AKŞAM GAZETESİ
Başkan Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Türkiye-Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu'nda konuştu. Küresel ticarette belirsizlik ve risklerin arttığı bir dönemde forumun önemine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
DESTEĞİMİZ SÜRECEK
"Hızla büyüyen ekonomisiyle, hızla gelişen yatırım ortamıyla üç kıtanın tam merkezindeki coğrafi konumuyla Türkiye'nin kapısı dünyanın farklı bölgelerinden her yatırımcıya, her girişimciye ardına kadar açıktır. Devletimizin ilgili tüm kurumları, ilgili bakanlıklarımız, Cumhurbaşkanlığına bağlı yatırım ajansımız, ülkemize huzurla yatırım yapmak isteyen herkese gereken desteği vermeye hazırdır. Bunu buradaki tüm dostlarımızın çok iyi bilmesini rica ediyorum."
20 YILDIR EL ELEYİZ
"2005'i ülkemizde Afrika yılı ilan ederek kıtayla ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. O günden bu yana tam 20 sene geçti. Bu 20 yılda el ele, omuz omuza hepsinden öte gönül gönüle vererek ilişkilerimizi hayal dahi edilemeyecek noktalara getirdik. Türkiye-Afrika ilişkilerinin müşterek çabalarımızla stratejik ortaklık seviyesine ulaşmasından fevkalade memnunuz. Afrika kıtasıyla geçmişi 10. yüzyıla dayanan köklü bir muhabbete ve dostluğa sahibiz. Timbuktu'dan Harare'ye, Kahire'den Cape Town'a kadar pek çok şehirde bu kardeşliğin silinmez izleri vardır."
EKONOMİMİZ 17. SIRADA
"G20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. 2024 yılı satın alma gücü paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz. 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyüme kaydettik. 2002'de 238 milyar dolar olan milli gelirimizi 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. Kişi başına düşen milli gelirimiz 3 bin 608 dolarken 2024 yılında 14 bin 751 dolara ulaştı. 2025 yılı ikinci çeyreğinde kişi başı milli gelir 17 bin dolara yaklaştı."
REZERVLERİMİZİ ARTTIRDIK
"Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı, bugün 189,7 milyar dolar. 36 milyar dolar olan ihracatımız bugün 270 milyar doları zorluyor. Turizm gelirimizi ise 61 milyar doların üzerine çıkardık. Savunma sanayiindeki başarımızı biliyorsunuz. 26 olan havalimanı sayımız 58'e yükseldi. 76 olan üniversite sayımız 208'e ulaştı. Deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. Yalnızca 2,5 yılda 304 bin konutu afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Yıl sonuna kadar hedefimiz 453 bin konutun anahtarlarını takdim etmek."
GİTTİĞİMİZ YERE BARIŞI GÖTÜRDÜK
"Türkiye, milli gelire göre dünyada en fazla yardım yapan ülkelerden biridir. Kimsenin inancına, kimliğine, kökenine bakmıyor, nerede olursa olsun ihtiyaç sahiplerinin yaralarını sarmak için koşturuyoruz. Bunları yaparken de başkaları gibi hiçbir maddi karşılık beklemiyoruz. Afrika'yla ilişkilerimizi uzun vadeli ve sürdürülebilir bir gelecek tasavvuru üzerine bina ettik. Hamdolsun biz, tarihinin hiçbir sayfasında sömürgecilik lekesini, bu utancı taşımamış bir ülkeyiz. Asırlarca gittiğimiz her yere barışı götürdük, huzuru götürdük, sevgi ve saygıyı götürdük. Aynı zamanda refah ve istikrarı götürdük. Kıtadaki büyükelçilik sayımızı 44'e çıkardık. Kısa vadede hedefimiz 50."
İSRAİL'İN KÖTÜ SİCİLİNİ BİLİYORUZ
"İsrail'in iki yıl boyunca sürdürdüğü saldırılarında 68 bin Filistinli şehit oldu. Tüm insanlığın gözü önünde iki yıl boyunca bir soykırım yaşandı ve sözde medeni dünya buna engel olamadı, doğru dürüst tepki göstermedi. Daha vahimi, soykırım sürerken bize ve Afrikalı kardeşlerimize demokrasi dersi veren Batılı devletler İsrail'e silah yardımı yapmaya devam etti. Gazze soykırımında tıpkı Türkiye ve Türk milleti gibi Afrikalı kardeşlerimiz de gerçekten vicdanlı bir duruş sergilemişlerdir. Hamas ile İsrail arasında varılan mutabakatın kalıcı olması, kalıcı barışa zemin oluşturması için yoğun çaba içerisindeyiz. Ancak İsrail'in kötü sicili dolayısıyla tedbiri ve temkini elden bırakmıyoruz."
BATI ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMUYOR
"Afrika'ya geçmişte beyaz adamın yükü gözüyle bakanlar bugün de benzer bir yaklaşım içindedir. Batı dünyası ne yazık ki Afrika kıtasındaki iç savaş, çatışma ve ihtilafları kıtanın kaderi olarak görüyor. Bunun için ekonomik çıkarı olmayınca sorunların çözümü noktasında elini taşın altına koymaktan kaçınıyor. Hatta kimi aktörlerin bu çatışmaları körüklediğini hepimiz biliyoruz. Neticede savaş baronları kazanırken kaybeden masum siviller oluyor. Çatışma ve krizlerin yükünü ise genellikle çocuklar ve kadınlar çekiyor."