sorabilir. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında meclis soruşturması da açabilir. Neden temsil de adalet yürütmede istikrar diyoruz. Hükümet artık meclis içinde kurulmayacağı için, yönetimde istikrar meclis seçiminin bir ölçütü olmayacak. Şimdi hükümet meclisten bağımsız olarak halk tarafından kurulduğu için meclisin temel ilkesi temsilde adalet ilkesi olacak. Bu sistem değişikliği ile birlikte belki de bütün dünyada kapitalizm koşullarında milletin egemen olduğu devleti kurmak için çok önemli bir adım atılmıştır.

Siyasi partilere dedinamizm getirecek 

Cumhurbaşkanlığı sistemi, mevcut partilerin yönetimlerine nasıl etkide bulunacak? Batı’daki örnekleri gibi seçimi kaybeden lider, parti genel başkanlığından ayrılacak mı? 

Tabii, doğru. Bu önemli. Türkiye’de, siyasi parti genel başkanlığı adeta mesleğe dönüşmüştür. Önerilen modelde bir dinamizme sahip olmaları gerekir, aksi takdirde statüko ve dogmatik anlayış hakim olur. Yani toplumun gelişimi, değişimine uymayan yapılar ortaya çıkar, çatışmalar doğar. Önerilen sistemde siyasi partiler, kendi sosyolojileriyle ilişkileri üzerinden yapılanırsa, delege oyunlarıyla yönetilir olmaktan çıkarlar. Bu bir reform başlangıcı. Reform süreci söz konusu olduğuna göre, bu devam edecektir. Reform, anayasal düzeyde değişiklikten sonra, uyum yasalarıyla sürecektir. Seçim ve siyasi partiler kanunu, seçim barajı, kamu personel rejimi tartışma konusu olacaktır. Daraltılmış bölge seçim sistemi ama başka model de olabilir.

Asimilasyon ortadan kalktı

Bu sorunların ismini koyacak olursak, Kürt meselesi ve laiklik tartışmaları gibi mi... 

Kurtuluşun felsefesi Anadolu’nun bütün kimliklerini, inanç sistemlerini, değerlerini, coğrafi farklılıklarını kabul ediyor ve birlikte yaşama iradesi vardı. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte pek çok kimlik grubu baskı gördü; burada inanç grupları da dil grupları da etnik kimlik grupları da var. AK Parti döneminde Türkiye sistem içinde birçok revizyon yaptı. AK Parti öncesinde inkar ve asimilasyon anlamında bir Kürt sorunu vardı. Şimdi bu anlamda bir Kürt sorunu yok. Aleviler kendi kimliklerini ifade etmekte zorlanırdı. Azınlıklar çok ciddi baskı altındaydı. Diğer dindar insanlarımıza, özellikle kadınlara yönelik başörtüsü baskısı vardı. Bu sorunlarda çözüldü. AK Parti, devlet-toplum arasındaki bu baskıya dayalı ilişkiyi kırdı ve vesayet kurumlarıyla mücadelesinde ciddi bir başarı elde etti.

Millet 15 Temmuz’da halk devrimi yaptı  

Dönüp dönüp bunları hatırlamak lazım. 15-16 Temmuz, bu anlamda bir işgal ve devirme hareketine karşı kurtuluş hareketi ve milli bir devrimdir.  Başarılı olsaydı,  Türkiye’yi küçültecekti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, başka bölgeler, başka güçlerin kontrolü altına girecekti. Bu bir halk devrimidir çünkü bu devrimi kadrolar değil,silahlı yurtsever güçler değil, bizatihi halkın kendisi yapmıştır. Bu devrimin bir özelliğe de, dünya tarihinin en barışçıl devrimi olmasıdır. Tüm etnik, inanç, yaşam tarzı çeşitliliğini ve ülkenin coğrafyasını kapsayan bir devrimdir. Bu bir millet olma devrimidir. Hangi kimlikten olursa olsun, kapsayıcı bir millet olma iradesi ortaya çıkmıştır. İşte Türk milleti kavramı, bu devrimle yeniden kapsayıcı bir içeriğe kavuşmuştur.

YENİ SİSTEMDE MECLİS’İ FESHEDEMEZ 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, mevcut sistemde cumhurbaşkanının fesih hakkı olduğunu ancak önerilende olmadığını ifade etti. 

Çok güçlü bir lider, bu önerilen sistemde Meclis tarafından iki defa seçim kararı alınarak siyaseten bitirilebilir mi? 

Önemli bir noktaya değiniyorsunuz. Önerilen sistemde, seçimlerin birlikte yenilenmesi yetkisi var ama fesih yetkisi yok. Bu ilişkide meclis üstün. Çünkü Cumhurbaşkanı birinci döneminin ikinci yılında meclis seçimlerini yenilemesine karar verirse Cumhurbaşkanı siyasi bir bedel ödüyor ve kalan üç yılından feragat ediyor. Ayrıca siyasi riske giriyor, belki bir daha seçilemeyecek. İkinci döneminde seçimlerin yenilenmesine karar verirse, bir daha aday da olamıyor. Ama mecliste vekiller için dönem sınırlaması yok. Cumhurbaşkanı ikinci kez seçildi, altı ay sonra meclis beşte üç çoğunluğu bulup seçimlerin yenilenmesine karar verdi.  Cumhurbaşkanının kalan süresini birdenbire ortadan kaldırıyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanına bir kez daha adaylık hakkı getiriliyor. Seçime gidilir ve Cumhurbaşkanı yeniden seçilirse, demek ki halk bunu uygun bulmuyordur. 

Peki ya fesih yetkisi?  

Bu sistemde fesih yok, birlikte seçimlerin yenilenmesi var. Mesela deniyor ki Cumhurbaşkanının meclisi fesih hakkı var? Hayır! Cumhurbaşkanının önerilen sistemde meclisi fesih hakkı yok, mevcut sistemde var. 7 Haziran’da ne oldu? Seçim oldu ve hükümet kurulamadı. Cumhurbaşkanı seçim kararı aldı ama kendi seçimleri yenilenmedi. Fesih yetkisi, kullanan iradenin varlığına son vermiyor. Önerilen sistemde, hangi organ seçimi yenilerse kendisi de yenilenecek. En önemlisi, kanun yapma yetkisi meclisin tekelinde olacak.

YARIN: Hayırcılara yanıtlar...